Tatlı Zehir

Genel BilgilerTatlı Zehir

1352562160_COLA_EGZERSIZArkadaşlar Merhaba,

Daha önceki yazımda bahsettiğim konunun içindeki bir detayı açmak istedim, bugün gazetede     Prof. Dr. Canan Karatay’ın (her ne kadar kendisinin görüşlerine katılmasam da bazen doğrularıda yok değil,ama yinede kendisine saygı duyar, hürmetlerimi sunarım) kola ile ilgili yazısını görünce paylaşmak  istedim. Sonuçta bunu herkes çok iyi biliyor ama tekrarlamakta bir sakınca görmüyorum. Lütfen arkadaşlar içmeyin artık bu zehirli suyu. Bugün sağlıklı insanı bile hasta edebilen ki diyabetliler üzerindeki etkisini düşünmek bile istemiyorum. Artık karar sizlerin. Tekrar herkesten özür dilerim temcit pilavı gibi tekrar  bu konuyu ortaya döktüğüm için .

22/MAYIS/2013

ÜNSAL KANTARCI

Prof. Dr. Canan Karatay’ın yazısı

Bu güne kadar çoğunuz kola ve coca kola’nın zararları hakkında bir çok şey okumuşsunuzdur, bu konuda bir çok slayt, video izlemiş olabilirsiniz. Fakat çoğunuz, hala kola içmeye devam ediyordur. Bazıları coca kola’nın israil’le olan bağlatısı yüzünden haklı olarak coca kola içmiyor. Ama kola alışkanlığını yine bırakmıyor. Başka markalarla bu zararlı alışkanlığına devam ediyor. İç ve Kalp Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay’da  1 bardak kola’nın 1 saatte vücütta neler yaptığını açıklamış.

Belki Canan Karatay’ın aşağıda yazılı olan söylediklerini okuduktan sonra kola hakkında fikriniz değişebilir…

* İlk 10 dakikada: Kanınıza hemen 10 çay kaşığı kadar şeker girer. Bu normal günlük dozun 100 katı kadardır. Bulantınızın olmamasının nedeni içinde bulunan fosforik asiddir.

* İlk 20 dakikada: Kan şekeriniz aşırı şekilde yükselir. Bunun sonucu pankreasınızda aşırı derecede insülin salgılanır ve kan şekerinin fazlası karaciğerde yağ olarak depolanmaya başlar.

* 40 dakika içinde: Kafeinin tamamı dolaşıma girmiş olur. Kan basıncı yükselir, karaciğerden daha fazla şeker yapılarak kana geçer ve kan şekeri tekrar yükselir.

* 45 dakika içinde: Beyinde dopamin yapımı artar, mutluluk hissi başlar (eroinin etkisine benzer bir etki meydana gelir.)

* 60 dakika içinde: Ani açlık hissi oluşur.

Sonuç:  Tekrar kolaya ve tatlılara saldırısınız. Bu kısır döngü devam ettiği süre karaciğer ve göbek yağlanması artar, vücudun tüm hücrelerinde leptin ve unsilin gelişir. Şişmanlık hastalığını başlatmıştır ve bütün dejeneratif hastalıkların nedenidir. (Görsel kaynak: hurriyetkampus)

29 YORUMLAR

  1. Merhaba
    Diyet içeceklerin diyet olmayanlardan neredeyse tek farkı şeker yerine tatlandırıcı kullanılarak üretilmesidir.Kolada Fosforik asit, kafein… yine aynı.Ürün etiketlerini bir karşılaştırırsanız siz de göreceksiniz.Üzgünüm ama pek bir farkı yok 😀
    Bu arada ben diyabetli olmadığım halde neredeyse 10 yıldır kolalı içecekler içmiyorum 😀 Pek birşey kaybettiğimi sanmıyorum? 🙂
    sevgiler

    • Buket hanım sizi kutlar ve de fikirlerinizi saygıyla desteklerim.
      Evet kola koladır yok diyetiymiş yok buzlusuymuş bilmem neymiş;geçelim artık bunları.Zaten bir soğuk savaş içeceği değil mi?Bırakın şekerini, içeriği zaten her bakımdan zararlı değil mi ? Mis gibi doğal içecekler varken sömürgeci bir zihniyetin sermayesini ve onun zehrini neden içelim.Düşünsenize bir uyuşturucu gibi bağımlılık yapıyor.Aynı amerikan sigarası MB gibi.
      Tatlandırıcı dedikleri kimyasalların zararlarını zaten biliyoruz.doğal olanlarıda çok pahalı.Artık karar sizlerin .Ben kolayı bırakalı altı yıl oldu ve ağzıma sürmeyi bırakın evime sokmuyorum.
      Teşekkürlerimle.

  2. Cola ile ilgili hepinize katılıyorum, Ünsal Bey süper yazıyorsunuz takipçinizim :)…
    Colayı 4 yıldır evime sokmadığım gibi tüketmiyorum da……Pizza yerken bile …:)) Bir de eşimi alıştırabilsem, arada bir tüketiyor, eve almamaya başladığımızdan beri azalttı ama hiç içmiyor da değil…

    • Serap hanım merhaba;
      Duyarlı ve de bilinçli bir o kadarda saygıdeğer kişiliğinizin önünde saygıyla eğiliyorum. Teşekkürlerimi sunuyorum.
      ANCAK…..!Satırlarınızın arasında SAKINCALI bir sözcük ilişti gözüme ve görmemezlikten geldim.Bence sizde görmeyin (PİZZZZZZZAAAAA ??????)
      Aramızda kalsın bundan aşağı yukarı 10 sene önceleri bir adet büyük boy süper süprem+sarmısaklı ekmek+salata+kola tüketen ben söylüyorum bunları……

    • Sayın Öyküm Solak;
      Ben buradan size bir diyetisyen gibi yön ve ya akıl verecek değilim. Ancak sayım yapıyoruz ona göre tüketiyoruz az yiyoruz gibi düşüncelerin hepsi bana göre bir kendini kandırmacadan başka bir şey değil. Tamam insülin kullanıyoruz diye her şeyi de yiyeceğiz anlamına gelmez.Glisemik indeksi yüksek gıdaların alımı bence sakıncalı tamam belli sınırlar içerisinde mutlaka yiyeceğiz ama zararsız besinleri tabiki.((((Bu fikirler tamamen kendi bağımsız fikirlerim olup bağlayıcı değildir,tamamen yaşam tecrübeme göre değerlendirmekteyim))))
      Gelelim pizzaya, öncelikle bırakın iç malzemesini hamurunun nasıl yapıldığını biliyor musunuz acaba ve sanıyor musunuz bazı bayanların mayalı hamurdan ve ya ekmek hamurundan evde yaptıkları pizza (!)gibi. Eğer böyle sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Öncelikle şunu söylemeliyim bu hamurların içerisinde o kadar çok katkı var ki bunun tarifi imkansız,Düşünsenize mayalı hamur günlerce durabiliyor çürümüyor, tabi birde mayasız farklı yöntemlerle yapanlarda var bunlarda kimyasallar kullanarak form ve dayanıklılık veriyorlar, ayrıca sürümü olmayan yerlerde hazırlanmış hamurlar donduruluyor servis esnasında malzemesi konularak pişiriliyor.Tabiki içine konulan yağdan bahsetmedim sanıyor musunuz zeytin yağ kullanılıyor, bunu yorumsuz bırakacağım. Sonra kullanılan iç malzeme sizce sağlıklı mı?
      Aslında hiç bir yanıt vermeden sadece (??????) yapmayı düşünmüştüm ama dayanamıyorum. Kendi kültürümüzün dışında tamamen orijinalinin dışına çıkılarak güya Türk damak tadına uydurulmaya çalışılan dejenere besinleri tüketmenin ve bu sayede kendimizi ister istemez bir soğuk savaşın içinde bulmamız sizce doğruysa size afiyet olsun.
      Bir gün bu sözlerimi anımsadığınızda maalesef benim gibi KEŞKE diyeceksiniz……
      Teşekkürlerimle.

