Geçtiğimiz hafta Cuma günü sabaha karşı 05:00’da kalktım. Çünkü ben, Prof Dr Oğuzhan Deyneli ve Dr Levent Efe, İznik DSİ Tesisleri’nde gerçekleşen Arkadaşım Diyabet Kampı’nın son gününe dahil olacaktık. Sabahın o saati nasıl kalktığımı inanın hatırlamıyorum. Çok kısa süreli bir uykudan ve yoğun bir haftadan sonra inanın çok zor oldu 🙂
06:00 gibi artık İznik yolundaydık. Değerli yolcularıma şoförlük yapmak, onlarla sohbet etmek benim için harikaydı.
İznik’e vardığımızda kampa dahil olan herkes kahvaltı yapıyordu. Biz de herkes ile selamlaşıp kahvaltıya başladık. Sonrasında İznik Gölü kenarında olan tesiste sohbete koyulduk. Ara ara sizlerle bu anları Periscope canlı yayını ile paylaşmıştım. Bu videolarda güzel notlar var. Bence yazının sonundaki video linklerini mutlaka ziyaret edin 🙂
Ben 13 yıldır hiçbir diyabet kampına katılmadım. İlk katıldığım Arkadaşım Diyabet Kampı benim için müthiş bir deneyim oldu. Özellikle çocuklarla birlikte olmak ve Dünya’daki tüm kötülüklerden uzak kalmak inanın insanı en mutlu kılan detay. Karşılık beklemeden, senin gibi olanlarla birlikte olmak, zaman geçirmek, sohbet etmek. Kan şekerini hiç kimseden çekinmeden ölçmek. Rahat rahat insülin yapmak. Yaş farketmeden herkesin birbiriyle rahat rahat sohbet etmesi. Kısacası hangi pozisyonda nerede çalışırsanız çalışın, gelir durumunuz ne olursa olsun, hangi kültürden gelirseniz gelin. Bu kampta sizi hiçbir özelliğiniz farklı kılmıyor. Zira en önemli payda olan tip-1 diyabet her türlü farklılığı ortadan kaldırıyor.
Tatilin tip-1 diyabetimize çok iyi geldiğini söylemiştim. Benim de kan şekeri düzeyim hep iyi gitti. Eminim ki tüm çocuklarımız için de aynı durum sözkonusu.
Bu arada çocuklarımız yaşları gereği aynı zamana kampta birkaç yaş daha büyüyorlar. Tek başına olmak, aileden uzak kalmak, şekeri yükseldiğinde ya da düştüğünde kendi kendine ya da uzmanlardan destek almak. Tüm bu detaylar onları bir adım daha olgunluğa ve büyümeye yetiyor.
Basketbol Oyuncusu Sevgili Alper Saruhan. Yıllar öncesinde tanıştığı bu adam harika bir yüreğe sahip. Onunla yanyana oturmak bile huzur veriyor. Çocuklara yaptığı konuşma o kadar samimiydi ki. O kadar motive etti ki onları.
Prof Dr Oğuzhan Deyneli. 2005 yılından bu yana tanıdığım, yanında olduğum her an kendimi güvende hissettiğim ve her zaman rahat rahat konuşabildiğim önemli bir insan. Çocukların Oğuzhan Bey’i dinlerken gözlerinin içi gülüyor, mutlu oluyorlar.
Dr Levent Efe ise Avustralya’da yaşayan bir doktor. Tıbbi çizimler yapmakta. Kendisi de yaptığı çalışmaları anlattı. Çocuklar meraklı gözlerle dinlediler. Web sitesini incelemenizi öneririm. http://www.leventefe.com.au/
Ben de naçizane, kısa bir konuşma yaptım. Ancak ne konuşacağımı bilememenin şaşkınlığı vardı üzerimde. Konuşma videomu Alper Saruhan çekti. Tekrar kendisine teşekkür ederim 🙂
Ara öğün, havuza girişler, akşam yemeği, güneşin batışı, akşam eğlencesi derken günümüz çocuklarla dolu dolu geçti. Bir ara hem kızlar hem erkeklerle dedikodu da yaptım 🙂 Yeni nesil yani Z jenerasyonu bizden çok farklı. Söyleyeyim bunu. Aşırı bilgili, hayatı daha doğmadan, ana karnında çözmüş, memnun etmenin zor olduğu bir jenerasyon bu. Yıllardır X kuşağına çektiren biz Y kuşağına sözüm. Z kuşağı da bize çektirecek 🙂 Z jenerasyonu için http://www.socialbusinesstr.com/2015/03/30/yeni-nesil-musteri-z-jenerasyonu/ linkini okumanızı rica ederim.
Enerjimiz yerinde bir şekilde galiba 22:00 gibi İstanbul’a dönüş yoluna geçtik. İnanılmaz bir trafik vardı. Eve vardığımda ise saat 3 gibiydi. Ama yüzümde ne bir yorgunluk belirtisi ne de bir stres vardı. Mutluydum. Garip bir gülümse kalmıştı.
İsim isim saymak çok güç olacak ama şunu söylemem lazım; kamptaki herkes müthiş bir özveri ile çalışıyor. Ellerinden geleni maksimum düzeyde yapmaya çalışıyor. Her yeni kampta kendilerini geliştirmeye de çalışıyorlar. Seneye katılma fırsatım olursa daha farklı bir konuşma ile tip-1 diyabetli arkadaşlarımla birlikte olmayı planlıyorum 🙂
Son ve en önemli teşekkürümü ise Prof Dr Şükrü Hatun’a gönderiyorum. Yıllardır müthiş bir emek ve özveri ile yapılan bu kampın mihenk taşı. Ortalama bir yıl öncesinde tanıştığım Şükrü Bey’in yanına olmak, onunla sohbet etmek ayrı bir mutluluk katıyor. Her sohbetimizden aklımda güzel notlar kaldı. Beni dahil ettiği birçok proje için de kendisine ayrıca teşekkür ediyorum.
Umarım ve özellikle Arkadaşım Diyabet Kampı gelişerek devam eder ve her çocuğumuza rehber olmayı sağlar.
Kamptan görüntüler ve videolar sizlere yaşadıklarımı en güzel haliyle eminim anlatacaktır.
[…] sene kampa ben de katılmıştım. İznik, Arkadaşım Diyabet Kampı ve Gözlemler başlıklı yazımızda paylaşmıştım […]