27 Temmuz 2011 tarihinde yeni bir arkadaşım oldu.
İlk defa tanıyordum onu.Kendisiyle doktorlar aracılığıyla tanışmış olmama rağmen kısa zamanda anlaştım.Ancak tam anlamı ile tanımadan önce hem çok korkmuş hem de çok kızmışdım.Sonuçta annemi ve babamı üzmüş hem de beni evimden etmişti.
Bir sürü tanımadığım insanı başıma toplamıştı.İçten içe çok kızıyordum.’O da kim oluyor?’ diye sorup duruyordum. Tanımadığım biriydi sonuçta. Sonra ilk olarak adının ‘Diyabet’ olduğunu öğrendim.Ama çok tanımayanlar ‘şeker hastalığı’ diyip geçerlermiş. Herkes onu bana tanıtmaya başladı.
Zamanla tanışma faslını geçtik ve çok yakın arkadaş olduk.Çok tehlikeli olmadığını anladıkça onu sevdim.Fakat çok uyanıkmış.Dikkat ve özen isityormuş. Zaman ilerledikçe Diyabeti arkadaştan çok kardeşim sırdaşım olarak gördüm. Hatta zaman zaman onunla konuşmaya başlamıştım.Bazen beni ne kadar yorduğunu söyledim. Kimsenin bilmedii şeyleri ona anlattım.Ama o hep sessiz kaldı bana.
Diyebeti tanıdığım için hiç üzülmedim.Aksine onu tanıdığım için mutluyum.Evet iğne yapıyorum ,günde 4-5 defa parmağımı deliyorum.Ama inan bu değil esas acıtan,yoran. Tek dert keşke bu olsaydı. Çevremde beni tanıyan herkes onuda tanıyor.Ya da tanıdığnı sanıyor. Birçok yorum yapıp teselli ediyolar. Hadi onu da geçtim bazen en çok sen yoruyorsun.Seni seviyorum, bakıp özen gösteriyorum ama herhangi bişi olduğunda veya sadece’ noluyo olum bende burdayım’ demek için yükseliyorsun.
Evet seni tanımasaydım büyüyemezdim. Henüz 14 yaşındayım.Ancak seninle geçen bu 2 sene içinde çok şey öğrendim.Eğer tanışmasaydım seninle insulin iğnelerimi elime aldığımda elimde bir organımı tutumuş olduğumu hissedemicektim ya da güçlü olamasam da sadece insanları güçlendirmek için güçlü olduğumu gösterip cesaret bulamayaaktım, her iğne yaptığımda herşeyin iğne yapmak kadar kolay olmasını istemeyecektim, düşünemeyecektim, olgun ve her şeyi takmayan biri olamıyacaktım ve de en önemlisi şu hayatta herşeye rağmen gülmem gerektiğini, gülebildiğimi bilemeyecektim.
İyi ya da kötü seninle geçirdiğimiz iki yıl içinde hayatım da çok şey değişti.En önemlisi hayatıma gerçekten anladığım ve değerini bilidğim insanlar girdi.Sen olmasan onlarda olamazdı belki.Pişmanliklarım da oldu kocaman kahkahalarımda.Sana kızdığımda oldu senin yüzünden ağladığımda. Ama şunu öğrendim.Sen hayatı öğretiyorsun bir bakıma. Ne yaparsam yapayım kimse değil yine kendime yapacağımı öğrendim.Çok yersem şekerim yükselirse dönüp dolaşıp fatura yine bana kesilecek.
Yaşadığımız dünya da böyle işte.Yaptığımız kötülük de iyilikte yine bizim önümüze çıkacak ileride…
Zeynep Gizem TORUN……
Zeynep Merhaba,
Öncelikle güzel yazın için teşekkür ederim.
Diyabet her ne kadar bizim hayatımızı zorlasa da bu zorlu yol arkadaşıyla bir şekilde yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.
Mesela ben diyabetten önce çok gülen ve iletişimde olan biri değildim. Ama diyabetten sonra baya değiştim. Sinir durumları da geldi beraberinde 🙂
Diyabetle yeni tanışan bireylerin senin gibi güçlü, kuvvetli olması inan çok güzel. Yoksa zaten bazen çekilmez olan hayat diyabetle daha da çekilmez olabilirdi.
Umarım hep beraber en azından şu yapay pankreası görür ve deneyimleriz. Umarım insülin kalemeleri, insülin pompası ve kan şekeri ölçüm aletleriyle geçireceğimiz zaman daha da kısa olur 🙂
sevgiler
“Sen hayatı öğretiyorsun bir bakıma.” Evet hayatı bizlere o öğretti Ortak hikayemiz olan Diyabet’i çok iyi atlatmışsınız.Sevgiler…
Kızım diyabet olduğundan beri bizde ne kadar zamansız işe yaramaz ve sağlıksız besinler yiyormuşuz. 2 senedir aile içinde herkes çeki düzen verdi kendine. Diyabet alışılması zaman isteyen ama sonuçta sağlık getirisi büyük olan kızımın değil sadece bizimde arkadaşımız oldu.