  3. Ünsal bey yazdıklarını takip ediyorum. haklısınız. hiç kimse dejenere olmak istemez. ama benim “kendi” düşüncem bu. soğuk ya da sıcak savaş umrumda değil. kim bu savaş durumundan nemalanıyor o da umrumda değil. benim derdim, keyfimce yaşamak ve canımın istediğini yapabilmek. diyabetin bu kadar yaygınlaşması da belki soğuk savaş oyunu ama bu bi şekilde başımıza geldiyse ben de bunu çekeceksem isyan etmekte faydasızsa, bağırıp kendimi heder etmekte faydasız bence…
    takdir edersiniz ki, kimse her zaman pizza, kola ya da glisemik indeksi yüksek yiyecekler yemiyor. ama o kadar reklamın, pazarlama olayının karşısında da kimse nefsine sahip çıkıp ben bunu yemiyeceğimde demiyor. kendimden örnekle, çalışma düzenim belli değil ve kimi zaman akşam 22’de, kimi zaman 19’da eve gidebiliyorum ki bu durum zaten istanbul da bir nebze doğal gibi geliyor bana. bundan yola çıkarak bekar olarak yaşamakta üstüne eklenince o yorgunluğun üzerine bir de eve gelip yemekle uğraşmak gerçekten zor geliyor ve haliyle bu durumda dışarıdan gelen yiyeceklere bakmak zorunda kalıyorsunuz. e bu durumda her gün aynı yiyecek yenmeyeceğine göre değişiklikte yapmak istiyorsunuz.
    tabiki düşüncelerinize saygımız büyük, illaki zararlı şeyler yemememiz lazım ama işi genele vurduğumuzda yediklerimizin gerçekten yararlı olduğunu nereden biliyoruz. o kadar hormon ve gdo’lu ürünler varki biz bunların ne olduğunu dahi bilmiyoruz. siz bu konuya ekstra ihtimam gösteriyorsunuzdur eminim ama, herkes buna maalesef ki sizin kadar dikkat edememekte

    vesselam…

    • Taha bey ve Ayşe hanım;
      Sanırım yanlış anlaşıldım, ben kimsenin yaşam biçimini yargılamak yada eleştirmek durumunda asla değilim ve herkese saygı duyan ben; sadece içimdeki isyanın dışa yansımanın bir sorgulaması olarak duyumsanmasını isterim bu eleştirilerin.
      Bu sitede olan ve takip eden herkes benim kardeşim, evladım sayılır. Hepinize kısa zamanda kanım kaynadı; ortak paylaşımlar ve sıkıntılar içerisinde olmamızdan değil sadece; sebebi belli olmayan bir duygusallık ve bağ var sadece.
      Bundan dolayıdır ki geçmişimde yaşadığım hataları sizlerin yaşamamanız. Taha kardeşim özellikle sen benim gençliğime orta yaşıma o kadar benziyorsun ki bir an son yorumunda kendimi gördüm.
      Bak kardeşim ben o yıllarca bu tür eleştiri yapanlara o kadar sinirlenirdim ki kavga bile ederdim. Daha doğrusu ben yemek için yaşar, yemek için çalışırdım. Öğlen yemeği için Bolu Dağına giden, akşam yemeğine ziyafet sofraları hazırlayan ben ve meşhur pazar kahvaltıları için saatlerce hazırlanan yine ben.Şimdi Ahhhh Keşke diyen de ben.
      Taktir sizlerin eğer sağlık ve yaşamak yemekse, dilediğiniz gibi yaşayın ve mutlu olun. Lütfen benim de kusuruma bakmayın. Sizler benim için gerçekten değerlisiniz.

