Sitenizi yaklasik 2 ay önce kesfettim. Diyabetim de ayni zamanda kesfedildi 🙂 Yazilan hikayeleri okuyunca ben de yazmak istedim kendi öykümü..
Öncelikle azicik kendimi tanitayim. 34 yasindayim. İki kiz cocugu annesiyim. Almanya’da yasiyorum. İlk hamileligimde son aylarda gebelik diyabeti olusmustu. İlac kullanmadan beslenmeme dikkat ederek atlattim o dönemi. 30 kilo almistim toplamda !! Yürüyen deniz topu gibiydim.. İkinci gebelikte de cok kilo aldim ama diyabet yoktu
Sene 2007. İkinci kizim 8 aylik falandi. Sol dizimde birden agri basladi. İlk baslarda ters bir hareket yaptigimi, o yüzden agridigini düsündüm. Ama günler gectikce azalma yerine daha da siddetlendi agri, dizim sisti davul gibi oldu. Ben hala ters hareket, yaaaaa ondan yaaaaa diye topallaya topallaya dolaniyorum. Bu kadar da doktora gitmeyi sevmeyen bi insanim iste…
Sonuc olarak doktora gittim. Diz su toplamis, su cekildi, cekilen su analiz edildi. Ben hastaneyi boyladim. İltihap yapmis. Ameliyatla temizlendi. 1 hafta yattim ciktim. Ama ben iyi degilim. Her yerim agriyor. Grip olacagim ben yeaaa diye dolaniyorum bu defa da. Agrilar artiyor, grip yok ortada. Ben “ay bi patlayamadi grip yeaaa” diye es geciyorum. Doktora gitmeyi sevmedigimi söylemistim di mi ?
Neyse gene gittim doktora “ya benim her yerim agriyo grip olamiyorum yeaaa napcam” dedim. Kan tahlili yapalim dedi. Tamam kan verildi. İki gün sonra sonuc alinmak üzere tekrar gidildi. Tatataammm. Romatizma olmusum. 28 yasimda hem de. İtihapli eklem romatizmasi tanisi konuldu. Kortizon tedavisi basladi. Kronik hastalik, iyilesme sansi yok, bununla yasamayi ögreneceksin tamam konu kapanmistir…
Kiloluyum. Dogum kilolarim duruyor. Tabii eklemlerim adina zayiflamam lazim. Diyet yapiyorum. Spor yapamiyorum. Eklemler izin vermiyor. Öyle böyle verdim kilolarin cogunu. 58 kiloda durdum. 2013’ün Mart ayi 56 kiloya indim. Ama yemiyorum dügün var 🙂
Mart sonu 53 kilo, cok su iciyorum.
Nisan sonu 50 kilo, cok su iciyorum yediklerimi yakiyo heheheh.
Mayis sonu 49 kilo. Vayyy. Eski bünyeme kavustum. Evlenmeden önce de yer yer kilo almazdim yasasin. Su iciyorum laylaylommm.
Agustos 48 kilo. Harikayim ya. Süperim ben. Yiyorum ama dikkatli yiyorum. Hamur isi yok, abarti tatli yok. Meyva. Dayanamam. Bol bol yerim ve cok su iciyorum. Çok iyi yaa…
Eylül sonu 46 kilo. Oha yok artik. Normal degil. Tamam. Yemeye yemeye mideyi mi hallettik?? Cevremde herkes; ‘yeter artik. hortlak gibi oldun’ diyo. Eeee rejim yapmiyorum ki. Su iciyorum ben cok. Ondan yakiyo bünye..
Tamam tamam gidicem doktora. Sanirim Guatr nanayi yedi. Şeker de olabilir mi ki ? Ama yok canim. 46 kiloya indim ne sekeri ?
Neyse gittim doktora. Bu defa da “ya ben kilo alamiyorum niyeee” dedim. Sorular,cevaplar… Sabah gel, ac karnina kan ver bakalim dedi. Tamam..
