Bob Geho, Tip 1 diyabetli olmakla birlikte, konu glikoz ve insülinin vücutta nasıl çalıştığına gelince kendisini “karaciğer misyoneri” olarak tanımlanmayı seviyor.
Ya da daha doğru tanımlamak gerekirse, diyabetli kişilerde bu ikisinin şu anki haliyle birlikte çalışması gerekirken nasıl birlikte çalışamadığı.
46 yaşındaki Bob (Cleveland-Ohio) 90’lı yılların başında genç bir yetişkin iken tip-1 diyabet teşhisi aldı. Bu yaşam-değiştirici an yalnızca kendi sağlığı konusundaki düşüncelerini ve günlük rutin uygulamalarını değil , aynı zamanda kariyer rotasını da değiştirerek babasının daha önceden yapı taşlarını döşediği yola yöneltti.
Bob, bugün bir diyabet danışmanı ve D-tech dünyasında lider olarak tanınıyor. Kendisi Clevaland’da yerleşik, HDV insülin olarak bilinen ve insülinin karaciğerde daha uzun süre kalmasına imkan vererek glikozun vucudumuzda çalışma şeklini değiştirecek nanoteknolojiyi geliştiren Diasome Pharmaceuticals firmasının başkanı. HDV bileşiminin injeksiyon olarak yada insüline iliştirilmiş bir hap olarak alınması, insülinin kan dolaşımına geri verilmeden önce karaciğer metabolik hücreleri tarafından daha iyi absorbe edilmesini sağlıyor.
Kısacası, bu insülin aktarımında oyun kurallarını değiştirebilecek – çünkü insülin kesinlikle hayat kurtarırken, doğru dozu ayarlamak ise endişe yaratan zorlu bir tahmin ve riskleri olan büyük bir sınav / mücadeledir.
Bob, değişimin/devrimin kesinlikle olacağını ve baktığında kendilerinin bu tip ( doğruluğu ve tahmin edilebilirliği daha yüksek ) insülin terapisine duyulan ihtiyaç için öncü olduklarını söylüyor. Genellikle ilaç endüstrisinde yada rutin klinik uygulamalarında insülinin karaciğerdeki çalışması gereken şekliyle niçin çalışmadığının çok iyi anlaşılamadığını ve bu durumun gündelik insülin tedavisini dramatik olarak değiştirebileceğini belirtiyor. Bütün bu prosesi baştan aşağı değiştirmek istediklerini söylüyor.
Sonunda Oğlu da Babası Gibi Oldu
Bob kendisinin hiçbir zaman ünlü bir tıp araştırmacısı olan babası Dr. W. Blair Geho’nun izini takip edeceğinin hayalini kurmadı. Babası 1960 lı yılların başında tıp fakültesine girdi ve oldukça ünlü bir farmakolog olan Dr. Earl Sutherland Jr. ‘ın ekibinde yer aldı. Dr. Earl Sutherland Jr. protein kimyası konusunda yaptığı çalışmalardan ötürü Nobel ödülünü kazandı ve 1970’li yıllarda “gizemli protein olaran tanımlanan Glukanon’u” bulan ekibin bir üyesiydi.
Sutherland’ın rehberliğinde çalışan babası, daha sonraki yıllarda, karaciğere özgü insülinin geliştirilmesinde kullanılacak bilginin temellerini öğrendi. Geho, 1960’lı yıllarda Procter & Gamble’a katıldı ve firmanın ilaç araştırma bülümünü geliştirdi. Bob’a göre burada çalışması P&G nin kemik metabolizmasına derinlemesine etki eden Crest diş macunu araştırması nedeniyle ona vücudun kimyasal yapısı hakkında ilaç konusunda çalışmasından daha fazla şey öğretti. Blair Geho, P & G de çalıştığı süre zarfında insan kullanımına uygun ilk bisphosphonate hap olan Didronel ile kemik görüntülemesinde ajan olarak kullanılan Osteascan’ın geliştirilmesinde öncülük etti
Bob’un babasının aile üyelerindeki tip 2 diyabet dışında diyabet ile ilgili herhangi bir kişisel ilişkisi yoktu. Fakat araştırmaları karaciğere özgü insüline giden yolun oluşturulmasında öncülük etti. 90’lı yılların başında diyabetlilerde insülin kullanımını iyileştirmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi çalışmasını devam ettirmek için, Cleveland’da bir teknoloji firması olan SDG Inc.yi kurdu.
90’lı yılların başında aynı dönemde, Bob orkestra şefi olmak için müzik konusunda eğitim alıyordu. Ancak rutin bir fiziksel kontrol tip 1 teşhisi ile sonuçlandı ve kendi doktorundan sonra aradığı ilk kişi babasıydı. O ondan itibaren diyabet kişisel ve mesleki olarak tüm dünyası haline geldi.
