Yıl 2008 8 ya da 9 Ocak olmalı.
Biraz daha geriye gidersek 2007 haziranda mezun olmuş staja başlamıştım. Staj yaptığım yerde 2 ay sonra Ağustos ayında çalışmaya başladım. Bir finans kurumunda çalışıyordum. Aradan 1-2 ay geçmişti ki kilo kayıpları, sürekli tuvalete çıkmalar başladı. Yaklaşık 2 ayda 10- 12 kg verdim her şeyi yememe rağmen.
İş yerınde oncelerı 3er 5 er taşıdığım ağır klasörleri artık tek tek bile çıkaramıyordum. O kadar çok tuvalete gidiyordum ki dışarı çıkmak gerçekten bır işkenceydi. Öyle ki işten eve gidene kadar kaç kere altıma kaçırdığımı hatırlamıyorum.
Annem bu duruma bir anlam veremıyordu. Artık bacak kasılmalarım başlamış ve dayanılmaz bir hal almıştı. Geceleri su içmekten, tuvalete gitmekten ve bacaklarıma kramplar girmesinden uyuyamaz hale geldim. Annem her gece bacaklarıma masaj yapar ağrı kesici, kas gevşeticilerle ben rahatlatmaya çalışırdı.
Bir gece tamamen kilitlendi. Sanki bacaklarım hiç hareket edemıyor. Canıma tak etmişti deyim yerindeyse.
Ertesi gün doktora gitmek için sabah erkenden annemle çıktık. Bayrampaşa Kızılay Hastanesi’ne gittik. Bacaklarımdaki kramplardan bahsettim ve beni bir doktora ortopediye yönlendirdiler. Doktora şikayetlerimden bahsettim. O da tahlilleri yazmaya başladı.
Ben:
- Doktor hanım bir de şeker tahlili yapar mısınız ?
- Neden? Ailede varmı ?
- Hayır yok ama ……
Şeker testi yapıldı. Açlık şeker 319 çıktı. Çıkmış daha doğrusu.
Ben kan verdim işe geri döndüm çok yakındı zaten çalıştığım yere.Annem sonuçlarımı alacak .Sonuçlar çıkınca doktor hanım şekerimin 319 olduğunu görünce dahiliye uzmanına gösterir ve annemi çağırırlar.Hasta nerede ? İşte. Hemen getirin demiş anneme şeker var kızınızda müşade altına alıcaz .Şeker nedir tedavisi nasıldır hiç bilmiyoruz o zamana kadar.Duymadık etmedik.Sadece üniversitede bir arkadaşımda olduğunu hatırlıyorum ama o da gizlerdi hayal meyal hatırlıyorum yani.
Annem iş yerine gelir beni almaya.
- Hadi kızım hastaneye gidicez doktor seni görmek istiyor.
- Neden? Neyim var ?
- Önemli bişey değil müşade altında tutacaklar biraz.
Bu arada annem yöneticime anlatıyor durumu. Bana belli etmiyorlar. Yöneticim beni müdürümün yanına yolluyor. ‘Hadi Burçin, müdür beye bilgi ver de çık’ diyerek. Çıkıyorum. ‘Müşade altında tutacaklarmış’ diyorum çıkıyorum işten.
Doktorun yanına gittik. ‘Sen nasıl ayakata geziyorsun kızım’ diyor. ‘Diyabet var sende. Şeker hastasısın sen.’ ‘Biliyorum’ diyorum nedense. Hissetmiştim. Zaten tahlili isteyen bendim. Ama nasıl bir hastalık bilmiyorum ki. Sadece ben de şeker olabilir diye istedim.
‘İnsüline başlamamız gerek.’ O ne ki öle. İğne mi kendi kendime 🙁 İyi de ben çok korkarım. Hala daha kan vermekten çok korkarım ya da damar yolu açılmasından …
O zamanlar Nutellayı çok seviyorum. Kaşık kaşık yiyorum. Hastaneye gitmeden önce marketten aldım ve bir kaşık bile alamadım. En çok ona üzülüyorum. Daha sonra saklandı zaten …..
Ertesi gün doktor emin olmak için tekrar çağırdı. Ultrasonlar, idrar tahlilleri derken diyabet olduğum kesinleşti. İnsülinler yazıldı eczaneye gittik aldık. Sözde eczacı bana öğretecek. Ne mümkün. Ben ağlıyorum. Bir kaç gün raporla evde annem yaptı hep insülinleri.
İşe dönme zamanı geldi. ‘Annem eczanede yaptır kızım alışana kadar’. İyi de nereye kadar? Öğlen oldu yemek yicez lavaboya indim yaptım iğnemi. Daha farkındalık yok tabi. Şimdiki gibi pizza yedik tüm arkadaşlarla. Sonuç bayıldım. O zamanlar iş arkadaşım şimdi ise 3,5 yıllık eşim hemen beni hastaneye götürdü. Kızılay’a . Annemler geldi. Serumlar takıldı. Şeker düşürüldü. Sonra listeler verildi.
Daha sonra Diyabet Vakfı’nı buldum. Önce Harbiye’ye gittim. Listeler tututşturuldu elime.
Şimdilerde artık Bakırköy Şubesi’ne gidiyorum. Artık pompam var. Enjeksiyon sorunu ortadan kalktı ve karbonhidrat saymaya yeni başladım. Önceleri hastalığı kabullenememe vs derken 6. yıla geldik.
Şu anda A1c biraz yuksek ama inanıyorum ki karbonhidrat sayarak bu iş düzelecek.
Şu anda bir oğlum var 18 aylık. Onda herhangi bir tanı yok çok şükür ki. Önce ailem sonra eşim en büyük destekçim ve yardımcım bu konuda.
Hepsine çok teşekkür ediyorum ve çokkk seviyorum.
Sevgilerle
Burçin ÇAKIR