Hatırlarsanız Deri Altına Yerleştirilecek İmplant İle İnsülin Yapmak Tarih Olabilir başlıklı yazımızda size İngiltere’deki Profesör Joan Taylar’ın çalışmasından bahsetmiştik.
Biz bu süre içerisinde Antalya’da Mustafa Çalışkan ile Joan ile iletişim halindeydik. Joan, Mustafa Bey’e bir derginin sorduğu sorulara verdiği cevapları göndermişti. Mustafa Bey de sağolsun Türkçe’ye çevirmişti.
Soru ve cevaplar çoook uzun olduğu için 3 bölümde yayınlayacağım.
Bunları bir dergi yazısı için sorulmuş olan sorulardan derleyerek toparladım. Sorulmuş olan orjinal soru ve cevapları direkt olarak iletiyorum. Umarım yardımcı olur.
- Cihazınızı tanımlayabilir misiniz? Cihaza hangi unsurlar dahil ve her birisinin görevi nedir?
Cevap: Cihazımıza Yapay Pankreas da ( YP) deniyor. Ancak daha açıklayıcı olarak kendi kendini otomatik düzenleyen insülin aktarma cihazı da denilebilir. Operasyonel olarak vücuda yerleştirilen metal ya da plastikten üretilecek olan jelden bir rezervuar kapağı olan, içinde plastik ya da jel olan bir rezervuar bulunduran bir makinedir.
Denemiş olduğumuz birkaç prototipte işe yaradığını gördük. Ancak final kararı henüz gelişmekte. Maliyet Edith Murphy Denilen bir hayır kurumu tarafından karşılanıp geliştirme aşaması ise NIHR ( National Institute Health Research / Milli Sağlık Araştırma Enstitüsü) tarafından üstlenilmiştir. Yapacak olduğumuz denemeler geçmişteki yapılmış bir çalışmanın devamıdır.
- Cihaz nasıl çalışıyor? Anladığım kadarıyla implanttaki kimyasallar kan şekeri yükselince yumuşayıp insülin salgılayıp daha sonra düşünce sertleşip insülini durdurmaktadır. Doğru mu?
Cevap: Evet, tam olarak bu şekilde. Çalışma şekli olarak implanttaki jel, glükoz ile buluşunca yumuşuyor. Bunun sebebi jel meteryali glükoza duyarlı mikroskobik kimyasallar içermesi. Ancak vücut içinde dolaşan belli miktardaki glükoz ile bu jel aktif ya da inaktif olabiliyor.
Bu cihaz sadece glükoz ve bir ya da iki diğer şeker ile çalışır. Yağ, protein ya da vücut eloktrolidlerine cevap vermez.
Hazne jelini su da yumuşatır. Ancak cihazın tasarlanış şekli ve çok sıkı olması bu ihtimali de ortadan kaldırıyor. Böylece su ile genişleyemiyor.
Jel yumuşadığında salınan insülin vücut içinde çok hızlı dağılıp etki ediyor. Kan şekeri düşer düşmez jeldeki glükoz tekrar dışarı çıkıyor (konsantrasyon difüzyonu kanunu gereğince) jel tekrar sertleşiyor. Jel sertleştiği zaman ile kan şekerinin normal seviyelere ulaştığı zaman aynı olacak şekilde ayarlanmıştır. Cihaz en büyük glükoz artışına bile cevap verebilir.
- Cihaz bazal ve diğer insülinin yerini tamamen tutar mı?
Cevap: Evet
- Eğer cihazda jel yumuşamaz ve bozulur da insülin salgılamaz ise neler olur? Hipoglisemiden ya da hiperglisemiden nasil korunuruz?
Cevap: Eğer jel yumuşamaz ise bazal doz vurulmaz ve yemekten sonra kan şekeri artar. Eğer jel sertleşmez ise, doz normalden daha fazla olur. Bu da hipoglisemiye sebep olur. Bu şekilde olur ise insulin jel kaplı bir şekilde salınacaktır. Bu da karaciğere çok yakın olacak ve jel ile karişmiş insulin daha yavaş etki edecektir. Cihazın saldığı insulin enjekte edilen insülinden daha kısa sureli etkilidir. Bu insülini metobolizma kolaylikla bitirebilir. Ayrıca karaciğer tarafından hipoglisemi daha doğal olarak idare edilir. Çünkü insülinin jelin sulanmış halinden geçmesi daha da yavaş olacaktır. Cihaz parçalanmadıkça insulin dışarı fışkırmayacaktır. Bu da jel tercih etmemizin etkili sebeplerindendir. Bunun üzerinde çalışıyoruz. Cihazı inaktif etmek için ilave bir tasarım da yaparız. Ancak vücut içerisinde olan cihaz için bu olmaz.
Cihazın bozulması ya da jelin yumuşamaması gibi bir şey söylemeye gerek yok. Medikal mühendislik mükemmel olmak zorunda. Zayıf, güçsüz, kırılgan ve hassas olamaz. Ayrıca mekanizmanın bizim düşündüğümüz gibi çalıştığından ve hatta düşünemediğimiz ihtimallerden bile emin oluyoruz. Ayrıca insülinin saygı duyulması gereken kuvvetli bir ilaç olduğunun farkındayız. Ayrıca bu cihaz kalp pilinde çözülmüş problemler gibi hava su geçirmeyecek şekilde kapalı ve herhangi bir batarya akıntısı olmayacak şekilde dizayn edilmiştir.
Esra Hanım,
İki gündür bize güzel haberler veriyorsunuz. Her geçen gün bir çözüme ulaşacağımıza olan inancım artıyor. bir yanım “sakin ol” diyor bir yanım “kıpır kıpır” Umarım biran önce çözüme ulaşır.
sokakta gofret yiyenlere baktığını görünce oğlumun, yüzümü başka yöne çeviriyorum. göz göze gelmekten korkuyorum.
haber ve çeviri için Mustafa Beye ayrıca teşekkürler
Bu aralar kendimizi gelişmelere vurduk Barış Bey 🙂
Konu çocuk olunca insan daha bi başka oluyordur. Her ne kadar KH sayarak yeme özgürlükleri olsa da maalesef o mahcup bakışlar insanı mahvediyor. Umarım mutluluktan bayılana kadar yiyebileceğimiz günler olur 🙂
sevgiler
Esra Hanım merhabalar,
Bu müthiş bir gelişme gerçekten..peki bu buluşun şu anda hangi aşamada olduğunu biliyor musunuz? bizden çok mu uzakta?
teşekkürler,sevgiler..
Damla Hanım Merhaba,
Bölüm bölüm yayınlacağım 🙂 Önümüzdeki bölümlerden soru soruyorsunuz 🙂 Ama söyleyim. Daha 2016 yılında insan denemelerine başlamayı hedefliyorlar.
Bu arada yurt dışında bu tarz çalışmalar var ama cihazlar teknik problemler çıkartıyor. Çıkarınca da nereye takılmışsa tekrar ameliyat olunuyor. Mevzu uzun yani.
sevgiler
Tekrar merhaba,
Yukarıdaki sorumu geri aldım çünkü Mr.Joan’un Mustafa Beye yazdığı maili okudum şimdi…
Evet, biraz sabırsız davranmışım ben:) açıklamalar için tekrar teşekkürler, sevgiler..
İnş. bunlar çözüm olur çocuklarımıza …. Bu konuda çok araştırma var son zamanlarda biri olmazsa biri diyoruz ….
Merhaba arkadaslar
Iste diyabetin sorunu cozumu bu mekanizma ile mumkun ancak bununda mukemmelestirilmesi
Gerekiyor cunki insan vucudu cok komplike bir yapi ama.er gec olacak
Saygilar
[…] Karın Boşluğuna Yerleştirilecek İmplant Teknolojisi Hk. Soru-Cevap / Bölüm-1 yazımızda deri altına yerleştirilecek bir implant teknolojisi ile ilgili Prof Joan Taylor’ın bir dergi için sorulara verdiği yanıtların ilk bölümünü yayınlamıştık. […]