Bob şöyle diyor : “Babam tam da o sırada SDG de başlamıştı ve insülin tedavi cihazı hakkındaki uzun soluklu çalışmasına devam ediyordu ve ben oraya gitiğimde hayatımda ile defa böyle birşey ile karşılaştım. Gerisi zaten herkesin dediği gibi tarih …” “Müzik dünyasından doğruca babamın meraklı olduğu diyabet araştırmaları dünyasına geçiş yaptım.”
O günden beri her ikiside aynı amaca yönelik olarak , araştırma safhalarının sonucunda HDV oral yada injeksiyon yoluyla insülin tedavisi’ni pazara sunmak için aynı yolda birlikte dümen kırmış durumdalar.1994 te kurulan teknoloji firması SDG holding bugün 20 inci yılında ve baba-oğul ikilisi aynı zamanda bugün 10 uncu yılında olan Diasome Pharmaceuticals firmasını kurdu. Çok başarılı geçmeyen birkaç yıllık periyot sonrası , 2 yıl önce Bob babasının bilim başkanı olduğu Diasome’ a başkan ve yönetici olarak geri döndü.
Onların amaçları halen aynı ve Bob şu anda hedeflerine her zaman olduğundan çok daha yakın olduklarını ifade ediyor.
Arkasındaki Teknoloji
HDV teknolojisinin arkasındaki düşüncenin anlaşılması oldukça basit : insülinin vücutta diyabetli olmayanlardaki gibi çalışmasını sağlamak.
Bob burada durarak şunu soruyor. “Niçin diyabetli olmayan birine göre iki kat daha fazla insülin yapmamıza rağmen halen yüksek kan şekeri değerlerine sahibiz?” Ve cevabın oldukça basit olduğunu söylüyor “çünkü insülin vücutta çalışması gerektiği şekilde çalışmıyor”.
Bu durum gösteriyor ki insülinin vücuda verilmesinden öte bir tedaviye ihtiyaç var.
Diyabetli olmayan kişilerde yiyecekler pankreastan insülin salınımını tetikler. Ancak bu insülin önce %65 glikozun depolandığı karaciğere gider. Fakat biz diyabetlilerde deri altına injekte edilen insülin karaciğer yerine önce yağ ve kas hücreleri tarafından kullanılır. Bu yüzden yemek zamanı insülin aldığımızda, yediğimiz yemeğin yaklaşık üçte ikisine yakın glikozu depolayan karaciğer yerine neredeyse tamamına yakın kısmı karaciğer yoluyla kana karışır. Yalnızca karaciğerdeki temel doku yapı hücreleri (hepatocytes ) glikozu önce depolayıp sonra salma yeteneğine sahiptir. Ancak bu bizim kullandığımız insülin de böyle çalışmaz.
Bob, belli bir noktada insanların insülin üreten şirketlere karşı bize bu gerçeği söylemedikleri için kızgın olmaları gerektiğini söylüyor. “Her lise öğrencisi karaciğerin glikoz depoladığını öğrenir, ancak ilaç firmaları her nedense bu gerçeği görmezden geliyor. Anlaşılır gibi değil.”
Bob şöyle devam ediyor. “Yemek öncesi uzun süre yerine 15 dakika önce enjeksiyon yapabilme imkanını takdir ediyor ve bu firmaların bunu yapabilmek için bizlere verdiklerini seviyorum. Ancak gündelik durum yönünden çok kötü bir ürün. Gerçekten daha kötü bir ürün tasarlanamazdı. İşte biz bu durumu değiştirmek ve insülinimizin glikoz metobolizmasını anlamasına imkan veren teknolojiyi geliştirmek için buradayız”
Bob, yeni geliştirilmekte olan daha hızlı insülinlerde de aynı probllem ile karşılaşılacağını, çünkü onlarında karaciğere gitme sorununu çözemediğini söylüyor.
Onların HDV teknolojisi son aşama klinik deneyler safhasında ve prototip olarak Bob’un zihnindeki ürün aşağıdaki gibi olacak :
Diyabetli kişi kalem yada ampül halindeki HDV nin 20 nanometrelik bir ölçüsünü kullandığı insülin ampülüne injekte edebilecek ( doğrudan vücuda değil ). Bu HDV nanoteknolojisi insüline yapışacak ve vücuda injekte edildiğinde belirli bir miktarı diyabetli kişinin karaciğerine gidecek.İnsülinin yapısında herhangi bir değişiklik olmayacak. Bu yüzden halen kullandığımız hayat kurtaran ilaçlara yalnızca bir ilave söz konusu.
HDV solüsyonu insülin ile birlikte satılabilir yada sonradan kalem, ampül veya pompa kartuşlarına ilave edilebilir.Fakat insülin üreticilerinin bu tür ürünleri kendi mamülleri ile birleştirme konusundaki isteksizlikleri göz önünde bulundurulduğunda, Bob HDV nin ayrı bir ürün olarak satılma ihtimalinin daha fazla olduğunu söylüyor.