      • Ünsal bey;
        Estağfirullah efendim 🙂 gerçekten çok saygı duyuyorum size ve hayat tarzınıza… ve eminim ki tek istediğiniz bizim iyiliğimiz bunu çok açık bir dille ifade ediyorsunuz zaten.. kimsenin aksini düşündüğünü sanmıyorum..
        siz tecrübelerinizi paylaşınız… isteyen istediği kadarını benimser zaten.. önemli olan datadır.. siz datayı sunduğunuz sürece biz öğrendiklerimizi arttırabileceğiz…
        saygılar…

      • Ünsal bey abicim, teşekkür ederim. beni gençliğnize benzettiğiniz için öncelikle, gerçekten sağolun ama ben bir garip çobanım. sizin feryadınıza ortak olmask istedim sadece.
        az önce şeriatın keskin kılıcı‘nı gördüğümden pek uzatmayayım.
        tabi ki sesinize hepimiz ortağız, herkesin daha dikkatli bilinçli olması lazım ki siz de bunu yapmak isteyenlerdensiniz.
        ellerinize ve yüreğinize sağlık yazılarınız için. bizler için uğraşıyorsunuz.
        sisteme girmeye başlamayalım ben en üstünden en altına kadar sitemliyim 😀 ve ne kadar bağırsakta sesimizin duyulmadığından ya da birşeyleri değiştiremediğimizden şikayetçiyim ve ses çıkaramıyorum…
        bu arada yememle ilgili laf yapanlara kızmıyorum, kavga etmiyorum. açıkçası sesimi çıkartmıyorum. doktorlar bile benim istediğimi anlamadıktan sonra dışarıdakilerin beni anlamasını düşünmüyorum zaten. o yüzden kendime göre sağlıklı olabilecek şekilde en azından ağustos ayına kadar biraz hazır, biraz da ev yapımı yiyeceklerle hayatımı idame ettirmeye çalışıyorum.. 🙂

  4. merhaba herkese;
    bu hastalık bildiğiniz üzere stresle ters orantılı çalışıyor.. hayat bizim yaptığımız seçimlerle şekilleniyor.. Ünsal Bey e elbette ki sonsuz saygı duyuyorum ve söylediklerine hak veriyorum ama Taha Bey in de dediği gibi hayata bir kez geliyoruz insan gönlünce yaşamak istiyor.. bu iki kutubunda bir orta noktası var bence.. ekvatorumuz şu; gönlümüzce her istediğimizi yiyebilir miyiz ewet bence yiyebiliriz ama bazılarının porsiyonunu tadımlık ölçüsünde yapmalıyız.. baklavası böreği pizzası kızartması ekmeği meyvesi hepsi.. biz cho sayımından bahsediyoruz.. bu sayıldığı sürece yenenin miktarı önemli sadece.. YASAKları kimse sewmez biz de sewmiyoruz dolayısıyla yasak yok sadece ölçü var.. Ünsal bey ne yazık ki kötü denyimlemeleriniz olmuş ve bizlerinde böyle kötü deneyimler yaşamamamız için bizi yönlendirme nezaketindesiniz.. çok teşekkürler.. ama herşeyden mahrum ezik yaşayarak sosyal hayatı kendimize zehir etmek de emin olun morelimiz üzerinde dolayısıyla da şeker üzerinde inanılmaz kötü etkilere sebep olur.. o nedenle hayatı zorlamadan ama kendimize de zarar vermeden yaşamanın sırrını bulabilir.. elbette ben de isterim ki herkes kolayı bıraksın 🙂 ama insana keyif veren etmenler vardır.. sağlığımızı bozmadığı ölçüde kullanılabilmeli diye düşünüyorum nacizane… agresif olmak bizi ilerletmez EMPATİ yaprak sakin bir şekilde adımlar atmalıyız.. lütfen saygısızlık olarak algılamayın Ünsal BEy, Taha bey… ben sadece ikinizinde haklı olduğunuzu ve kutuplaşmak yerine ekvatorda buluşmamızın doğru olacağını yazmak istedim 🙂
    saygılar sevgiler bol bol 🙂
    herkese mutlu mutlu ANlar efendim…

    • 🙂 yok yok kutuplaşmak değil niyetim, kesinlikle yanlış anlaşılmasın. ünsal beyin yaşadıkları ve bizimle paylaştıkları benim için gerçekten önemli. ama ben şunu biliyorum. bir musibet bin türlü nasihattan evladır. ve birde bildiğim var kimsenin bünyesi kimseye benzemez. ben bir dilim baklavayla misalen şekerciğimi 400’lere fırlatabilen bir bünyeye sahibimdir. ama sizler bunu pek önemsemiyor bile olabilirsiniz…
      sadece ben de madalyonun öteki yüzünü göstermek istedim. evet kola içmekten ayrı bir haz alıyorum ve nedense beni rahatlatan susuzluğumu giderebilen sadece o olarak düşünüyorum. belki psikolojik belki değil ama bu böyle benim için.
      evet ben de istemiyorum pizza gibi ve diğer benzerleri gibi fast food yiyeceklerine karşıyım ama daha öncede söylediğim gibi elimizde çok fazla seçenek olmadığında oralara yönelmek benim için daha kolay oluyor.
      aslında anlatmak istediğim şey şu. ne kadar zararlı olsa da, çok sık olmadıkça, kararında bırakarak herkes bunları tatmalı, yiyebilmeli.
      yasakladıkça biz insanlar olarak daha fazla üzerine düşüyoruz. aynı cho sayımının olmadığı zamanlarda kısıtlama listelerinin olduğunda herşeyi yemek istediğimiz gibi.
      belli bir yaşın üzerinde insan kendisine gerçekten dur diyebiliyor ama bizden daha küçük kardeşlerimiz var. canları çekiyor ve bunların önüne geçtiğimizde yarın bir gün inadına gidip yapmayacaklarını bilmiyoruz.
      kendimden örnek vereyim. ben daha küçük yaşlarda diyabetli bir çocuk olsaydım ve ailem bana glisemik indeksi yüksek yiyecekleri yemeyi yasaklasaydı, büyüdüğümde ya da ailemden ayrı kaldığım zamanlarda, onların göremediği yerlerde bu yasakları delebilmek için elimden geleni yapardım… o yüzden benim bu söylediklerm. yanlış anlaşılmasını istemem…

      vesselam…

      • Taha’cım asla yanlış anlaşılmıyorsun,asıl sen yanlış anlama, benim feryadım bizi bu durumlara getiren sisteme.Bizim çocukluğumuz oysa çok güzeldi ya şimdi??????
        Seni çok sevdim kendine iyi bak kardeşim.

  5. Öyle bakarsanız hiçbirşey yememek lazım bahçemizde yetiştirmiyosak, ben de 24 senenin deneyimiyle şunu söyleyebilirim, herşeyden yiyelim ama doğru miktarda. Siz evde yaptığınız ıspanağın, semizotunun nasıl yetiştirildiğini de bilmiyosunuz, onları da yememek lazım o zaman. Şahsen pizza yeme, çukulata yeme, onu yeme, bunu yeme bana sadece bizler üzerinde psikoloik baskı yaratıyomuş gibi geliyo. Vücut kitle indeksi normal bir diyabetli birey, doğru karbonhidrat miktarında, yanına posa koyarak pizza tüketebilir.

    • Öyküm Hanım merhaba;
      Lütfen amacım izi eleştirmek değil yada yaşam biçiminize karışmakta değil.Sadece kendi yapılabilir doğrularımı paylaşmak istedim.Yaşınızı bilmiyorum ama sadece size şunu söylemek isterim ki benim başıma ne geldiyse yemekten geldi.Benim düştüğüm hatalara düşülmesin diye bu çırpınışlarım.Ama nedendir çözemiyorum kimse alışkanlıklarından vaz geçemiyor ve hemen bu konularda gardını alıyor <>
      Ayrıca sebze ve meyvelerin nasıl yetiştiğini içeriğini ve ne tür zararlar içerdiğini çok ama çok iyi biliyorum.Hatta organik diye kandırmacanın da farkındayım.Yıllarımı bu işlere harcadım İsrail tohumları ile insanlığın nasıl zehirlendiğini,ilaç oranları fazla çıkan geri çevrilen ürünlerin iç piyasaya nasıl sunulduğu ve hata HİBRİT TOHUMLARIN genetiğiyle nasıl oynanıp ve bunların ülkemizde denediğinide,tohumun toprağa düşüp soframıza nasıl geldiğinide çok iyi bilen birisiyim
      Burada vurgulamak isteğim sadece isyanım.Maalesef sizler bu girdaba yakalanmışsınız çıkmanız mümkün değil nasıl isterseniz öyle yaşayın yok edilme çarkının bir aksesuarı olmaya devam edin.
      Daha doğrusu nasıl mutluysanız öyle yaşayın.
      Mutluluklar ve sağlıklar size.

