Selim yazmamış diyabetle tanışma hikayesini, ben yazayım. Hem bu hikaye dolayısıyla Selim’i buradan da tebrik edeyim vücuduna duyarlılığından ötürü. Kendimi de kınayayım ihmalkarlık örneği gösterdiğim için.
Mayıs ayının sonuna doğru Selim bana ağız kuruluğu, çok su içme gibi şikayetlerinden bahsetmişti. Bense pek ciddiye almamıştım. Çünkü çok dediği su 3 litre kadardı ve Selim vücuduna karşı her zaman çok hassastır, abartıyordur diye düşünmüştüm. Üstelik o dönemde işi dolayısıyla hafta içi Manisa’ya gidiyor, h.sonu İstanbul’a geliyordu. Bahsettiği hafif şikayetlerin hava değişiminden kaynaklanmasını gayet muhtemel buluyor, ciddi bir bir şey olacağına hiç mi hiç ihtimal vermiyordum.
Derken Selim beni dinlemeyip bir pazar günü hastaneye gitti. Şekeri 320 gibi bir şey çıkmıştı. Bir kerelik bir şey herhalde diye düşünüyorduk hâlâ, yine de pazartesi günü aç karnına hastaneye gitmeyi ihmal etmeyecekti Selim. Nitekim şekeri yine 340 civarındaydı ve idrarında keton bulunmuştu. Bir gece iki gün hastanede kalıp, yanılmıyorsam altı şişe serum aldıktan sonra ketondan kurtulmuş ve insülinli hayatına başlamıştı. Şekerinin yüksekliğinden ötürü sanırım glikoz yükleme testi dahi yapılmadan diyabetli olduğuna karar verildi. Tabii çok şaşırdım. Zira birkaç sene önce 27 yaşında diyabetli olduğunu fark eden amcamın günde 10 litreye yakın su içme gibi belirtileri vardı. Hoş, halam da diyabetli iken amcamın neden daha erken doktora gitmediğiyse ayrı bir soru işareti. Yani, Selim’in belirtileri o kadar hafifti ki ben olsam hayatta doktora filan gitmezdim bir süre daha. Selim’se kendi bedenine olan duyarlılığı sayesinde erken fark etmiş oldu olan biteni.
Ne hissettiğime gelince; halam ve amcamdan aşina olsam da yaşımın gençliği dolayısıyla sağlık konularına dair hiç bir ilgim yoktu tabii. Üstelik oldukça sağlıklıyımdır ve sağlık konularından konuşulmasından dahi hoşlanmazdım pek. Biri yaklaşık 15 diğeri 5 yıllık tip 1 diyabetli olan halam ve amcamda herhangi bir komplikasyon gelişmemesi, hayat tarzlarında da benim bulunduğum mesafeden fark edilecek bir değişiklik olmaması dolayısıyla gayet metanetli karşıladım durumu başlangıçta. Her ne kadar okuduğum kitaplarda detaylı bir şekilde anlatılan gelişebilecek komplikasyonlar beni korkutsa da Selim’in olabildiğince dikkatli davranacağına inandığım için o kadar korkmuyorum. Bir de Eşref Bey’in de ısrarla bahsetttiği acil durumlar yani temelde hipoglisemi atakları korkuttu beni tabii. Hatta Selim’le birlikte yaşayacağımız zaman ailesiyle yakın bir yerlerde, hatta aynı evde! yaşamak, böylece sorumluluğu başkalarına bırakmak tabii ilk tepkimdi. Hâlâ da fena fikir gibi gelmiyor 🙂 . Şaka bir yana, hazırım, haydi gelsin hipoglisemi gibi şovlara hiç giremeyeceğim ama Selim’in değil, ikimizin başına gelen bu yaşam tarzını nasıl sürdüreceğimizi birlikte öğreniyoruz sizin de fark ettiğinizi düşündüğüm üzere. Dolayısıyla acil durumları da başarıyla yönetmeyi de öğreneceğimize inanıyorum.
Biraz uzun oldu sanırım, Selim de kendi açısından yazsın hikayesini yine de. Hatta hikayenin devamını tip1, 1,5 meselesini yazsın bence. Belki bizim gibi bu konuyu araştıranlar olur daha sonra. Hmm, ya da onu sürece biraz daha hakim olduktan sonra ayrı bir yazı olarak yazsın, bilemedim.
