Düşük Karbonhidratlı Beslenme ve Tip-1 Diyabet

KH SayımıDüşük Karbonhidratlı Beslenme ve Tip-1 Diyabet

Düşük Karbonhidratlı Beslenme ve Tip-1 Diyabet

Öncelikle bir sağlık profesyoneli olmadığımı vurgulamak istiyorum. Ülkemizde her birey doktor ya da her birey diyetisyen olmuşken benim olmaya niyetim yok 🙂 Sadece kendi kendimin gerektiğinde doktoru ve diyetisyeni oluyorum. Ve akıllı bir birey olarak sağlık uzmanlarına da belli periyotlarla kontrole gidiyorum.

Bu yazıyı okurken de kendi bireysel tecrübem ve doğru kaynaklardan araştırmalarımın olduğunun farkında olmanızı isterim.

Uzmanlar kadınlar için günlük kalori alımının ortalama 1800-2000, erkeklerin ise 2200-2400 olduğunu belirtiyor. Ortalama diyoruz çünkü bireylerin yaşı, yaşam şekli, metabolizmasının çalışma hızı ve hayatında kronik yaşam şekli olup olmaması kalori alımını değiştirmekte.

The Instuite of Medicine günlük alınan besinlerin % 55-60’ının karbonhidratlardan,  yüzde 10-15’i protein, yüzde 25-30’u ise yağdan oluşması gerektiğini vurguluyor. Bir kadın bireyseniz ve günlük kalori alımınız 1800 kalori ise ortalama 200-290 gram karbonhidrat da karbonhidrat aldığınız anlamına gelecek.

Düşük karbonhidratlı beslenmede ise 1800 kalorinin % 11-22’sini karbonhidratlar oluşturur. Bu da 50-100 gram karbonhidrat alımına denk gelir.

Yani önerilen gündelik karbonhidrat alımından baya baya düşük bir oran.

Karbonhidratlarla Neden Bu Kadar İç İçeyiz?

Karbonhidrat hemen hemen her besin grubunda var. Tahıl, süt, meyve, nişastalı sebzeler vs.Hatta 100 gram protein üzeri de artık karbonhidrat hesaplamasına katılmaya başlanmış. O yüzden karbonhidrat derken lütfen sadece ekmek, tahıl vs düşünmeyin.

Birkaç yazımda da bahsettiğim gibi otoriteler kadınlar ve erkekler için belirli miktarlar belirlemiş. Ama özellikle biz tip-1 diyabetliler karbonhidrat ve insülin eşleşmesi ile mücadele ederken bu mücadeleyi zorlaştıran karbonhidratı hayatımıza neden bu kadar koyuyoruz?

Biz Tip-1 Diyabetliler İçin Düşük Karbonhidratlı Beslenmenin Temel Sorunu Nedir?

Aslında öncelikle ketoasidoz ve ketozisi iyi anlamamız lazım.

Vücudumuz enerji üretmek için ilk olarak glikozu yakar. Yemek yedikten sonra da yükselen kan şekeri insülinin de yardımıyla hücrelere girer. İnsülin artışına paralel olarak da etkilenen diğer hormonlar eğer fazla glükoz varsa bunların yağa dönüşmesine vesile olur.

Tam burada araya girelim. Glikoza dönüşebilecek karbonhidratlar almazsak ne olur? Ketozis olur. Ketozis olursa da yağ oluşumundan ziyade yağ yakımı devreye girer. Yani düşük karbonhidratlı beslenmeye başladığımızda kanda azalan glikoz sebebiyle metabolizma yakmak için glikoz bulamayıp ikinci enerji kaynağı yağları yakmaya başlar. Kandaki glikoz düştüğü için de diyabetli olmayan bir bireyde insülin salınımı da azalır.

Aynı zamanda ketozis durumu şeker yüksekliğinden değil şeker düşüklüğünden dolayıdır.

Metabolizma bu durumda ya kas içi proteinleri ya da yağları yakmaya başlar. Yağlar yakılmaya başlandığında ise “keton” adı verilen cisimcikler oluşur. Diyabetli olalım ya da olmayalım aç kalında ağzımızın kokmasının sebebi de işte bu keton cisimcikleri 🙂

Diyabetik ketoasidoz yani DKA yani şeker koması dediğimiz şey ise bu konudan apayrı. Bizler dışarıdan aldığımız hormon olan insülini yediklerimizle eşleştirmeye çalışıyoruz. Bu eşleştirmeyi yapamadığımız ve vücudumuzda istenen düzeyde insülin bulunmadığı zaman şekerimiz baya baya yükselir. Bu durumda kanın PH’ı da düşer.

Peki Neden Biz Tip-1 Diyabetlilere Düşük Karbonhidratlı Diyetler Önerilmiyor? Ya Da Endişe Duyuluyor?

Yukarıda da bahsetmeye çalıştığım gibi biz tip-1 diyabetliler insülin hormonunu dışarıdan alıyoruz. Ve yediklerimizle eşleştirmeye çalışıyoruz. Yani karbonhidrat/insülin oranımızdan bahsediyorum. Biz bu eşleştirmelerle uğraşırken insan olmamızdan dolayı vücudumuzda çalışmasına devam ediyor. Bu süreçte de her ne kadar düşük karbonhidrat alıp, insülini de azaltmış olsak da bu yönetimi ve insülin eşleşmesini doğru yapmazsak/yapamazsak ketoasidoz riski ile karşılabiliriz. Hele ki alt kalori sınırı olan günlük 400 kalorinin altına düşmemek gerekiyormuş.

Yine bir günün bilgisini verelim 🙂

  • 1 gram karbonhidrat 4 kalori,
  • 1 gram protein 4 kalori,
  • 1 gram yağ ise 9 kalori enerji verir.

Her ne kadar bazı riskler olsa da Dr Bernstein gibi bir örnek var önümüzde.

Yıllardır tip-1 diyabetli olup şu an 80 yaşında olan ve başarılı tip-1 diyabet yönetimini kendi modellediği düşük karbonhidratlı beslenme şekli ve durmaksınız çalışan vücuduyla “başarmaya” çalışan bir profesyonelin varlığından, öğretilerinden güç buluyorum.

Güzel örneklerin artması umuduyla 🙂

Sağdaki fotoğraf oldukça yeni. Dr Bernstein’ın ne kadar dinç durduğuna bakar mısınız?

 

1 Yorum

Bir yorum yapın.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Diğer yazılar

%d blogcu bunu beğendi: