Fethiye’ye geldiğimizde gece saat 23:00 idi. En son Kaputaj Plajı’nda hafif tatlı erik ile ara öğün yapmıştım.
Ve yol boyunca hiç yemek yiyememiştim. Ara öğün ve 23:00 arasında 4-5 saat olmuştu. Yol üzerinde Sahil Restaurant’a girdik. Mekan fena değil. Ben saat kaç olduğunu düşünmeden iskender yedim. Bu da benim itiraf-i diyabetim olsun 🙂 .
2 gün boyunca da Sarı Konak Apart Otel’de kaldık. Kaldığımız daire 2 oda 1 salondu. Salonun içerisinde mutfak ta vardı. Günlük 5 kişi 120 TL ödedik. Sarı Konak yeni yapıldığı için inşaat kırıntıları göze gelse de kaldığımız yerin güvenilir ve sakin olması bizim için daha önemli oldu.
Ertesi sabah Ölüdeniz’e gittik. Aniden arkadaşları tekne turu yapmaya ikna ettim. Yaklaşık 6 saat süren ve kişi başı 20 TL ödeyerek tekne turuna katıldık. Tekneler bana göre çok hijyenik değil. 6 saat süren yolculukta tek ikram edilen ana yemek. Bir diyabetli olarak iyi ki de yanıma ek yiyecekler almışım. Yoksa aç kalırdım. Tekne ile bir sürü koya girdik. Bolca yüzdük. O gün tekne turunun hem keyfi hem de keyifsizliğini üzerimizden atmak için akşam dışarı çıktık.
Ertesi gün yine Fethiye’de uyandık. Bu sefer buradan ayrılma günümüzdü. Öncelikle Saklıkent’e gitme şeklinde bir hedefimiz vardı. Saklıkent inanılmaz doğal bir yer. Bolca şelale var. Burada da yemek yenilecek yerler var. Yanıma yiyecek filan almamıştım. Saklıkent’e yanılmıyorsam kişi başı 5 TL ödeyerek girdik. Şelalen ortadan akarken siz yüksekte ve yanlarda olan asma yürüme köprülerle belirli bir kısıma kadar yürüyorsunuz. Ana toplanma alanına geldiğimizde ise geçmemiz gereken ve hızı baya fazla olan bir akıntıyı geçmek zorunda olduğumuzu gördük. Geçeceğimiz mesafe kısa olsa da bir de suyun ayakları morartacak kadar soğukluğuyla karşı karşıyaydık. Bildiğiniz gibi insülin pompasını göğüs aramda ve sütyenime takılı taşıyorum. İnsülin pompası su ile temas edince de bozulmakta. Geçmemiz gereken suyun göğüs hizama kadar geldiğini görünce pompayı sütyenimde çıkardım ve sağ elimde, kablosunun yettiği kadarıyla en yüksek seviyede yukarıda tutmaya çalıştım. Suyu geçerken bir halata tutunarak geçildiği için hem bir halatı hem de pompayı tutmak inanın zor geldi. Burada Eşref’in ve arkadaşımız Coşkun’un yardımları inanılmazdı 🙂 .
Bir de sırt çantamızda ölçüm aletimiz de vardı. Onunda su ile temas etmemesi için baya çaba harcadık.
Bu zorlu kısmı geçtik ama şelalenin merkezinde gidene kadar yaklaşık 1 km yol yürümemize ve zorlu parkurları geçmemiz lazımdı. Bu kadar zorlu olduğunu bilseydim gitmezdim ama merak işte 🙂 . Bazı yerlerde pompayı sudan korumak için biraz zorlansak ta pompaya zarar gelmeden, yardımlaşarak çıktık oradan. Bu arada yine başlangıç yerlerimizden olan halatın olduğu kısmı geçmek bu sefer daha kolay oldu. Deneyim böyle bir şey 🙂 . Bu kısımdan hemen sonra avluya benzeyen toplanma alanında kan şekerime baktım ve 45 mg/dL gibi bir değer çıktığını gördüm. Yanımda yedek bir şeyler almadığımı söylemiştim. Kendime kocaman bir aferin verdim 🙂 . Yanımızda bulunan büfe gibi bir yerden 4 küp şekeri 1 su bardağı suya koyup erittim ve suyu içtim. Şekerim normale gelince de buradan ayrıldık.
Saklıkent’ten çıkınca yol üzerinde köylülerin yemek yeme yerleri var. Bu mekanlar baya fazla ve tercih etmekte zorluk çekiyorsunuz. Tavsiye üzerine gittiğimiz Pembe Piknik‘te yemek yedik. Bahsettiğim gibi 5 kişiyiz. Unutmadan şunu da belirteyim her mekanın önünde gözleme 2 TL yazıyor. Biz 7 tane gözleme, 1 sürahi ayran ve 4 kişilik tandır kebabı istedik. 7 gözleme 14 TL tutması gerekirken 35 TL tuttu. Toplamda ise 5 kişi 110 TL ödedik. Köylük yerde ödediğimiz rakama bakın. Ayrıca bu mekan kredi kartı ödemesini bir bakkaldan yaptırıyor ve fiş vermiyor. Yani yasal olmayan bir iş de yapıyorlar.
Buradan da Dalyan, Marmaris derken Perşembe akşamı Bodrum Akyarlar’a vardık. Arzular’ın burada bir yazlığı var. Cumartesine kadar hep beraber burada kaldık. Cumartesi günü 14:30 gibi ben, Eşref, Coşkun ve Hüseyin İzmir’e doğru yola çıktık. Arzu ailesi ile birkaç hafta kalmak istediği için bizimle gelemedi. İzmir’e giderken Selçuk’a uğradık. Burada çay içip, bir mola verdik. Selçuk-İzmir yolu üzerinde yol kenarında şeftali satan kişiler var. Mutlaka buradan şeftali alın ve yiyin. Hayatınızda böyle bir şeftali yemediğinizin farkına varacaksınız. Yol üzerinde 2. Belevi Şeftali Festivali’nde 1.lik ödülünü alan yerden aldık şeftalileri. 5 adet ve yaklaşık 2 kg gelen şeftalilere 3 TL ödedik 🙂 .
Kan şekerimin neden yüksek gittiğinin de dün farkına vardı. Dün yani tatilden döndükten sonraki ilk gün regli olmuşum. Bazı regli dönemlerimde kan şekerim regli öncesinde ne yaparsam hep yüksek gider. Bu durumda bazalları arttırırım. Tatilde olan beynim bu tarz bir durum olmalı ihtimalini hiç düşünemedi 🙂 .
8 günlük tatil bana çook şeyi tekrar öğretti. Tatile çıkmadan çantama neler koyduğumuz, deniz taşlıyken deniz ayakkabısı giymem gerektiğini ve yaptığım diğer hataları mutlaka okumuşsunuzdur. Ben yaptım siz yapmayın 🙂 .
Bir de 8 günde toplamda yaklaşık olarak 70 adet kan şekeri ölçüm çubuğu kullandım. Günde 11-12 adet filan. Buradan SGK’nın düzenlemesine tepkimi tekrar göstermek istedim. 5 ölçüm yapsaydım neler yaşardım bilmiyorum.
Tatilimiz bu kadar. Baya yer gezdik ama ancak bu kadar anlatabildim 🙂 . (Bu fotoyuda Kız Kumu’nda yoldan geçen bir tatilciye çektirdik 🙂 . )
iyi tatiller esra hanım…
Meltem Hanım Merhaba,
Tatilden Cumartesi gunü donduk ve guzel bir tatil geçirdik.
Teşekkürler
Sevgiler
slm Esra hanım ben Fethiyeliyim ve milasta oturuyorum geldiğinizi bilseydim davet edrdim
Miraç Hanım,
Çok naziksiniz. Bir dahaki sefere diyelim 🙂 .
sevgiler
[…] Ama bu yazının fotoğrafındaki gibi küçük değildi. Galiba bu şeftalinin 3 katı kadardı. 8 Gün Süren Tatilimiz ve Diyabetim – Son Bölüm yazımdan da okuyabileceğiniz gibi 5 adet şeftali 2 kg gelmiş. Yani her bir şeftali 400 gr. Ben […]