Oldu o zaman, yeterinceden fazlaca uzattığıma göre, ben kaçıyorum.
Sevgiler
Diyabetli Yakını : Ajda Keleş
Not: Bu yazı aslında bir Ajda Hanım’ın http://www.diyabetimben.com/ajda-hanim-selim-bey-esref-ve-ben.html yazımıza yaptığı yorum. Yazı formatına getirmek istedik.
Ajda Hanım Merhaba,
Öncelikle maille gönderdiğiniz fotoğrafınız için çok teşekkürler. Harika çıkmışsınız 🙂 .
Özellikle erkeklerde diyabetin belirtileri biz kadınlara göre farklılık gösteriyor. Elbette ortak paydalarımız da var.
Anladığım kadarıyla Selim Bey oldukça hassas hastalıklar konusunda. Ama iyi ki de hassasmış. En azından zaman geçmeden öğrenmiş oldu diyabetini.
Ben de ailenizde diyabetliler var diye algılarınızın daha açık olduğunu düşünmüştüm 🙂 . Mesela ben diyabeti öğrendikten sonra çok su içen ya da halsiz olduğunu söyleyen herkese diyabeti anlatıyorum. Test yaptırmaya zorluyorum 🙂 .
Şaka bir yana ama yazınızı çok beğendim. Daha doğrusu üslubunuzu beğendim.
Tip-1 ve tip-1,5 konusunu bir başlık altında yarın tartışmaya açmak istiyorum. Bakalım nasıl yorumlar gelecek?
sevgiler
merhabalar;
konuya erkenden girmek istiyorum derdim ve sıkıttım cok aslında ama konu tıp 1-1,5-2 …:) diye giden konu hakkında siz değerli görüşlerinizi şimdiden almak istedim kusura bakmayın Esra hanım:)
yaklaşık 8-9 aylık diyabetim, blogunuzuda yaklaşık 1-2 aydır takip etmekdeyim ne zamandır, birşeyler yazmak istiyordum ki bu akşam aklıma takılı kalan diyabetin tıp acıklaması olan tıp 1-2 olması,
İlk hastahaneye yatığımda yaklaşık 1 hafta kadar yattım özel bir hastahaneydi,bir sürü tehtikler yaptırdık hallice neyse, doktorum fazla surmez tıp 2 sin dedi insilunu kendine iyi bakarsan bırakmaya kadar gidebiliriz demişdi. ilk yattığımda şekerim 290 Hba1c değerimde 11 küsürlerdeydi,
diyabetim ile birlikde hastahaneden ayrıldım , sonra ilaçları insulini devletden almak için merdivenköy eğitim ve araştırmaya gittim diyabet bölümüne neyse tabiki ordada kayıt için kan filan aldılar, takip edeceğiz dediler.
3 ay sonra gittiğimde2012 nin 4. ayı oluyor Hba1c 5,9 a kadar inmişdi . ama bir sorunum vardı sen tıp 1 sin dedi orada ki doktor inanamadım tabi ,
değerler şunlar ;
adacık hucre antikoru (ıslet cell Antikoru -ICA) = NEGATİF = negatif
Anti insulin antikor = 0,18 = 0-0.15
Anti GAD antikoru = 2.3 =0-1
(Özellin değerlerini bilmiyorum henüz)
tam işte burda Anti Gad antikoru 2.3 diye tıp 1 sin demişdi o zaman dan beri 1 kac doktora daha gittim ya bu sonuç yanlış olma ihtimali olabilir yada 1.5 sun diyen oldu en son buradadan da takip ettiğim üzere Oğuzhan beye sormak ve onun kontrolüne başlamak istedim tabi 1 ay sonraya verdiler gecen 2 hafta önce gittim oğuzhan bey izindeydi. oradaki doktor hanıma anlattım durumu tıp 1 sin dedi neyse dedim kontrol zamanımda gelmişdi hba1c filan da öğrenmek istiyordumki kan vereceksin yarın sabah dedi okleşdik . velasıl sonuç larımı almaya gittim bi mumkun oğuzhan beyide gorebilirsem konuşum dertleşmek:) istedim tabiki kontrol etmesi için.
