İnsanın her şeyine dikkat etmesi ne kadar zor olabilir?
Birkaç gündür 2002 yılından bu yana devam eden daha özenli hayatımı düşünüp duruyorum. Nelere dikkat ettiğimi, nelere edemediğimi, nelerin etkileyip, etkilemediğini. Birçok şeyi.
İlk zamanlar doktorumun verdiği tüm yaşam çizelgesine harfi harfine uymaya çalışıyordum. Ara öğünlerim dahi her zaman çantamda olurdu. Elma, ETİ Form ve 200 ml’lik süt. Üniversitede ben ayaklı kantindim aslında. Fatih bu dönemi iyi bilir 🙂 . Yaklaşık olarak 1 yıl ‘dayandım’ bu stabil hayata. Ne zamanki doktorum; ‘İstersen arada ye. Ama ek doz insülini unutma.’ diyene kadar. O günden sonra inanın canımın çektiğini yer ve kafama göre ek doz yapardım. Ve hipoglisemiler kaçınılmaz olurdu.
Başka bir üniversiteye geçmek gibi bir hedefim vardı. 2004 yılında tekrar o zamanların meşhur ÖSS sınavına girdim. Hedefim gerçekleşti. Ancak diyabetimi pek de iyi yönetemediğimin farkındaydım. Ardı arkası kesilmeyen hipoglisemiler ve hiperglisemiler pek mutlu etmiyordu beni. Ama bence o döneme göre de yine de iyi yönetiyordum diyabetimi.
Ben bildiğiniz gibi Jeoloji Mühendisliği Bölümü mezunuyum. Ve lisans eğitimi süresince de arazi çalışmalarımız aktif olarak vardı. Ancak kilometrelerce yol yürüyüp sonrasında mola verdiğimizde yediğimiz yemekler şenlik gibi olurdu benim için. Hatta geceye doğru da daha bir acıkır daha bir yerdim. Ve ben halen kafama göre ek doz yapmaya devam ediyordum. Kilom olmuş 75. Erkek reyonundan giyinmek zorunda olan ben. Kadın reyonundan aldığım geniş t-shirtler göbeğimi zar zor kapatır olmuştu. İnanın pek de iyi görünmüyor şimdilerde o günler bana (Yandaki fotoğraftaki benim. Takriben 75 kg’lik zamanlarım 🙂 ) .
Kilolar nasıl mı geldi? Habire yemek yiyen ve ek doz yapan bir diyabetli düşünün. Normal bir insan bile sürekli yemek yiyip pankreasına sürekli insülin salgılatırsa kilo alması kaçınılmaz olur.
Ama ben bu süreçlerde de çok değiştim. Daha bir gülen, daha bir iletişim halinde biri oldum çıktım. Çok güldüğüm zamanlarda da kan şekerimin düşüşe geçtiğini de fark ettim. Ya da durmaksızın çok konuştuğumda. Özellikle üniversitedeyken yaşadığımız öğrenci evimizde gece yarısı yaptığımız kız sohbetlerinde de.
Zaman elbette çok hızlı geçip gitti. İş hayatına 2006 yılında atıldım. 2006 yılından 2011 yılına kadar da yine düşe kaka yönetmeye çalıştım diyabeti. En son 2011 yılında karbonhidrat sayım yöntemini de Nevin Hanım’dan öğrendikten sonra diyabetteki vizyonum değişti. Aslında ek dozu kafama göre değil, belli bir hesaplama yöntemini kullanarak yapabileceğimi gördüm. Bu da bana eski ile yeni öğretileri kıyaslamama sebep oldu.
Yeni doktorum Nilgün Hanım ile de glisemik indeks ve doğru besinlerden oluşan bir ana ve ara öğün nasıl olur üzerine yaptığımız çalışmalar bana inanın çoook iyi geldi. Bu konuda Eşref te bana sonsuz destek de oluyor. Evimizde beyaz un, ekmek, makarna, pirinç vb birçok ürün yok. Bir yere yemeğe gittiğimizde tedarikli de gidiyoruz 🙂 .
Bir de unutmadan söyleyim. Arazide kilometrelerce yürüyordum ya. Yürürken ara sıra kan şekerime bakar ne durumda olduğunu anlamaya çalışırdım. Kan şekerim yüksekse daha bir can hıraç yürürdüm. Şaka gibi bir durum değil mi?