Kurban bayrami her gittigim evde baklava ve tatlilari gümletiyorum. Kilo almam lazim. Eve geliyorum; makarna, manti yiyorum, cola ve tarzi sevmem ama iciyorum Sonra napiyorum? Doktora gidip kan veriyorum sabah ac karnina. Ama bi gün önce iki koca tabak irmik helvasini da indirmisim mideye.
Ertesi gün sonuclar icin gidicem. Son bayram ziyaretimi yapiyorum. Orda da baklavayi indirdim bi güzel, gittim doktora. Adam bi bana bakti bi bilgisayar ekranina; “ailede diyabet var mi ?” Vardi rahmetli babacigimda. Şimdi de annemde var. Doktorum “sende de var. Çok yüksek. Hemen bir diyabetolog’a ya da hayir hemen hastaneye gidiyosun. Ambulans getirteyim mi yoksa götürebilecek biri var mi? diye soruyo. Ben ya bi dakka bi dakka ben diyabeti biliyom babam da vardi, annem de var, kayinvalidem de var. Eeee onlar hic hastanelik olmadi!!!
370 cikmis sekerim. Ben kalkmis “ama ben kola ictim bi gün önceee, ama ben tatli yedim bigün öncee” diye pazarlik yapiyorum. Yok ise yaramadi. Eve geldim. Kizlari ablama biraktim. Nolur nolmaz diye canta hazirladim. Ama kalmam ne kalcam yaa, gerekirse cakarim imzayi kendi rizamla inadimla ciktim diye ama yatmam diyorum.
1 hafta cikamadim ordan 🙂
Ilk günler serumla insuline baglandim ve sekerim bu sekilde yavas yavas düsürüldü. Günde bi milyon defa (abarttim biliyorum ama bana öyle geliyodu) parmagim delindi, sekerim ölcüldü. Gece de 2 saate bir ölcüldü!! Yemek veriyorlar ben bön bön bakiyorum, korkumdan yiyemiyorum. Eeee makarna var, e pilav var, e bunlar cikmadi mi hayatimdan benim, deli mi bunlar ayol. Hemsireyi cagirdim “ben bunlari yiyemem ki! Neden bana bunu verdiler. Diyabet menü yok mu ? diyorum. Gülüyor o. Yok, artik istedigini yiyebilirsin. Sana yemegine göre insulin dozu verdik zaten diyo. Ben ne diyo ya bu diye bakiyorum 🙂 Tip1 hakkinda en ufak bir fikrim ve bilgim yok ki.
Her sabah viziteye gelen doktora “beni eve gönderin yaaa” diye zirliyorum. Doktor kesinlikle izin vermiyor. Tamam bugün gideyim haftaya gelirim diyorum “Pazarlik yok Sakine Hanim pazarlik yok! diye azar isitiyorum 🙂
Hastaneden cikmak icin hergün zirlayan ben, eve cikinca hah simdi nolcak ? ne yicem ben? Oldum. E hastane rahatti. Onlar getirdi yemegi ben yedim. Yemek yapiyorum. E cocuklar var, esim var. Makarna yapiyorum, yanina et sote mesela ve salata. Ben sekeri ölcüyorum, dozumu ayarliyorum. Ama makarnadan iki gidim yiyorum korkudan. Bol salata ve et sote yiyorum. Sonra noluyo? 2 saat falan sonra ben terleme titreme ile bi ölcüyorum. 40 mg/dl. Hah simdi at bakalim üzüm sekerini ard ardina ki kendine gel 🙁
Sükürler olsun ki hemen bir diyebetolog buldum ve cok kisa sürede randevu alabildim. Bütün sorularima cevap aliyorum orda. Mesela hastanede bana sabah ögle ve aksam yemegi icin doz verdiler, bunun disina cikamiyordum. Acikcasi o biraz sinirlerimi bozuyordu. Oldu ki kahvaltidan 2 saat sonra canim meyva cekti . Yiyemiyordum. İlla en az 3 saat gececek, Humalog etkisi tamamen bitecek, ben sekerimi ölcecigim, ona göre verilen dozu yapacagim. Doza göre birseyler yiyecegim. Kendimi cok kisitlanmis hissediyordum.
