Alexander J. Wolf, Nancy Liu ve Adam Brown tarafından derlenmiştir.
Twitter özeti: Birçok yeni güncelleme# T1d’ de# 2014 ADA – gelişmekte olan yapay pankreas, yeni tedavi bulma çalışmaları & şimdiye kadar yapılan ilk durum raporu.
Kısa özet: Bu ay Amerikan Diyabet Derneği’ nin 74′ üncüsü düzenlenen, senede bir kez yapılan yılın en büyük diyabet konferansı olan Bilimsel Oturum’ una katıldık. Şansımıza oturum San Francisco’ da bizim bölgemizde düzenlenmişti. Konferansta öne çıkan yeniliklerin başında yapay pankreas ile ilgili gelişmeler geliyordu, yeni ve heyecan uyandıran (ve biraz da ürkütücü) tip1 diyabetlilerle ilgili durum raporunda tip1 diyabet ile ilgili yeni tedavi bulma çalışmalarındaki gelişmelerden bahsediliyordu.
Yapay Pankreas İle İlgili Ana Gelişmeler
ADA 2012 konferansında, yapay pankreas (pompa + CGM + algoritmik kontrol ile otomatik kontrol edilen kan glikoz seviyesi) uzak bir gelecekteki bir rüya olarak görülüyordu. Sadece bir yıl sonra 2013 yılında ADA’ da, bu cihaz önde gelen ve en çok heyecan uyandıran, önemli ve diyabetliler için çokda uzak bir gelecekte olmayan bir ürün olarak yer aldı. Bu yıl düzenlenen ADA’ da gerçek hayatta kullanılan en uzun süreli, en büyük, ve en tutkulu otomotikleşmiş insülin aktarımı deneme çalışmalarını gördük.
Dr. Steven Russell (Massachusetts Genel Hastanesi, Boston) Beacon Hill ve Yaz Kampı Çalışmaları’ nda biyonik pankreasın kullanıldığı 5 gün 24 saatlik bir çalışmayı (otomatik insülin ve glukagon iletimi) 5 günlük alışılmış tedavi ile karşılaştırmışlar ve heyecan verici sonuçlar elde etmişlerdir. Takımın kullandığı makine yapılan çalışmalarda kan glikozunun önemini arttırmıştır. Yetişkinlerde kandaki glukoz seviyesi 159mg/dl’den 133mg/dl’ ye ergenlerde ise 157mg/dl’den 138mg/dl’ ye düşmüştür. Bu gelişmelerin hipoglisemi oranını düşürdüğü görülmüştür. Bu, diyabette ender olarak bulunan bir girişimdir, genel olarak glukozun anlamının anlatıldığı çalışmalarla hipoglisemi oranının neden arttığını açıklayacaktır. Biyonik pankreası sadece birkaç gün taşıdıkdan sonra, hastaların hepsi avaraj bir kan şekeri değerine ulaştı, öngörüldüğü gibi, ADA’nın başarısı olarak yetişkinlerde A1Cd değerinin %7, ergenlerde ise A1C değerinin %7,5 düştüğü görüldü. Çalışmalar ortak yayın olarak New England Journal of Medicine’ da yayınlandı ve medyada önemli bir yer aldı. Ekip daha büyük bir çalışma için çoktan çalışmaya başladı ve 2015 – 2016 yıllarında önemli çalışmalara rehberlik etmeyi ve onay alınması konusunda destek olmayı umuyorlar. Asıl hedef biyonik pankreasın 2017 senesinde piyasaya sürülmesini sağlamak (Drs. Damiano ve Russell’ s sistemi).
Cambridge’ den bir araştırma ekibi edindikleri bilgileri otomatik insülin iletimi ile ilgili yapılan iki çalışma ile paylaştılar. İlk çalışma hastaların evlerinde kapalı devre sistemi yakın takip olmadan dört haftalık süre ile kullanmasıydı. İkinci çalışma hastaların evlerinde 7 günlük denetimsiz 24 saatlik kapalı devre kontrolü yöntemi, bu çalışmalarla önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Her iki çalışma göstermiştir ki hastalar bu sistemleri kullanarak normal detavi sürecinden daha uzun süre hedeflenen değerlerde kalmışlardır. İki, üç ay süren daha büyük çalışmalar başarı kazanmaya başlamıştır.
JDRF’ den Dr. Aaron Kowalski’ nin söylediğine göre yapay pankreas alanında şuan tam da dönüm noktasındayız, ve en büyük soru, ticari ürünlerin nasıl olacağı. Neyseki, bu alanda çalışanların çoğu FDA’ nın bu yeni ürünleri geliştirmede engel olmadığını düşünüyor, ileride yapılacak çalışmaların önü açık, bekleyen sadece daha geniş çaplı çalışmalarla verilerin toplanması ve bu alanda gerçek hayatta kullanılabilir ürünlerin geliştirilmesi.