Dolayısıyla çok geçmiş olmasa da 2002 yılı ve 2012 yılını hatta 2010 yılını birbiri ile kıyasladığımda diyabette bilgi anlamında çok donanımlı bir hale gelmek zorunda kalmışım. Ki bununla beraber diyabetli birinin ne çok üzülüp, ne çok sevinemeyeceğini de görmüş oldum. Ya da ne çok yemek yiyebileceğini ne de az yemek yiyemeyeceğini.
Bence bu paragraf oldukça önemli. Aslında bence diyabet bize; ‘insan olmanın tüm fonksiyonlarını da kontrol zorunluluğu getiriyor’. Çok gülmek, çok yemek yemek, çok üzülmek, çok sinirlenmek, çok konuşmak, çok hareketli olmak. Bunlar bile kontrollü olmalı.
Ve ben inanın bazen çok sıkılıyorum bu kadar kontrollü hayattan ama her şeyden bıkmış bir şekilde diyabetimi kötü yönetirsem de hayatın çekilebilir bir hal almayacağının da farkındayım. Ama her zaman aklımın merkezinde ‘diyabet ve kan şekeri’ var. Bu düşünce hiçbir zaman beni terketmedi.
Hepimiz ara sıra olsa bile sıkılsak ta bu şekilde kontrollü yaşamaktan, umarım ‘diyabetlerini iyi yönetebilen bireyler olabiliriz’. (Görsel kaynak: mikropellet.com)
Esra Hanım merhaba,
Fotoğraftaki siz değilsiniz değil mi? Ablanız bence, epey de benziyormuşsunuz birbirinize, selamlarımı iletirim kendisine de buradan, biraz kilo verse daha iyi olur ama 😛
Şaka bir yana, siz araştıran, öğrenen, öğrendiğini uygulayan, öğrendiğini paylaşan, insanları aydınlatan, örgütleyen, bilinçlendiren bir diyabetli olarak ülkemizde belki de türünün ilk örneğisiniz, bence yılın diyabetlisi sizsiniz 🙂 Diyabetimben.com’dan faydalanıp daha sağlıklı bir diyabetli hayata geçiş yapan onlarca, yüzlerce kişi de eminim böyle düşünüyordur. Ayrıca benim de diyabetimin ilk haftasından itibaren yol arkadaşımsınız, size ne kadar teşekkür etsem azdır, sayenizde korku dolu değil, bilgi dolu bir diyabete alışma evresi geçirdim, hala pek çok şey konuşup öğreniyorum.
Dün çevirdiğim yazıda yazdığı gibi, “Diyabet Yöneticiliği bizim başvurmadığımız, yapmak istemediğimiz ve bırakamadığımız tam zamanlı işimiz”. Yani ek iş yapıyoruz hepimiz mecburen. Ve bence bunu başarıyla sürdürebilen herkes toplum tarafından takdir görmesi gereken insanlar, çünkü verdiğimiz mücadele gerçekten kolay değil, zayıf insanların becerebileceği türden bir şey de değil.
Ben kontrollü insanlardan hiç hoşlanmayan biriyim, hayatın kontrol altında tutulamayacağına, tutulmaması gerektiğine inanan biriyim. Diyabetimle tanışmamdan itibaren hayatıma bir kontrol alanı girdi, mecburen bazı ipleri elimde tutmak zorundayım, fakat yine de kendimi çok kısıtlanmış hissetmiyorum. İki damla insülinlik, veya iki kesme şekerlik aradan sonra hayat kaldığı yerden devam ediyor tekrar, nedenleri çok sorgulamamak gerekiyor. Böyle, şeker dediğimiz şey düşer de, çıkar da. Çözümü belli nasılsa.
Çok uzun oldu, ama sizin yüzünüzün düştüğünü duyunca-görünce ben çok daha fazla üzülüyorum. Lütfen yukarıdaki fotoğrafa ve aynaya bakın ve gülümseyin, sağlıklı yaşıyorsunuz ve resimdekinden daha güzel ve daha gençsiniz! Bir sürü takipçiniz var, ekip arkadaşlarınız da hep burada. Diyabet mi? Onu ayarlıyoruz zaten, o dert değil 🙂
Sevgiler.
Selim
Selim Bey,
Okurken ağladım desem yorumunuzu.