Doktoruma sordum. 2 hafta boyunca hergün yemekten önce ve yemekten 90 dakika sonra ölcüm yaptim. Yediklerimi gramina kadar yazdim ve faliyetlerimi de yazdim. Mesela sabah 1 dilim ekmek, beyaz peynir, 5-6 adet zeytin ve tatlandiricili kahve. Faaliyet ev temizligi gibi.
2 hafta sonra doktorum ölcüm degerlerime bakarak benim BE Faktörümü hesapladi BE 12 gr karbonhidrat anladimda burda! Bunun sonucunda sabahlari 1,5 Ünite 1 BE’ye karsilik olarak ayarlandi. Öglenleri 0,5 Ünite=1 BE, aksamlari 1 Ünite=1 BE olarak ayarlandi,
Hedef 150 mg/dl bunun 40 mg/dl üzerinde olursam 1 ünite insulin yapip hedefe düsmem gerekiyor. Bugüne kadar olmadi ama. Balayi dönemini yasiyorum. Umarim uzuuuuuunnn bir balayi dönemi yasarim :)))
Sabah sadece 1 dilim ekmek yiyeceksem 3 ünite insulin yapmam lazim. Peynir, zeytin ve ekmege sürdügüm tereyagi hesaplanmiyor. Aradan 2 saat sonra canim kahvenin yaninda kek cekti mesela, bir dilim kek 2 BE degerinde yine 3 ünite ignemi vuruyorum ve kekimim tadini cikartiyorum 🙂 Arada yanilma payim var. Doktorum korkma bu sekilde ögreneceksin. Arada hata yapacaksin. Bu sekilde kendi vücudunun hangi besine nasil tepki verdigini ögreneceksin. Baktin yedigin bir yemek sonrasi sekerin cok yüksek, demek ki az gelmis diyip düzeltme insulini yapacaksin ve bu sekilde ögreneceksin dedi. Bu beni cok rahatlatti. İlk baslarda canim nerdeyse her dakika kek pasta kurabiye cekerdi. Ki aslinda eskiden pek de aramazdim. Yasak ya artik ondan herhalde. Bu yöntemle canim istediginde yiyebilirim diye o kadar cekmiyor artik. Bi de bazen resmen “Amaaaaannn simdi bi kurabiye yicem diye igne mi olcam ne gerek var yaa” diyorum :))
Ilk baslarda cok agladim. Sinirlendim. Bünyemi ikinci kronik hastalik icin tebrik ettim 🙂 Su an alistim. Çünkü istedigim her seyi yiyebiliyorum. Sadece dogru dozda insulinimi yapmam lazim. Hesapliyorum yiyorum. Aldigim ürünlerin üzerinde karbonhidratlara bakiyorum. Eskiden kalori ve yag oranina bakardim 🙂
Karmasik bir yazi oldu sanirim,kisa kesmeyi beceremiyorum bir de 🙂 (Görsel kaynak: http://narubutt.deviantart.com)
Sakine Gündoğan
Sakine Hanım Merhaba,
Yazınız maille geldiğinde Eşref’e; ‘Yazı harika. Anlatım dili harika. Üslup desen şahane.’ dedim 🙂
Buradan Sevgili Hatice Baykara’ya da soruyorum. Öyle değil mi? 🙂
Yazınızdan birkaç detay aklıma takıldı. Artık American Diabetes Association da tip-1 diyabetli beslenmesinde yağ ve proteininin de dikkate alınması gerektiğini savunmaya başladı. Çünkü yap ve proteini bir öğünde çok tüketirsek kan şekerimiz o öğün sonrasında ortalama 2 saat sonra değil 3-4 saat sonra yükseliyor. Buna dikkat ederek insülin dozu ayarlamasını tutturmak lazım. Ki bu tarz beslenmede insülin pompası kullanıcıları yayma bolus yaparak 3-4 saat sonraki yükselen kan şekeri yükselmesin diye ayarlama yapıyorlar. Ben de öyle yapıyorum.
Bir de ne kadar karbonhidrat alırsan ona göre insülin yapma modeli bizde de uygulanıyor. Beslenmemizde kısıtlama da yok. Ancak her gün her gün canımız ne isterse, karbonhidratını sayıp insülini ona göre yapmıyoruz. Çünkü böyle yaparsak kilo problemi ile karşı karşıya kalırız. Yanlış anladıysam beni uyarın ama siz bunu sürekli mi yapıyorsunuz?
Bir de sizin orada doktorunuz 1 adet elma, 1 dilim ekmek gibi besinlerin karbonhidrat oranını kaç söylüyor? Bize birkaç örnek yazar mısınız?
Bu arada cidden ailenizde diyabet geçmişi olmasına rağmen bu kadar mı insan öteler doktora gitmeyi 🙂 Ben olsam koştur koştur gidip sebebini bulmuştum o kilo vermelerin ve bol su içmelerin 🙂 Ki özellikle ailesinde diyabet geçmişi olanların daha dikkatli olması gerekiyor.
Yazınız, anlatımınız için tekrar çok teşekkürler 🙂
sevgiler
Merhaba Esra Hanim,
Yazmayi seviyorum,konustugum gibi karsimda duran birine anlatircasina yazmayi daha cok seviyorum :)tesekkür ederim ,ilk basta ay acaba cok mu laubali yazdim ki dedim, azicik düzeltmeye calistim ama yok dönüp dolasip karsimda duran birine anlatir gibi yaziya dönüyorum, saldim bende klavyeyi :))
Yag ve protein yaymasi burda da uygulaniyor, ben yapi olarak cok fazla yiyemiyoum zaten, hamileliklerimde yedim yiyecegim kadar 🙂
Mesela ben normal boyutta bir pizza’yi hayatta bi basima yiyemem, yarisini anca yerim, makarna ve pilav da da ayni 4-5 yemek kasigi kadar anca, 150 gr pismis makarna 3,5-4 BE ye esit, ben 80 gr kadar yiyorum ilk baslarda tartiyordum,su an tartmiyorum artik miktari az cok gözümle ölcebiliyorum :)normal porsiyonlar hesaplanmiyor, 200 gr’ma kadar sebzeler hesaplanmiyor,et hesaplanmiyor, findik fistik ve ceviz 50 grama kadar hesaplanmadan ve insulin olmadan yenilebiliyor
Yok yok devamli yapmiyorum arada cok nadir oluyor ekstardan insulin vurmam, misafirim geldiginde mesela, ya da bi arkadasimla kahve ve kek keyfi yapacagimizda, 48 kilo ile hastaneye yatmistim (manti ve tatlilar sayesinde ) su an 49-50 arasinda kilom,dikkatliyim yani öyle amannn igne var ye bas igneyi yapmiyorum 🙂
Karbonhidrat sayimini kendi adma kolaylastirmak adina bikac kitap aldim,bütün besinleri iceren bir kitap ve hazir gidalari iceren bir kitap, mesela 150 gr agirliginda 1 elma’da 16 gr karbonhidrat var sayiliyor bu da 1,6 BE ye olarak hesaplanmis kitabimda, aldigim ürünlerde de üzerindeki karbonhidrat miktarina bakiyorum , ve o miktari 12’yle bölüyorum BE miktarini hesapliyorum
Almanya Ekmek konusunda cok cesitli bir ülke patatesliden tutunda tarcinli ve kuru meyvelisine kadar ne ararsan var, ben genelde cavdar tercih ediyorum, bir dilimi 56 gr ve 24 gr karbonhidrat iceriyor, yani 2 BE, kahvaltilik minik ekmekcikler var 45 graminda 27 gram karbonhidrat var 2,3 BE olarak hesaplanmis…
150 gr muzda 30 gr KH var 125 gr cilekte 8 gr KH, doktorum tercih senin ya bir adet muz yada bi kase dolusu cilek demisti, en Cileeekkk dedim tabii,muz zaten sevmem pek 🙂
