Öncelikle Herkese Merhaba;
Sizleri bir anne olarak değil, fakat, 13 yıldır Tip -1 diyabet hastası bir evlat olarak anlayabilirim.
Özetle kendi hikayeme bir giriş yapmam gerekirse; tam ergenlik çağının göbeğinde 15 yaşımda tanıştım diyabet ile. 25 – 30 gün gibi bir süre zarfında,fazla fazla yiyerek ve günde en az 8 – 9 lt su içerek 17 kilo verdim (istemsiz elbette). Annem ne oluyor çocuğuma diyerek beni Hacettepe Hastanesine götürüp, tahlil sonuçlarım idrar ++++ keton ve kanda 435 şeker ile diyabet hastası olduğumu öğrendiğinde; o an dişleri ağzına döküldü… Hemen yoğun bakım odaları, iğneler serumlar, parmak deliciler, ölçüm çubukları vs vs, hepsi hastaneden çıkınca bitecek sandım. Meğer daha eşimi tanımadan, hayatım boyunca benim ile beraber yaşlanacak bir hastalık ile tanışmışım. 2 yıl psikolojik destek aldım, Sn. Mutluhan İzmir’ den (tavsiye ederim). Geldik mi tam genç kızlık dönemine.. Tüm okul arkadaşlarım hastalığımın bulaşıcı olup olmadığını öğrenmek için etrafımda çember oluşturuyordu.. Ya da “Aaa sen artık çikolata yiyemeyecek misin?” soruları ile güldürüyorlardı beni.
Yakın zamanda sol gözümde diyabete bağlı damar genişlemesi ve kanama tespit edildi Dünya Göz Hastanesi Retina Bölümünde. Hastalığın tedavisi yok, şekerinize ve HBA1C’ ye dikkat ederek geriletebiliriz,3 ayda bir kontrole gelin, görme noktasına yakın kanama dendi. Hızımı alamadım, GATA Retina bölümüne gittim. Burada ise Prof. bana korkulacak bir durum olmadığını, 6 ay da bir kontrole devam edebileceğimi ve tabi ki şeker ve HBA1C’ yi takip etmem gerektiğini söyledi. Rutin kontrollere gitmeseydim bunu bilemeyecektim.
Herkesin bildiği bir gerçek var ki, bu hastalık kendine dikkat ettiğinde en kaliteli hayatı yaşatır, etmediğinde ise böbreklerden tutun da gözlere, sinir sitemine el atmadığı organ kalmaz.
Şekerini kontrol altında tutamayanlar için; aynı hastanenin hem Retina, hem Endokrin, hem Beslenme Diyet bölümünde koordineli biçimde muayene olmalarıdır. İnsülin pompası, insülin ihtiyacınızı ortadan kaldırmıyor. Anneler, çocuklarınıza bu hastalığın bir hayat arkadaşı olacağını, onun ile yaşamayı onu severek öğrenmesi gerektiğini aşılamalısınız. Çünkü kabullenmiş görünseler de, bu güç..
Hayatınızın sonuna kadar evlatlarınızın yanında olamayabilirsiniz. Okulda dershanede ne yiyip ne içtiğini bilemezsiniz.. Tüm sorumluluğu çocuklarınıza verin.. Onlara iyi ve kötü yönleriyle her şeyi anlatabilecek uzmanlardan yardım alın.
Seher Balcı
Seher Hanım Merhaba,
Özellikle sizin, benim ya da diğerlerinin tip-1 diyabetle tanışma sürecini anlatmaları birçok kişiye rehber oluyor. Paylaşımınız için çook teşekkürler.
Çocuklarımız maalesef o yaşlarda alabildikleri kadar sorumluluk alıyor. Ama ne yapalım. Bir de tip-1 diyabet sorumluluğu var maalesef.
Sizin yaptığınız gibi sık kontrol bazı şeyleri geri getiremese de ilerlemeyi engelleyeceği için çok önemli. Aynı hastanede takip konusunda da sizinle aynı fikirdeyim.
Ayrıca insülin pompası insülini ortadan kaldırmasa da hayatımızı kolaylaştırıyor. Enjeksiyonun yarattığı eziyettem kurtulmak için iyi bir yöntem.
Tekrar bu vesile yazınız için teşekkürler.
Sevgiler
Ben de hikayemi paylaşmak isterim ama nereye yazacağımı bilemedim…
Beyhan Hanım Merhaba,
http://www.diyabetimben.com/serbest-kursu.html linki Serbest Kürsü alanımız. Bu yazıya yorum yaparak yazınızı bizimle paylaşabilirsiniz. Biz de blogta yazı olarak yayına alırız.
Sevgiler
Öncelikle ben de teşekkür ederek başlamak isterim.Yalnız olmadığımı hissettirdiğiniz için.3.5 yaşında tip 1 li bir çocuğa sahip bir anne olarak bu konuda beni ancak benim durumumda olanların anlayabileceğini biliyorum.
Temmuz ayında teşhis konuldu bize.Son on gün oğlumuz Yağızda ters giden birşeyler olduğunu farkettik.Çok su içiyor ve tuvalete gidiyordu. Bu şikayetlerle çocuk doktoruna gidip idrar tahlili yaptırdık ve hiçbirşeyi yok dedi doktor havalar sıcak normal su içmesi diye ekledi.Biz bu durumun normal olmadığında üsteleyince ertesi sabah şekerine bakıldı 304. Sonucu okuyunca neler hissettiğimi anlatamam.Nasıl oldu da idrarında glikoz çıkmamıştı bilemiyorum. İnsan o an şoka giriyor ne yapacağını şaşırıyor.doktor bir endokrin uzmanına gidin dedi ama hemen gidin demedi.Ertesi gün marmara eğitim ve araştırmaya gittik.Şimdi düşünüyorum da oğlum o gece komaya girebilirdi. Orada tokluğu 495 çıkınca sarı alana aldılar bizi.Tahliller vs.Doktorların tahlil sonuçlarına sevindiklerini hatırlıyorum koma durumu gelişmediği için.Bir kaç saat sonra servise çıktık.10 gün orada kalıp gerekli ayarlamalar yapıldı eğitimler verildi.Yaklaşık 4 aydır balayı dönemindeyiz. Biliyorum bitecek ama Allaha dua ediyorum ve umut ediyorum bitmesin diye. Her sabah tarif edilemez bir acıyla uyanıyorum keşke bana olsaydı diyorum.İnsanın çocuğu ile imtihan olmadı en zormuş.Tek isteğim yapay pankreas olayı başlayana kadar yavrumun organlarını koruyabilmek.
Serap hocama ve o gün acilde beni teselli etmeye çalışan asistan doktorlarımıza teşekkürü bir borç bilirim…