İki damla insülinlik veya iki kesme şekerlik aradan sonra hayat kaldığı yerden devam ediyor tekrar cümlenizi çoook beğendim.
Bugün mesaide kaldım. Bu mecburi bir kalış. Çünkü Eşref Levent’ten metrobüsle Altunizade’ye gelecek ve annemlere yemeğe gidecektik. Zaten 1-2 haftadır darlı olan ben bir şeyler yazayım dedim. Böyle bir yazı çıktı.
Hep beraber olmanın mutluluğu inanın apayrı. Ama ben, uzun bir zamandır 62 kg olan ben (Esra burada o fotodaki tombik kadından geriye eser kalmadıya vurgu yapıyor 🙂 . ), dirayetli duruşumu bir kenara bırakıyorum. Yelkenlerimi indirmişken de sizlerle o anları da paylaşmak, anlatmak istiyorum.
Sizlerle sohbet ederek yazı yazmak bile rahatlıyor. İyi ki hepimiz birbirimiz için varız 🙂 .
sevgiler
kontrollu yaşamak zor evet …hele bide bazen çevrenizdeki insanlar tarafından anlaşılmadığınızı düşündüğünüz zamanlarda …Ben inançla duayla ve antidepresanla pozitif düşünmeye çalışıyorum.ama her zaman olmuyo tabii..Esra hanım biz bazen darlanıyoruz evet ama dm bizi biz istesekte terketmeyecek bir yar.yari insana zarar verirmi demeyelim bazen en sevdiğimizde üzüyor bizi.ne yapalım yüce yaratan bunu unutturacak dert vermesin
Tülay Hanım,
En çok yar, en çok dost acıtırmış.
Sizin de bahsettiğiniz noktadan bakmak ta lazım. Ara sırada olsa oluyor işte 🙂 .
sevgiler
Esra Hanım,
Şu anki incecik haliniz ile yukarıdaki fotoğrafı bağdaştıramadım bende 🙂
İyi ki bu blogu kurmuşsunuz, doktorlarımız sağolsunlar çok destek oluyorlar ama insan bazen bunu yaşayan biri ile konuşmak, fikir almak istiyor. Eğer benim gibi ailesinde, çevresinde diyabetli olan kimse yoksa diyabetimben.com yardımınıza yetişiyor. Bu vesile ile tekrar teşekkür etmek istiyorum size.
Sevgiler,
Ezgi
Ezgi Hanım Merhaba,
Teşekkürler. Çok naziksiniz.
Diyabette kıdemli olsanız bile bu ani daralmalar insanı ve etrafındakileri sıkıyor.
Diyabetimben.com benim tarafımda bazen bir terapi görevi görürken bazen de beni geren bir rol alıyor. Bu sebeple 1-2 haftadır bloğa girip yazı yazmak bile istemedim 🙂 .
Ama elbette geçici bütün bunlar 🙂 .
sevgiler
Esra Hanım,
Hepimiz zaman zaman bu daralmaları yaşıyoruz, hele bugünlerde sanki boğuluyor gibiyim.. Diyabetimle ilgili herşey çok şükür yolunda zaten daha çok başındayım.Sizin tecrübelerinizi okudukça bunu daha iyi anladım ancak ileride diyabetimle ilgili neler olacağı ile aklımda çizdiğim kötü senaryolar beni daraltıyor, karamsar düşüncelere itiyor. Hastalığı öğrendiğimden beri yaklaşık 1 yıldır çok güçlü olan ben, galiba gücümü kaybediyorum diye düşünüyorum 🙁
Esra Hanım;
Tüm yazılarınız sonuna kadar keyifle okunuyor ,tüm duygunuzu alıyoruz okurken 🙂 tüm arkadaşlar gibi iyiki bloğu kurmuşsunuz diyorumm 🙂 ve yelkenler suya insin arda …oda bi nevi terapidir..
Ayrıca kilo değişsede gülümsemenin sıcaklığı aynı 🙂 Böyle daralınca haber verin size Eymeni Göndereyim Kafanızı şişirsinn 🙂 1haftadır Ankaranın bağları diye dolaşıyor evde..
Türkan Hanım,
Ahhh o Eymen ahhhhh 🙂 . Öyle bir insan evladı ki 🙂 . Adamı yiyip bitiriyor.