  6. Herkese Merhaba,

    Tip-1 diyabette ve özellikle katbonhidrat sayım yönteminde; ye, iş ve keyfine bak ve kafana göre insülin yap gibi bir durum olmamalı ve yok.

    Özellikle karbonhidrat sayım yöntemi bana göre tip-1 Diyabetliler tarafından da yanlış algılanıyor. Karbonhidratını saydığım sürece pasta, kek, börek, dondurma, çikolata gibi besinleri kafama göre tüketirim diyen tip-1 diyabetli sayısı bence yüksek. Zira KH Sayımı bize ana v ara öğünlerde alınan besinlerin KH miktarına, glisemik indeks ve yağ oranına bakarak insülinimizi yapalım demekte. Bununla beraber canın bir şey yemek istediyse ye ve ona göre ek doz insülin yap,.Eeeee. Kaçamak altı ve ek doz verdi diyeceksiniz. İşte öyle olmuyor. Canı isteyip yediği besin 20 gr KH içersin. Günlük alması gereken toplam KH 170 ise bu ek yediği 20 gr KH ı 1 günde alacağı KH tan düşmeli. Yani sonraki öğünlerinde 20 gramı mutlaka azaltmalı ki kilo almasın. Eskiden canım ne isterse yer bütünü göremezdim. Ek dozların ve yenilenlerin haddi hesabı yoktu. Ani hipoglisemi ve hiperglisemiler kaçınılmaz oluyordu. Ama KH Sayımı gerçekten tip-1 diyabetliye gayet iyi öğretilmişse bu tarz sıkıntılar yaşanmıyor.

    Ben bana göre hoşuma gitmeyen besinleri evime sokmuyorum. Pirinç, makarna, çikolata, beyaz ekmek gibi glisemik indeksi yüksek besinler bunlar. Ama bunu ven yapıyorum. Yapamayan insan; hayır sen tip-1 diyabetlisin ve şunları hayatından çıkaracaksın demek oldukça zor.

    Bu arada hepimiz isteriz ki en doğal ve temiz besinlere ulaşalım. Ama toplumlar gelişirsen bir taraftan temize ve doğala ulaşmak zorlu ve maliyetli oluyor.

    Tip-1 diyabette de tek doğru tedavi yöntemi yok. Araçlar aynı ama yönetim şekli farklı. İnsanlar beyaz unlu, çikolatalı vb içerikli besinleri tüketmeyi tercih ediyorsa doğru yolda değilsiniz demek te pek doğru gelmiyor. Bu da tercih meselesi.

    Tip-1 diyabeti ve onunla yaşama şeklini en iyi şekilde bilmek için bize yardımcı olan tüm araçları en doğru şekilde kullanmalıyız.

    Bu arada kola içenleri de dışlamayın 🙂 🙂

    Sevgiler

    • Esra hanım merhaba;
      >>Bu arada kola içenleri de dışlamayın 🙂 🙂 >> İfadenizle başlamak istiyorum; ama başlayamıyorum sadece tebessüm ediyorum. Tabi sadece işin komedi yönü bu, ben amacıma ulaştım en azında gündem yarattım bu zehir için ve içenlere sadece AFİYET OLSUN DİYORUM.
      Ayrıca yazınız çok güzel olmuş nalına da mıhına da der gibi.
      Saygılarımla kendinize iyi bakın mutluluklar

Bir yorum yapın.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Diğer yazılar

%d blogcu bunu beğendi: