Tip-1 Diyabette 3 Kuşak ve Paylaşılan Ortak Bir Mücadele
Tip 1 diyabet (T1D), herhangi bir yaşta ve her an herkesi etkileyebilen, yaşamı tehdit eden, kronik bir hastalıktır. Vücudun bağışıklık sistemi insülin üreten pankreas hücrelerine saldırıp tahrip olduğunda ortaya çıkar. T1D genetik olarak aktarılma olasılığı varken, kalıtsal bir bağ olmadan da ortaya çıkabilir. Çoğu insana çocuk yaşta tanı koyulurken, tip-1 diyabetin sadece çocuklara özgü bir hastalık olmadığı bilinir. Ve tip-1 diyabetli kişilerin yüzde 20’sinin yetişkin olduğu kabul edilmektedir.
Tip-1 diyabetle 24/7 meşgul olan ama tip-1 diyabete meydan okuyan 3 farklı jenerasyonun paylaşımlarını sizlerle paylaşıyoruz.
Kenadie, 11 Yaşında, Toronto/ON’da Yaşıyor
İlk teşhis konduğumda, neler olduğunu bilmiyordum. Tiyatroda annemle beraberdim ve tuvalete defalarca gitmek zorunda kaldım. Ve bu normal değildi. Annem tip-1 diyabetliydi ve kan şekerimi kendi glükometresi ile ölçtükten sonra kan şekerim yüksek çıktı. Ve gittiğimiz doktor kontrolünden sonra benim de tip-1 diyabetli olduğum tespit edildi.
Başta korktum. Ancak diyabetimi nasıl yönetileceğimi öğrendikten sonra kendimi daha iyi hissettim. Her gün kan şekeri seviyemizi annemle birlikte minimum yedi veya daha fazla kontrol ederken gece boyunca da üç kez kontrol ediyoruz. Belirli bir beslenme protokolümüz var. Kan şekeri gidişatım dalgalı olduğu için bazen günde dokuz kez insülin enjeksiyonu yapmak zorunda kalıyordum. Ama şu anda insülin pompası ile insülin gönderimi daha kolay ve daha az ağrılı olmakta.
Kan şekeri düzeylerim ya çok yüksek ya da çok düşük. Sınıfa girmeden önce insülin pompa alarm düzeylerini değiştirmem gerekiyor. Sınıftayken kan şekerimin düzgün gitmeme olasılığına karşılık yanımda bazı besin ve içecekleri bulunduruyorum. Sınıfın dışındaki dolaba koyuyorum bunları. Ve acil bir durum olduğunda sınıftan çıkmak zorunda kalıyorum. Bunu yapmaktan nefret etsem de başka bir şansım olmadığı için çıkıyorum.
T1D ile yaşamak elbette zordur ama birlikte arkadaş gibi yaşamaktan hiçbir zaman vazgeçmedim. Asla başkalarının yapabileceği şeyleri yapamayacağınızı söylemeyin. Cesur olun. Zor bir hastalığınız var, ancak her gün kendinize iyi bakarsanız bu durumdan kurtulabilirsiniz.
Aryssah, 26 Yaşında, Calgary/AB’de de Yaşıyor
19 yaşındayken tip-1 diyabet teşhisi kondu. Üniversitede ilk yılın bitiminde oldu. Çoğu insana çocuk yaşta tanı koyulurken bana yetişkin bir yaşta koyuldu. Belli bir yaşam tarzım vardı ve her şey bir gecede değişti.
Olası komplikasyonları önlemek için mümkün olduğunca erken tanı almak önemlidir.
Teşhisten sonra yediklerim ve içtiklerime dikkat etmeli, futbol ve diğer aktiviteleri yapmadan kan şekeri kontrolü yapmalı ve ev dışında arkadaşlarımla yemek yerken daha kontrollü olmaya çalışıyorum.
Şu an 20’li yaşların ortalarındayım ve tip-1 diyabetimi olabildiğince iyi yönetmeye çalışıyorum. Geç bir yaşta teşhis aldığımı göz önünde bulundurursam halen yeni ve zorlayıcı durumlarla karşılaşıyorum. Örneğin; geçen yıl deniz tutmuştu ve kusmuştum. Vücudum çok susuz kaldı. Diyabetik ketoasidoz oldu. Korkunç anlarda çünkü deniz tutmasından sonra böyle bir şeyin gelişebileceği ve ne yapılabileceği konusunda bir fikrim yoktu. Bu olaydan sonra tip-1 diyabetli bir yetişkin olsam dahi tip-1 diyabetle yaşarken her gün yeni bir öğrenme süreci yaşayacağımı görmüş oldum.
Tip-1 diyabetle tanıştıktan sona mümkün olduğunca diyabetli hayata hızla adapte olmanızı öneririm. Sağlığınıza dikkat edin ve bunu hem siz hem de sevdiğiniz insanlar için öncelikli kılın.
George, 56 Yaşında, ON/Kitchener’da Yaşıyor
Altı yaşındayken tip-1 diyabet teşhisi kondu ve bu yıl diyabetle 50. Yıldönümümüzü kutladık. Geçtiğimiz yarım asır kolay olmadığı halde, durumumu etkili bir şekilde yönetmeyi öğrendim ve bunu her zaman insanların çoğundan daha sağlıklı olma fırsatı olarak gördüm.
Bana muhtemelen 60 yaşına kadar yaşayacağım söylendi. Ve ben yapılan o istatistiği yenme çabasını şu an gösteriyorum.
Tip-1 diyabetli bir yetişkin olarak diyabetle baş etmek daha kolaydır, ancak yine de ara ara baş edemediğimiz zamanlar da olmuyor değil. İş yerinde geç vakitlere kadar sürecek bir toplantı yaparsanız ve yemek yemediyseniz, sorun yaşayabilirsiniz. Dikkatiniz dağılır çünkü kan şekerinizin dalgalı olması sizi endişelendirir. Zihinsel açıdan rahat olmazsanız da ve meslektaşlarınızla önemli kararlar alınırken zorluk yaşayabilirsiniz.
Toplumsal yeme de bir meydan okumadır. Bir etkinliğe katılıp kendi hazırlamadığınız bir yemeği yerken, yemekteki karbonhidratları ve şekeri doğru bir şekilde hesaplamanız gerekir. Restoranlara gittiğimde yemek servis süresini ortalama tahmin ederek insülin enjeksiyonumu ne zaman yapacağıma karar yapmaya çalışıyorum. Yemek servisinde bir gecikme oluşa kan şekerinizin düşme olasılığı artar. O yüzden olası sıkıntıları önlemek adına tedbirli olmakta fayda var.
test