Yazılarda duygularımı da sizlere yansıtmış olduğuma sevindim bu arada. Acaba sadece ben mi hissediyorum diye sorarken sizin bu yorumunuz iyi geldi.
Ankara’nın Bağları bizim ofisimizde herkesin dilinde 🙂 .
sevgiler
ESRACIM
Yazıya dökmem seni inan biraz daha rahatlatmıştır.Bu tarz dalgalanmalar insanlarda mevsim gecişlerinde oluyor fakat biz diyabetlilerde bu duygusal dalgalanma inan cok daha fazla,en azından bende böyle.Bazen hava bile ben kadar değiişmiyor.
Şekeer iniş çıkışları,hormaonlar koşturmalar …. yaşamaya calışıyoruz işte…sonuç bende genelde parcalı bulutlu…yada güneşili yada yağmurlu bu bile belirsizzz..
Depresyona girmemek dileğiylee…
sevgilerrr…
Merhaba Esra Hanım,
”En çok yar, en çok dost acıtırmış.” aforizmanızdaki, ”En çok yar” kısmı ile kime ne anlatmak istediğinizi açılarsanız çok mutlu olacağım. Zira konu açıklığa kavuşana dek bende de belli daralmalar baş gösterecektir. Saygılar. Bir de iyi ki bu bloğu kurmuşsunuz. 🙂
Eşref Bey,
Sözüm meclisten ve senden dışarı. Genel bir aforizmadan bahsetmek istemiştim 🙂 .
sevgiler
Esra Hanım Merhaba,
Yazıma Selim bey,in sizin resminizle ilgili yaptığı yoruma katıldığımı söyleyerek başlamak istiyorum. Gerçekten çok değişmişsiniz ve bir o kadar da güzelleşmişsiniz :))) Kolay değil diyabetli biri olarak bir hayat sürdürmek, takip etmek, herşeyin düzenli bir şekilde gitmesini sağlamak ve etrafımızdakileri de iyi olduğumuza inandırmak. Artı böyle yararlı bir blog kurup buradaki arkadaşlara her konuda yardımcı olmak ve elinizden geldiği kadar sorunlarını çözmek te ayrı bir sorumluluk yüklüyor omuzlarınıza. Yani bazı zamanlarda böyle daralmanız bence çok normal. Biliyorsunuz sizinle de konuşmuştuk ben 14 yılı geride bırakmama rağmen bazı zamanlar yorulduğumu düşünüyorum ve böyle zamanlarda bırakıyorum yokmuş gibi davranıyorum olabildiğince ( insülin ve ölçüme ara vermek yok) ve bu şekilde biraz rahatlıyorum. Son olarak şunu söylemek istiyorum biz nasıl her sıkıntıda blogta yada telefonun diğer ucunda sizi buluyorsak sizde bir telefon kadar yakınınızda olduğumuzu bilin.
Sevgiler :)))))))
Zeynep Hanım ve bu vesile ile hepinize sesleneyim o zaman 🙂 ,
Bir telefon kadar uzak olduğunuzu biliyorum.
Ben ki diyabetle iç içe yaşamama rağmen diyabetlilerle pek iletişimde olmadığımdan blog kurulduğundan bu yana diyabetlilerle iletişimde olmam inanın benim için zorlu bir yoldu 🙂 . Halen arada da olsa daralıp blogtan da biraz uzak durmaya çalışsam da olmuyor, olamıyor.
İnanın sizlerin de benim yanımda olduğunuzu hissediyor olmak mutluluk veriyor 🙂 .