su an Türk yemekleri konusunda biraz zorluk yasiyorum, netten düzgün bir liste bulamadim KH konusunda, 1 adet simitte ne kadar KH var mesela, simiti kendim yapiyorum ama yaptigimi hesapla olayini beceremiyorum daha 🙁 bu konuda tavsiyeleriniz varsa cok sevinirim 🙂
Yazimda da belirttigim gibi Doktora gitmeyi sevmiyorum, neden bilmiyorum, hayir bana bi zararlari da olmadi aslinda ama sevmiyorum, Babam sagliksiz beslenme sonucu diyabet olmustu, Annem Babamin vefatindan sonra oldu ,ikisi de kilolu ama, kayinvalidem de ayni sekilde kilolu ve beslenmesine dikkat etmiyor, hic aklima gelmedi, bol su icmeyi ise sevincle karsiladim, hani saglikli ya, hatta gectigimiz yaz Ablamlarla Hirvatistana gittik tatile, Ablamda cok su icer, ama ben su iciyorum WC ariyorum, ablamda tik yok,dönüs yolculugunda trafik tikandi ve tam 4 saat otoyolda tikildik kaldik, su iciyorum WC yok 🙁 icmeyeyim yaaa üzüm yiyeyim diyorum ,üzümü yedikce daha da susuyorum, en sonunda yol acilmayinca ben artik kizlara ve esime “Benimle konusmayinnnnn,bana soru sormayiiiiinnn” diye haykirdim :))ablama da “sen ne bicimsin yaa ben kadar iciyosun ama masallah hic bi WC arayisi yok” diye cemkirdim 🙂
Bir de kilo vermem birkac hafta icinde gerceklesmedi bir cogunda oldugu gibi ,Mart ayindan Eylül sonuna kadar 9 kilo verdim, arada cok yedigimde aliyorum bikac gr 🙂 o yüzden haaa bak yiyince aliyosun Sakis diye kendimi teselli ettim,kilo kaybi ve su istegi disinda ,halsizlik,bas agrisi gibi sorunlarim yoktu, bi kasinti ve dil’de mantar olayi vardi onun suclusu da Romatizmadan dolayi kullandigim Kortizon oldu 🙂
sevgiler…
Sakine Hanım,
Kendinizi çok güzel anlatmışsınız.Diyabete bakışınız ve yol gösterici olmanız birçok kişiye yardımcı olacaktır.Doğru zamanda doğru yerde olmanız sizin çok kısa zamanda diyabete uyumunuzu sağlamış.
Bize, siz çok şanslısınız dediklerinde kızıyorduk.23 yıl önce aşı iğnesiyle insülin yapıyorduk ve kan şeker ölçüm cihazı yeni yaygınlaşmaya başlamıştı.Bu noktadan başlayınca gelişmelere adapte olmak ve alışkanlıkları değiştirmek zor oluyor.Ben de geçmişte yaşananları düşününce size çok şanslısınız diyeceğim.
Size sağlıklı mutlu nice yıllar dilerim.
Evet sevgili Esra AVCI kesinlikle öyle 🙂
Yazıyı dün işteyken okuyordum yarım kaldı eve nasıl yetişmiştim okucam diye anlatamam ???
Sonradan aklıma geldi, bu müthiş yazıyı ablam da okumalı dedim ve direksiyonu ablama kırdım ama yürüyerek 🙂 ablama gittim gel gel bak sana ne okucam dedim oturttum yanıma.
” Yürüyen deniz topu gibiydim.”
ablam üzüme canım bende öyleydim zamanında dedi bende ki kahkaha felaket 😀
Ablam bir yandan sigarasını içiyor bir yandan beni dinliyor.
Tam burayı okudum “Eylül sonu 46 kilo.” verdiği tepki OHA 🙂
Bu arada ablam hastahanede çalışıyor, hastalarla az kavga etmişliği yok hani 🙂
özellikle diyet yemekler konusunda.
Hani insanlar genelde size şu lafı kulanıyorlardır.
“SENİ ANLIYORUM”
ben seni hiç mi hiç anlamıyorum, anlamaya çalışırım ama mümkün değildir.
Hiç kimse seni yerinde (diyabet) olmadan seni anlayamaz.
(şu an işim var ama mutlaka bu güzel ve uzun yazıyı daha sonra tekrar yorumlayacağım) 😉