sonuçu kağıtını elime aldım ki doktor hanımefendi tek kortizolüme baktırmış:) bende saat 10 doğru geliyordu şekerim düşmeye ve ağır şekilde sinirlenmeye başladımki gittim doktor hanımın yanına sıra kuyruk aradan atlayarak hiç sevmediğim bir iş zaten eşimin zorlamasıyla, içeridede oğuzhan bey vardı ama benim başım gözüm donuyor:) buldum sordum hanımefendiye hba1c niye bakmadınız. , unnutum sizi sıra gelsin bakalım dedi. bende sinirimden ayrıldım şimdi ufak caplı hasthane araştırıyorum hab1c,kolostrolumu filan baktırmak için. neyse tıp 1 miyim -1,5 mu -2miyim? artık cevaplarınızı bekliyorum .
konu eylul ayında askerliğe başvuracam ve tıp 1 direk almıyorlar diğerlerinin 1-2-3 yıla kadar oyalayabiliyorlar tabiki konu yanlış anlaşılmasın eşimle bebek bekliyoruz tamta doğum askeri doneme denk gelme durumu var biraz ondan araştırıyorum .
herkese sağlıklı dikkatli günler dilerim ..
saygılarımla…
hipoya dikkat!!!
Hayrullah Bey Merhaba,
Takdir edersiniz ki ben de sizin gibi bir diyabetliyim. Doktor olmadığım için size tip teşhisi koymak haddime değil.
Belki Öyküm bize yardımcı olur 🙂 . Tek başvuru kaynağımız Öyküm 🙂 . Öyküm Ankara Diyabet Vakfı’nda çalıştığı için bizlerden daha bilgili ve deneyimli.
Ben size doktor konusunda yardımcı olmaya çalışayım;
Bir de Altunizade Başkent Ünv. Hastanesi Nilgün Hanım’ı öneririm size. Ama keşke Oğuzhan Bey ile görüşebilseydiniz. Bence tekrar Pendik Eğitim ve Araştırma’da şansınızı deneyin.
Ayrıca Merdivenköy’de Gökhan Bey varmış. Oğuzhan Bey’in öğrencisi. Onun yanına da gidebilirsiniz.
Bence tip-1 diyabet askerliğe gitmenize sebep olacaksa olsun. Canınızı sıkmayın. Herkes asker olacak diye bir şart yok neticede. Ülkenin durumu malum bildiğiniz üzere.
En azından gidin ve net teşhisinizi koydurun tip konusunda.
Eşinize selamlar. Bebeğiniz için tebrikler 🙂 .
sevgiler
[…] http://www.diyabetimben.com/ajda-hanim-selim-beyin-diyabetle-tanismasini-anlatiyor.html linkinde Ajda Hanım’ın bahsettiği tip-1,5′tan az da olsa bilgi sahibi olabilirsiniz. […]
SLMLAR;
ESRA hanım ;
teşekkürler tavsiyeleriniz için, özel sağlık sigorta limiti doldu 🙂 nilgun hanım için yılbaşını bekliyeciğim galiba..
oğuzhan bey için ; yine şansımı deniyeceğim tabiki ama gün için bir ay sonrayı vermişlerdiki tanıtıkla biraz erkene cekmişdim.oda izindeydi bide direk oğuzhan bey bakmıyor öğrencileri bakıyor, öğrencileri atlamam lazım aradan ki goruşeyim..oda biraz zor gibi..
gökhan beyde hemen mhrs ye baktımda randevusu ve ismi görünmüyor sanırım hasthaneden direk alacağız galiba;
yardımlarınız için teşekkürler.
saygılarımla.
Tiplerden bahsederken aklıma geldi: Diyabetin sosyal boyutları açısından yapılan bir sınıflandırmaya göre sağlık çalışanları tip 3, diyabetli yakınları da tip 4 diyabetli olarak niteleniyormuş. Yani, ben de tip 4 diyabetli oluyorum, heyo! =) Eşref Bey’in öyküsüne gönderme olmuş oldu bu da: Hepimiz diyabetliyiz bir şekilde :p
Ajda Hanım,
Aynen öyle. Ailesinde diyabetli olan herkes diyabetli 🙂 . Sevdim bu cümleyi 🙂 .
Eşref Bey’in ütopik hikayesinde de herkes diyabetli olunca marşlar yakıyormuş. Yeri gelmişken yinelemek lazım 🙂 .
Ne büyük şans diyabetli olmak,
Dışarıdan müdahale en büyük fırsat,
Mutlaka bir gün, mutlaka bir gün,
Yaşamak istiyorum diyabetli olarak.
sevgiler
bende sizi takip ediyorum 3 yıldır diabet hstasym