sevgiler
ESRA HANIM SİZE SİZİ TARİF EDEYİM Mİ HERKESİN SİZİ GÖRDÜĞÜNÜ TAHMİN ETTİĞİM BAKIŞ AÇISIYLA DİYE BİR CÜMLE GEÇTİ BU KONUYU VE YORUMLARI OKURKEN AKLIMDAN. O ZAMAN DEDİM; DÜŞÜN VE DÜŞÜNDÜKLERİNİ YAZ DEDİM…
“SİZİ ÖLDÜRMEYEN ZORLUK; HERŞEYDEN GÜÇLÜ KILAR”
…KARŞIMIZDA ZAYIF ANLARIMIZDA SIĞINABİLECEK GÜÇLÜ BİR KAYA GİBİ DURDUĞUNUZDAN VE BU SÖZÜN DOĞRULUĞUNU PRATİKTE BİZE GÖSTEREBİLDİĞİNİZDEN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİM ÖNCELİKLE…
SİZİNLE HEP PAYLAŞTIĞIM GİBİ MÜCADELENİZDEN DOLAYI ARAMIZDA ŞEKERİN EN AZ ZARAR VERDİĞİNE İNANDIĞIM İNSAN OLARAK “SİZİ; SİZİN MÜCADELENİZLE ÖRNEKLEYEBİLMEK GÜZEL…
GÜZEL ÇÜNKÜ MÜCADELENİZ HEPİMİZE; BU KADAR GÜZEL VE DEĞİŞİMİNİ TUTARLI YAPABİLEN İNSAN KAZANDIRDIĞI İÇİN; BİR OLAN İNSANLARDAN BİZ YARATABİLME YOLUNUN OLDUĞUNU HEPİMİZE GÖSTERDİĞİ İÇİN;
HERKESE SELAMLAR….
merhaba Esra hanim.İnsanın her şeyine dikkat etmesi ne kadar zor olabilir? inanin mence bunu en iyi bilenlerden biriyim.ben 27-sinde kuator emeliyyati olub,35-sinde karaciger yetmezliyi tesisi konulan, 1 ay omrun kaldi denilen ve 39-da diabetle tanisan ve 40-da ilk insulinle tanisan biriyim. Ve 5 seneden beri tuzsuz,yagsiz hic kizartma yemeden ve anca tatli duskunu biriyim….en son allahim beni tatliya da hasret burakdi,amma inan becerdigim kadar heyatimi demeyim de,yasam tarzimi, yidiyim-icdiyimi kontrol altinda tutmaga caba vererek yasayan biriyim…ara-sira depresiona girmediyim olmuyor diil…anca cocuklarimi,2 oglumu(19 ve 16 yas)dusunur ve HAYAT BOYLE UZULEREK KECILMESI ICIN COOOK KISA…be kardesim…ve aynen İki damla insülinlik veya iki kesme şekerlik aradan sonra hayat kaldığı yerden devam ediyor.(he bu arada 60 kilodan 43 endim.ve karaciger nakli listesine alinmami ,yani anlasilani yasayib-yasayacami bekleyen biriyim)amma hic GULMEYI VE GULDURMEYI UNUTMADIM, cunki, “Çok geç diye bir zaman yoktur!. herkese selamlar.
Habibe Hanım,
Yorumunuzdan sonra ağlayıp ‘İki damla insülinlik veya iki kesme şekerlik aradan sonra hayat kaldığı yerden devam ediyor.’ cümlesini yazan Selim Bey’i aradığımı itiraf etmem lazım.
Umarım İstanbul’a geldiğinizde görüşürüz sizinle.
Ben yorumunuzun tamamına illaha cevap vermek ve her noktasına bir cümle yazmak istemiyorum. Zor geliyor.
Dediğiniz gibi hayat çok kısa ama yaşarken bazen bu kısalığın farkında olamıyoruz.
Not: Habibe Hanım Bakü’de yaşıyor.
sevgiler
Esracim inanin insanlarin diyabetden neden korkduklarini bile anlamiyorum…bu bir hastalik deyil,bu bir saglikli yasam tarzidir.iyiki bu siteyi kurmussun ve iyiki,varsin.Insan etrafindakilarin sana aciyarak bakmalarini bazen hic kaldiramiyor.Bazen icindekilerini seni tanimayan ve acimadan dinleyen birilerine anlatmayi cok istiyorsun.Bak oyle durumlarda senin siten en iyi kacis noktasi…Ellerine ve yuregine ve en onemlisi pankreasina saglik:):):)
Not:bu arada kendimin bir doktor oldugumu ve henuz sade 40 yasinda oldugumu belirtmek isterim..Doktor olmam avantajmi,ya dezavantajmi bilmem artik:(:(:(
saygi ve sevgilerle….
Habibe Hanım,
Bakü’deki tıbbı merak ediyorum açıkçası? Uzmanlık alanınız nedir?
Bildiğim kadarıyla siz Türkiye’de de doktora gidiyorsunuz. Twitter’da sohbet ediyorduk sizinle.
sevgiler