Değerli Diyabetli Yol Arkadaşlarım ve Diyabetli Yakınları,
Bloğumuz sizlerin de bildiği üzere temelde kendi diyabetimi anlattığım, diyabette doğru beslenme ve doğru dozda insülin yapma ve diyabetle ilgili gelişmeleri takip ettiğimiz bir portal.
Blog geliştikçe hem diyabetlilerin hem de diyabetli yakınlarının kendi deneyimlerini de aktardığı bir platform olmuştur. Bu paylaşımlarla birçok birey insülin pompasından ve özellikle karbonhidrat sayım yönteminden bloğumuz sayesinde haberdar oldu. Birçok konuya öncelik ettik.
Uzun bir zamandır dikkatimi çeken birkaç konu var.
Bunlardan en önemlisi bazı yazı ve yorumlara cevap verirken yazdığımız yorumun üslubu. Sizler farkında değilsinizdir. Arka planda hoş olmayan yorumlar oluyor. Birisi bir başka kişinin yazı ya da yorumuna öyle ya da böyle sinirleniyor. Ve tepkisini üslubu hoş olmayan bir yorum ile dile getiriyor. Ya da bana mail gönderiyor. Ben huzursuzluk çıkmasın diye birçok yorumu arka planda yayına almıyorum. Sizlerden ricam lütfen yazı ve yorumlarımızdaki üslubumuza dikkat edelim. Hoşunuza gitmeyen yazı ve yorumlar olabilir. Yeri gelir benim yazdığım Seni Sevmiyorum yazım hoşunuza gitmeyebilir. Motivasyonumuzu düşürüyorsunuz diyebilirsiniz. Ya da diyabetle ilgili ülkemizde bir çalışmanın olmaması ve ülke sağlık sistemine yaptığım eleştirilerim de hoşunuza gitmeyebilir. Ya da hipoglisemi anlarımızı sizlerle paylaştığımda özellikle yeni tip-1 diyabetle tanışan birinin motivasyonu düşüp hayata da küsebilir. Ama şunu unutmayın. Bunlar gerçekler. Gerçekleri görmezden gelemezsiniz. Çünkü bloğumuzda tip-1 diyabetli ve yakınları ve tip-1 diyabeti bilmeyen ve yeni öğrenen bireyler var. Bizler tip-1 diyabet odağında her türlü paylaşımı yaparak birbirimize rehber oluyoruz.
Mesela bir de insülin pompası yazısının altına diyabette beslenme, diyabetle ilgili gelişmelerle ilgili sorular ve bu sorular üzerine gelen cevaplar geliyor ve sohbet uzayıp gidiyor. Ama başlık insülin pompası ama altındaki yorumlar beslenme ya da gelişmelerle ilgili. Dolayısıyla başlık ve altındaki yorumlarda uyumsuzluk söz konusu. Bu uyumsuzluk sebebiyle de bloğumuzu ziyaret eden herkes başlık altında farklı konuyla ilgili yorumları görünce yazı ve yorumları okumaya devam etmiyor. Ve boşa zaman kaybı yaşıyor. Bu sebeple sizlerden ricam başlık altındaki yazı hangi konu ile ilgili ise yapacağımız yorumları ya da soracağımız soruları başlık ve yazının içeriğine dikkat ederek soralım.
Bazen de konuyla ilgisi olmasa da önemli bilgiler içeren yorumları ya da diyabetle tanışma hikayelerini ana sayfada yazı formatına çeviriyorum. Bu konuları yorumlarda bırakmak doğru değil. Bu sebeple eğer önemli bilgiler içeren bir yazı yazacaksanız ya da diyabetle tanışma hikayenizi anlatmak istiyorsanız lütfen benim yaptığım gibi ana sayfada yazı formatına getirin yazdıklarınızı.
Diğer bir konu yorum yaparken ya da cevap verirken kime hitaben yazdığımızı belirtmiyoruz. Bu sebeple ben kime hitaben yazıldığı belli olmayan yorumları ben cevaplıyorum. Eeee. Blog sahibi olunca bu görevi de yerine getirmek lazım 🙂
Ya da tartışma dozunu ayarlayamıyoruz. Aramızda sağlık profesyonelleri de var bildiğiniz üzere. Unutmayalım ki onlar profesyonel bizler ise diyabetliyiz. Profesyonel tarafta da bazen hatalar olabilir. Ama bu hataları görünce tepki göstermek yerine nezaketen uyarmak en doğrusu. Bazen ben de çileden çıkmıyor değilim bazı cevapları ve tartışmaları görünce. Bu sebeple de ‘şeriatın kılıcını’ çekip, hiç de demokratik olmayarak konuya son noktayı koyuyorum. Yapılan tüm yorumları konuyu uzatmamak adına arka planda siliyorum.
