Herkese Merhaba,
Esra Hanım ilk olarak size teşekkür ederek başlamak istiyorum. Böyle güzel bir blog oluşturduğunuz için, bizlerin dertlerini dinleyerek bizlere çözüm bulmak ve bilmediğimiz bilgileri başta kendiniz daha sonra bizler için araştırarak paylaşımlarda bulunduğunuz için teşekkür ediyorum..
Şekerli bir o kadar da tatlı hayatım 1 sene önce 18 mart 2015’te başladı. Çoğu bu hastalığa yakalanan kişiler gibi gün içinde 2 litreyi geçen su veya sıvı tüketimlerim, gece tam uykuya dalıcam derken koşarak tuvalete gitmelerim, sabahları uyandığımda ağzımda oluşan kötü bir tat ve 2-3 hafta içerisinde verilen 10 kilo ile başladı.
İlk zamanlar bu durumun farkında değildim. Geçici bir durum dedim kendi kendime. Ta ki bu yazdığım belirtilerin, gün içinde halsiz takılmalarımda hesaba katarsak bir şeylerin ters gittiğini anladım. Annem ve babama bu durumdan bahsettim. Bu durumdan babam işkillenip şeker ölçüm cihazından kan şekeri ölçümü yaptık (evde ne olur ne olmaz diye şeker ölçüm aleti bulunur, tansiyon aleti gibi). İlk ölçümümüzde HI dediğini gördük, anlamadık tekrar ölçtük ve yine aynı sonucu verdi. Daha sonra prospektüsten HI’nın ne anlama geldiğini gördüğümüzde ufak çaplı bir şok yaşadık.
Hemen ertesi sabah kan vermeye gittim. 1 gün sonra sonuçlar çıktığında doktora gittim. Şekerimin 980 olduğunu söylediler. Cihazın göstermediği şeker oranını, 980’i duyunca şok etkisi daha büyük çapta oldu. 🙂 Ailemde genelde Tip 2 diyabet var. Tip 1 diyabet bir tek benim. Bazen bu durumdan bile dalga geçiyorum. Ben 1.ciyim ve siz hep 2.ci olarak kalacaksınız diye. 🙂
İlk başlarda inanmadım. Bence durumun geçici olduğunu kendime avuttum nedense, onu da neden öyle yaptığımı da bilmiyorum. O anki ruh halim işte… Ta ki Küçükyalı Diyabet Merkezi’ne gidip, doktorum ve diyetisyenimle konuştuğumda her şeyin net olarak o zaman farkına vardım. Doktorların şaşkınlığıyla da karşılaştım, bu şekerle nasıl hastanelik olmadın, nasıl serum yemedin de dediler. Bende demek ki bu durumlara yakalanmadan önce farkına vardık ki hayırlısı buymuş dedim.
Hastalığımın 18 mart 2015’ten 3 ay öncesinden başladığını söyledi doktorlar. Şu anda şekerli bir o kadarda tatlı hayatımda 1 yılı doldurdum. Alıştın mı sorusunun cevabına alışmaya çalışıyorum. Hala bazen bu durumun garip geldiği oluyor. 🙂
Şu anda 27 yaşındayım, 26 yaşıma kadar istediğimi istediğim zaman yediğimi ve istemediğimi de yemiyordum. Eskiden de sağlıklı besliyordum ama şu durumdaki kadar değil tabiki de.. 1 yılda sanki bütün 26 senem çöp oldu geliyor. 🙂 Hatta ailemin, arkadaşlarımın ve hatta kendimin de söylediği bir laf var ‘Bundan önce yediklerine say Merve 🙂 ’.
Bundan sonra yeni şekerli, tatlı bir hayatım var. Diyabetimben sayesinde de yalnız olmadığımı biliyorum. İyi ki varsınız.. Paylaşımlarınızın sıkı takipçisiyim. 🙂 Diyabetli ilgili az çok bilgim vardı ama internet araştırması yaptığımda ilk siz çıktınız karşıma, diyabetim bir anda girdi hayatıma ve sizde bir anda girdiğiniz hayatıma, bundan mutluyum. 🙂
Şekerli hayatımla mutluyum artık daha düzenli daha sağlıklı (tabi arada küçük kaçamaklar yaparak) besleniyorum. Çevremdeki arkadaşlarım ve ailem çoğu zaman imrenerek bakıyorlar. Daha başında olduğum için doktorumu ve diyetisyenim iyi dinleyerek, iyi uygulayarak güzel bir öğrencilik sergiliyorum. Arada inişli çıkışlı zamanlarım oluyor ve bu durumu nasıl atlatabilirim, nasıl yapabilirim, neden çıktı veya düştü diyerek, bazen okuyarak bazen araştırarak kendimce çözümler buluyorum. Çoğu bu durumda olan insanın yapması gerektiği gibi..
Son söyleyeceğim ise; diyabetle yaşayarak mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir hayat sürebiliriz. Hepsi bizim elimizde. Biz istersek her şeyi başarabiliriz. Umudumuzu yitirmek yok. Sertab Erener’in şarkı sözünde dediği gibi yeni bir aşk, yeni bir iş, yeni bir ben lazım. Onu kendime uyarladım ben. Yeni bir ben oldum. 🙂 Sıra yeni bir aşk ve yeni bir işte.
Sevgiler,
Merve Yeğin
NOT: Yazıyı Facebook ya da Twitter gibi sosyal medya kanallarında paylaşın. Alttaki Facebook, Twitter, Google+ ya da Pinterest butonlarına tıklamanız yeterlidir.
test