Şimdiye Kadar Açıklanan İlk Tip-1 Durum Raporu
ADA Tip 1 diyabet ile ilgili ilk durum raporunu konferansda yayınladı. Raporda Tip 1 ile ilgili kalıplaşmış tedavilerdeki değişiklikler ve Tip 1 diyabetin kültürel değişim içinde tanısının konulmasına çalışılmış. Muhtemelen en önemli değişiklik A1C değerlerinin düşürülmesi, 18 yaş altı tüm Tip1 diyabetli hastalar için 7.5%’ den daha az bir değer. Daha önceki pediatrik A1C değerleri yaşa göre değişiklik gösteriyordu: 5 yaş ve altı hastalar için 8.5%’ den daha düşük değerler, 6-12 yaş arasındaki hastalar için 8.0% ‘ den daha az bir değere ve 13 – 18 yaş aralığındaki hastalar için 7.5% ‘ den daha az bir değer. Bu yüksek hedefler genç hastalar için yoğunlaşılmış yönetim ile birlikte hipoglisemi riskini de gündeme getirdi, bazı uzmanlar gelişmeye yönelik sonuçlarla birlikte genç hastalarda hipogliesemi riski ile ilgili ciddi endişleri olduğunu dile getirdiler. Bu konu evrensel bir hedef olan 7.5%’ i genç hastalar için uygun araçlarla mümkün kılıyor – insülin analoglaro, pompalar ve CGM – böylece hastalar daha iyi glisemik kontrol sağalayarak daha az hipoglisemi yaşıyorlar. Bu gelişmelere rağmen, T1D değişimi ile ilgili en son bilgilere göre, A1C değerleri gözetilmeksizin, şiddetli hipoglisemi riski devam etmektedir. Ayrıca gelişmeler gösteriyor ki uzun zaman devam eden hiperglisemiler potansiyel komplikasyonlara neden olabilmekte.
Kapsamlı olarak raporda yer alan önemli nokta Tip1 diyabetli hastaların karşı karşıya kaldığı benzersiz zorluklar ve en büyük gereklilik Tip1 ve Tip2 arasındaki farklılıkların anlatılmasıdır. Bu tedavinin kişiselleştirilmesi açısından önemli bir nokta olacaktır, geriye dönük konulara dikkat çekmek ve Tip1′ ler için medikal literatürlerin artmasını sağlayacaktır. Henüz daha bu durumun diyabet alanında etkisini ölçmek için erken, bu rapor konuya daha fazla ilgi çekilmesine önderlik edebilir ve belkide Tip1′ ler için gelişme sağlar.
Tip1’liler İçin Yeni Tedavi Çalışmaları
Tip1 tedavisi ile ilgili bir süre devam eden durgunluktan sonra pozitif sonuçlar görmek sevindirici. Dr. Michael Haller son zamanlarda Tip1 diyabet tanısı olan hastalarda yapılan çalışmalarda düşük doz antitimosit globin (ATG) ve granülosit koloni kombinasyonunun etkilerinin sonuçlarını sundu. Bu ilaç kombinasyonu ‘Brazil Lite’ kokteyli olarak adlandırılmış, Tip1′ ler için radikal bir tedavi yöntemi, aslında immün sistemi vücutta bulunan T hücrelerinin beta hücrelerine saldırmasını önleyerek resetliyor. Çalışmalar göstermiştir ki Brazil Lite alan kişiler insülin salgılayabilmiştir (C-peptit), oysaki bu kişilerde placebo azalmıştır ve çalışmalarda 65 katılımcıda insülin serbestliği olduğu görülmüştür. Malesefki Brazil Lite kokteyli A1C değerini düşürmemiştir. Bu çalışma göze çarpan semptomlardansa Tip1 diyabetin temel nedenini bulmak için yapılan ilk çalışmadır (otoümmin saldırı). Bunula birlikte, güvenilirlik ile ilgili risklerle belli pozitif sonuçlarla ortaya çıkmıştır: Çalışmaya katılan 65 hastanın 35′ inde sitokim sendromu, ve/ veya ateşlenme ve alerjik tepkime gibi rahatsızlıklar görülmüştür. Yapılan çalışmalarda bu gibi güvenlik riskleri tedavinin faydalarından daha önemli olduğu için çalışmalar yeni Tip1 terapilerinin yapılmasına neden olmaktadır. Bilim adamları yeni yapılan deneme çalışmalarında Brazil Coctail ve başka daha güvenli terapiler üzerinde çalışıyorlar. Tip1 tedavileri ilgili daha fazla bilgiye erişmek için lütfen ‘Targeting a Cure for Type 1’ isimli kitabımızı okuyunuz. (Kaynak: http://diatribe.org/issues/65/conference-pearls/1 ve Çeviri: Merve Demir)
Selamlar,
Öncelikle çeviri için çok teşekkürler Merve Hanım..
Ben şahsen yapay pankreastan çok ümitliyim ve bu çalışmalar da ümitlerimin boş olmadığını gösteriyor..”Brezilya Kokteyli” ise yan etkilerinden dolayı pek aklıma yatmadı..
teknoloji ilerledikçe ümidimiz artıyor ama bana yinede kök hücre tek çözümmüş gibi geliyor