Bloğumuzda insülin pompasından tutun, karbonhidrat sayın yöntemine, diyabetle ilgili gelişmelerden tutun, doktor tavsiyelerine, SGK ödeme süreçlerine kadar birçok konuda bilgi içeriyor. Ama okumuyoruz 🙂 Yorumları da okumuyoruz. Lütfen tüm yazıları ve yorumları okuyun. Diyabetle ilgili aradığınız herşey var bu blogta. Ama bizler araştırmaktan ve okumaktan çok soruyu sorup soruya cevap ekleyen insanlarız. Böyle olmamalıyız 🙂 Örnek hangi yazı mı? Diyabet ve Askerlik. Hem yazının içerisinde hem de yorumlarda çok açık ve net diyabetlilerin askere alınmadığı ve bu sürecin nasıl olduğuna dair bahsedilse de halen diyabetliler askere gidebilir mi diye aynı soru sürekli soruluyor. Ve ben bile konu bir bayan olarak beni ilgilendirmese de ‘sıkıldım’ aynı soruların sürekli sorulmasından.
En önemli diğer konumuz ise doğru tartışma yöntemi 🙂 Bloğumuzda ya diyabetliler ya da diyabetli yakınları var. Hepimiz birbirimizin yol arkadaşıyız. Hepimiz birçok konudan şikayetçiyiz. SGK ödeme sistemi, ülkemizdeki doktorların diyabet teşhisi koyamaması ya da farklı teşhisler koyarak (bana idrar yolu enfeksiyonu teşhisi konulmuştu.) zaman kaybı yaşamamız, kan şekeri ölçüm çubuklarımız ve insülin pompamız için cebimizden çıkan dünya paralar beni çileden çıkardığı gibi sizleri de eminim çileden çıkarıyordur. Ya da diyabeti sonlandırmakla ilgili çalışmaların bir türlü sonlanmamasına isyan ediyoruz. Ama şunu unutmamak lazım. Biz kendimizi paralasak ta diyabetle ilgili çalışmalara birileri sihirli değneği vurup çalışmalar sonlanamayacak. Emin olun ben her gün diyabetin A’dan Z’ye tüm sistemine ben de isyan ediyorum. Ama durumun farkında olduğum için ne kendi hayatımı ne de başkalarının hayatını ‘zehir’ ediyorum.
Bu kuralları uyarsak samimi ve sıcak bir iletişimi olan bloğumuzda daha sağlıklı ve doğru bir iletişim kurma fırsatımız olur.
KURALLARA UYANLARI SEVELİM, UYMAYANLARI UYARALIM 🙂
merhaba esra hn,
bi kaç gündür bloğa yorum yapmayıp sadece okuyordum. sebebi buydu. sonunda beklediğim şey oldu ve kılıcı kullandınız.
Ben bir diyabetli yakını olarak siz diyabetliler kadar diyabetin zorluklarını ve kurallarını bilemem ama diyabetli çocuk babası olarak en büyük acıyı ve stresi yaşarım son günlerde bir iki kişi arasında bi tartışma dönüyor şahıslardan birileri agresif birileri ben bilirim edasında diyabetin kötü tarafıda gördüğüm kadarıyla sinir yapıyor.
Şahsım olarak burda gördüğüm ve görmek istediğim diyabetteki yeni gelişmeleri takip etmek ve aynı yolda yürüyen arkadaşlarla dertleşip sohbet etmek yoksa bu sitenin sorunlarımızı tümüyle ortadan kaldıracığını düşünmek hayal olur bloğun kurucusu olarak sizden beklentim seviyeli,siyasetsiz,hakaretsiz bi ortam sağlamanız buna uymayan varsa kılıcın en keskin yerini kullanın lütfen 🙂
sevgilerimle.
not. ist buluşmasının yeri ve saati belli oldumu ?
Dursun Bey,
Yazımda umarım anlatmak istediklerimi anlatmış ve hedefine ulaşmaya başlamıştır.
Diyabetin taraflarından biri de sabrın kalmaması ve sinirin az da olsa olması Ben gergin bir insan değilim. Ama bazen öyle yorum ve yaklaşımlarla karşı karşıya kalıyorsunuz ki! Keskince konuyu kapatmaya çalışıyorum. Tartışmamızda bir sıkıntı yok. Derdim de bu değil zaten. Ama konu tartışma boyutunu aşınca ‘keskin kılıç’ üzgünüm ki çekiliyor 🙂
Elbette tartışmalarda birileri ben bilirimci birileri de agresif olacak. Demokrasinin kuralı 🙂 Ama taraf olacağım bu tartışmada. Çünkü ben de ben bilirimcilerdenim 🙂 Ve bu taraftayım 🙂
Diyabetliler nasıl birbirlerinin yol arkadaşlarıysa, diyabetli yakınları da birbirlerinin yol arkadaşı. Ve inanın uzanan bir el bile kendimize gelmemizi sağlıyor. Bloğumuzun özellikle bu noktada doğru bir yolda olduğunun da farkındayım. Umarım siz de aynı şekilde düşünüyorsunuzdur. Bloğun zaten tüm sorunları yok etme gibi bir vasfı olsa öncelikle dünyayı kökten değiştirip, Eşref’in ütopik hikayesindeki gibi herkesin diyabetli olmaya çalıştığı bir ülke kurabilirdim 🙂 Ya da diyabetin ve bununla beraber kimsenin hasta ve mutsuz olmadığı bir ülke. Ama o zaman da hayat çok sıkıcı olurdu 🙂 🙂 Farklılıklar güzeldir.
İstanbul buluşmamızın saati ve buluşma yeri bu hafta içerisinde belli olacak 🙂
sevgiler
Teşekkür ederim her şey için iyiki varsınız.
Kurallar için çok teşekkür ederim kendi adıma… ama öyle kılıç felan çekilince ben inceden bir tırsıyorum… 🙂
Dursun Bey merhaba,
maalesef yorumunuza ve yazıya konu tartışma içerisinde bulundum , daha doğrusu ilgili şahsa cevap vermek istemedim ama blogda huzuru bozduğuna ve şahsıma dair sarfettiği sözler sebebiyle kişiye kendimi anlatmak ve susmasını istemek durumunda kaldım. ki, söz konusu kişiye asıl cevabımı yaklaşık 4 gün sonra verdim.
Yalnız affınıza sığınarak, size birşey sormak istiyorum; tartışma dediğiniz şey 3 kişi arasında oldu,bu arada son noktayı Esra hanım ve Eşi Eşref bey koydular,doğal olarak 🙂
yorumunuzda “agresif ve ben bilirim edasında” kişilerden bahsediyorsunuz.
Ben bilirim edasında bulunan şahısın “ben” olduğu kanaati oluştu bende, yada mesajınızı yanlış anladım.Mesaj yazmakta, düşüncelerinizi paylaşmakta tabiiki özgürsünüz. Bu mesajı yanlış anlamanızı istemem,hatanın sıkıntı yarattığı bir durum olan Tip-1 olayında, hata yaparak insanları yanlışa yönlendirmeyi hiç ama hiç istemiyorum. Bu arada kimseninde vaktini harcamak,canını sıkmakda istemem.
Sizden ricam; lütfen “ben bilirim” şeklinde yapmış olduğum hata yada hataları bana bildirmeniz. Neden? Aynı hatayı bir daha yapmayım.yada mesajınızı yanlışmı anlamışım ? lütfen bana bildirin.
Yalnız mesleğim ve kariyerim konusunda mütavazi olamayacağımı belirtmek isterim 🙂
saygılarımla, mutluluklar 🙂
İlker bey yorumum sizi incittiyse özür dilerim yorumumda isim vermeden konuştum burada yorum yapan hiç bi arkadaşımı tanımıyorum insanların görünüşü düşünceleri meslekleri kariyerleri vs beni hiç ilgilendirmiyor ben çocuğu rahatsız olan bi babayım bu ve buna benzer siteleri takip etmemin gayesi belli gerisi boş üstünüze alınmayın lütfen.
Yalnız mesleğim ve kariyerim konusunda mütavazi olamayacağımı belirtmek isterim cümlesi bana komik geldi 🙂
Merhaba Esra Hanim,
Daha once yorum azligina dair bir yaziniz vardi, simdi de uyarilarda bulunmussunuz. Bu formatta kaldiginiz surece bu sikayetleriniz devam edecek cunku insanlarin aliskanliklarini yapi bu iken degistirmeniz zor. Ayrica ziyaretci sayinizin ve paylasim duzeyinin bu yapida belirli bir citayi asamayacagini dusunuyorum.
Daha once de onerilmisti, forum duzenine gecmelisiniz (ya da bir sekilde mevcut yapiya entegre etmelisiniz). Muhtemelen biliyorsunuzdur ama ben yne de vereyim: http://www.diabetes.co.uk/diabetes-forum/ burayi incelemnizi oneriyorum.
Bu yapida kaldiginiz surece yeni diyabetlilerin ya da diyabetli yakinlarinin kisa sureli dert ortagi, moral kaynagi olmaktan pek oteye gecemeyecek bu blog. Yanlis anlamayin ben de Turkce ve zengin icerikli bir portal istiyorum ama burasi icin malesef pek mumkun gorunmuyor.
Profesyonellere gelince. Elbette egitim ve uzmanliga saygi duyulmali. Ancak burasi klinik ya da kisisel muayenehane degil. Ben savundugum seylerin nasil icini doldurmam gerektigini dunusuyorsami, farkli dusunen profesyonelden de ayni seyi bekliyorum. Yorum yapip sonra elestiri gelince yanit vermek yerine elestiriyi ortada birakacak sekilde yorumu silmek (blog sahibinin izniyle elbette) bence sansurden cok da farkli degil. Siz blog sahibi olarak profesyonellerin daha fazla katilim gostermesini istiyorsunuz bunu da anliyorum fakat ortada hakaret olmadikca herkes elestiriye acik olmali.
Bir kac cumleye niyetlenmistim, konu uzadi yine. Dilerim yazdikalrimi yapici elestiri olarak degerlendirirsiniz.
Selamlar
Yavuz Bey Merhaba,
Bloğumuz gelişmeleri takip eden, organizasyonlar düzenleyen, Diyabetle yeni tanışan bireylere ve ailelerine destek olan, gelişen teknolojinin diyabete yansımalarını izleyen, mevcut ödeme sistemlerine tepki gösteren vb. bir blog. Bu blog sayesinde pompa ve KH sayımından, gece 03:30’da kaklmanın öneminden haber olanların sayısını siz elbette bilemezsiniz. Ben de bu bilgilerin herkesce bilindiğini düşünürdüm. Ama değilmiş.
Blog sahibinin sorumlulukları bloğun konusu da kendisinde olduğu gibi diyabet olunca daha fazla oluyor. Israrla özen gösterilmeyen yorumlara elbette ket vurmaya çalışıyorum. Bu bireylerin katkısı zaten yokken blogta olup olmamaları benim için önemli değil.
İnsanlar özellikle yazılı iletişimde iletişim kazalarını oldukça fazla yapıyor. Önemli olan kazaları minimuma indirmek. Ki yazılı iletişim bence en zor iletişim.
Önerileri elbette dikkate almak ve gelişmek lazım. Ama ben şimdilik bloğu forum mantığına getirebilecek ve yönetebilecek bir zamana sahip değilim. Şu anda günde 750 tekil ziyaretçisi ve ortalama 1000 kez ziyaret edilen bloğu yönetmek bile zor geliyor.
Eleştiri konusunda ise yine önemle söylemem gerekir ki yazılı iletişim zor zanaat. Karşıdakini tanımasanız da incitebilir. İncinsin, bana ne diyenlerin dünyası değil zaten burası. Yorumları silme yetkisi benim gibi birçok güvendiğim arkadaşımda var. Rahatsızlık verecek tüm yorumların silinmesi kaçınılmaz 🙂 Sonucu takipçi kaybetmek olsa bile.
Bloğumuzun bir duruşu var. Ve gitmek istediği bir yer de var. Bana göre şimdilik iyi gidiyor. Zamana göre de gelişecektir mutlaka.
Şunu da unutmadan söyleyim; yorum ve katkılarınız benim için önemli. Eşref ile sohbetimizi blogta yayınladık. Sizden de bahsettik 🙂 Gönderme yaptık 🙂
Umarım siz de benim cevabımı ‘savunma’ olarak anlamazsınız. Ben de kısa yazacaktım ama her zamanki gibi uzadı.
Sevgiler
[…] musunuz bilmiyorum. Bloğumuzda Dikkat Etmemiz Gerekenler başlığı altında bir yazı […]
[…] musunuz bilmiyorum. Bloğumuzda Dikkat Etmemiz Gerekenler başlığı altında bir yazı […]
Esra Hanım merhaba,
Bu yazı da diğerleri gibi tam bir zamanla harikası, amiane tabirle cuk oturdu.Bu konuda yorum yapmak bana düşmez tabi ki, çünkü bloğun en tecrübesizi, hiç deneyimsizi olarak bazen okuduğum başlığın ve altındaki yorumun birbiriyle hiç alakasız oluşu beni bile sinir ediyorsa size Allah sabırlar versin.
En son ki her şehirde eczane yorumu siz hangisi olduğunu anladınız. 😉
Askere diyabetli olunca alınmadığını bilmiyordum ama mantık yürütmeden gitsem, alınmaz derdim, çünkü askeriyede en küçük bi sebepten bile insanın çürüğe ayrıldığını ki bir diyabetliden söz ediyoruz saatlerce yürümesi gerekebilir.Size mailde de söylemiştim(daha doğrusu yazmıştım) :)Bu hastalık benim başına geldi.Ben nasıl baş edebilirim deyip bi kenara çekilebilirdiniz, ki baş ediyorsunuz en azından ben öyle görüyorum.Siz daha çok bilgi, daha çok bilinçli insan yetiştiriyorsunuz ilk başta ben ve inan ki onların sayısı sizin tahmin ettiğinizden daha daha daha çok!…Hani alaylı diye bi sistem vardır ya, bir işi okulunu okuyandan daha iyi yapıyordur.Hani Tıp fakültesinin böyle bi sistemi olsa Fatih ÜÇGÜN hakkında pek bi bilgi sahibi değilim, bişey diyemeyeceğim ama emin ki siz Eşref abi ve derece ile mezun olurdunuz.Manisa’ya gittiğimde bazı duraklarda karükatürler var.Vestelin sahibi Ahmet Nazif ZORLU’ya çoban kıyafeti giydirmişler, etrafında da koyun keçi, altında yazı, ”manisa zorlunun çiftliği değildir” yahu bırak ta biraz çiftliği olsun, adam 30.000 kişi çalıştırıyor,vestelin garajı bir çok ilin otogarından daha fazla işliyor.Şuraya gelmek istiyorum.Bu bloğu kuranlar siz ve Fatih ÜÇGÜN’ün ve de maddi manevi destekçiniz Eşref Abi’nin biraz olsun dilediğini yapma hakkı vardır sanırım.İstediği değil tabi ki ancak oluşabilecek tartışmaları, doğabilecek sorunları engellemek adına bu hakkınız var kimse de kusura bakmasın.Eleşti mi tabi ki yoksa insan kendini nasıl geliştirebilir ki.
Takipçi kaybetmek mi,
Sizin felsefeniz “İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeye tercih ederim.”
Bence bu bloğa rezerve edilmiş bi söz.
Akşam tabak dondurma alalım dedik ben hemen Eşref Abi misali içindekileri inceliyorum, Esma’da beni sizin ki gibi korku filmi olmasada. 🙂
Neyse bitireyim artık yoksa daha da uzayacak.
Herkese Selam saygılar.
Hatice Hanım Merhaba,
Bloğu kurarken ‘tek ben’ vardım ana kaynak anlamında. Fatih teknik taraftan, Eşref ise her türlü destekten sorumluydu. Ancak zaman geçti. Bloğumuzun sahipleri gittikçe arttı. Bloğumuzun sahipleri diyorum. Çünkü bu bloğun tek sahibi artık ben, Fatih ya da Eşref değil. Kayseri’deki İlker Bey’den, Kastamonu’daki Emine Hanım’a, Antep’teki Haluk Bey’den, İzmir’deki yeni ekibimize (teker teker isim saymıyorum 🙂 ) , Kıbrıs’taki Meltem Hanım’a, Almanya’yadaki Yıldız Hanım’a, Fransa’ya kadar birçok sahibi oldu.
Bana göre tip-1 diyabet rehberlik olmadan daha rahat yaşanılabilecek bir hastalık değil. Ve yine her bir tip-1 diyabetli ve yakınları bir endokrin doktoru kıvamında bilgi sahibi olmalı. Yoksa oradan buraya savrulup durmaktan başka çare kalmıyor.
Benim ya da bloğumuzdaki herkesin ne para kaygısı ne de öyle çok tanınalım kaygısı var. Ancak Şubat 2012’den bu yana aslında farkında olmadan Türkiye’de bir ilki de gerçekleştirmiş olduk. Ve gittikçe her birimizin desteği ile de gittikçe büyüyor ve tanınıyoruz. Bu hepimizin başarısı.
Maalesef arka planda isimlerini hatırlayamadığım kişilerden garip mailler ve yorumları alıyoruz. Görünce gülüyoruz Eşref ile. Ki tartışma çıkmasın diye de yorumları onaylamıyoruz. Bunlardan biri de ‘recep’ adlı bir takipçimiz. Ara ara bloğa girip huzursuzluk yaratıp gidiyor. Bizim tepkimizi de görüyor. Ama galiba biz ne demek istediğimizi ve ne yapmaya çalıştığımızı anlatamıyoruz. Bloğumuzun arka planında yorumlar içerisindeki arama kısmına recep yazarsanız yapılan ve yayında olmayan yorumlarını da görebilirsiniz. Bu bir örnek. Daha birçok kişi vardı ama aklımdan gitti 🙂
sevgiler