Bob bunun alarm verecek derecede basit bir fikir olması nedeniyle “FDA’in bu fikri, mevcut insülinler ile kullanılabilecek ucuz ve güvenli bir yol olması sebebiyle çok beğendiğini yazılı olarak bildirdi” dedi.
Bir Sonraki Adım?
Şu anda araştırmalar halen devam ediyor.
Bob, insanlar üzerinde son yapılan araştırmalar sonucunda HDV nin düşük dozlarda insülin kullanan tip 1 ve tip 2 diyabetlilerde kan şekerlerini düşürmede oldukça etkili olduğunun görülmesi üzerine, üçüncü faz insan deneyleri için onay aldığını söylüyor
Her şey planlandığı gibi giderse, 12 ile 16 ay sürebilecek ve 500 hastayı kapsayan 6 aylık araştırma süreçli üçüncü faz insan deneyleri 2015 in başlarında başlayabilir. Kesin olmamakla birlikte 2016 yılının sonuna doğru yasal onayı ve 2017 de olası FDA onayını görebiliriz.
“Geçmiş yıllarda daha düşük seviyeli bir profil sergiledik. Ayrıca açıkça söyleyebileceğimiz şeyler sınırlıydı. Ancak şu anda yönetim ve firma olarak bu hikayenin hastalar ve klinikler tarafından duyulması gerektiğine karar verdik. Eninde sonunda ilaç sektörünün karşılık vereceğini düşünüyoruz.”
Son zamanlarda Diasome’un bu nanoteknolojiyi geliştirmesiyle birlikte, Bob diyabet dünyasında daha fazla ilgi odağı olmaya başladı. 1 yıl önce “Diabetes Hands Foundation” a yönetim kurulu üyesi olarak katıldı ve 22 Mayıs’ta Tudiabets’te canlı yayına katılacak. Bob diyabetlilerin blog dünyasında oldukça ilgi çekiyor ve danışmanlık yapmaya devam ederken Diasome hikayesini daha geniş çevrelere duyurmaya yardımcı olmasını umuyor.
Bu bilim ve konusu oldukça ilgi çekici, özellikle yemek öncesi yüksek kan şekeri değerlerini ve bazen insülinin yemekten daha hızlı etki etmesi sonucu oluşan düşmeleri düşündüğümüzde, bu konu hepimizin takdir edeceği birşey.
Bob hayatında halen müzikle uğraşıyor mu ?
Gülerek bize dört çocuğunun da piyano çaldığını, ancak çoğu zaman müziğin ihtiyacı olduğunda kafasındakileri boşaltmak için kişisel bir yol olduğunu söylüyor. Bugünlerde yönettiği asıl orkestranın insülin tedavisi olduğunu ve bunun sonucunun Mozart’ın müzik dünyası için anlamı neyse diyabet dünyası için aynısı olmasını umut ediyor.
(Çeviri: DiyabetimBen.com Çeviri Ekibinden Akın Erol, Kaynak: diabetesmine.com)
esra hanım tam olarak calısma nedir? ben pek anlayamadım
Yusuf Bey Merhaba,
Aşağıdaki birkaç satırı okursanız daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum.
“Niçin diyabetli olmayan birine göre iki kat daha fazla insülin yapmamıza rağmen halen yüksek kan şekeri değerlerine sahibiz?” Ve cevabın oldukça basit olduğunu söylüyor “çünkü insülin vücutta çalışması gerektiği şekilde çalışmıyor”.
HDV teknolojisi son aşama klinik deneyler safhasında ve prototip olarak Bob’un zihnindeki ürün aşağıdaki gibi olacak :
Diyabetli kişi kalem yada ampül halindeki HDV nin 20 nanometrelik bir ölçüsünü kullandığı insülin ampülüne injekte edebilecek ( doğrudan vücuda değil ). Bu HDV nanoteknolojisi insüline yapışacak ve vücuda injekte edildiğinde belirli bir miktarı diyabetli kişinin karaciğerine gidecek.İnsülinin yapısında herhangi bir değişiklik olmayacak. Bu yüzden halen kullandığımız hayat kurtaran ilaçlara yalnızca bir ilave söz konusu.
HDV solüsyonu insülin ile birlikte satılabilir yada sonradan kalem, ampül veya pompa kartuşlarına ilave edilebilir.Fakat insülin üreticilerinin bu tür ürünleri kendi mamülleri ile birleştirme konusundaki isteksizlikleri göz önünde bulundurulduğunda, Bob HDV nin ayrı bir ürün olarak satılma ihtimalinin daha fazla olduğunu söylüyor.
sevgiler
Diyabetimben çeviri ekibinin eline sağlık nasıl güzel bir bilgi daha ..
Asena Selam,
Gönüllü ekibimiz sağolsunlar baya çeviri yapıyorlar. Hepsine tekrar çok teşekkür ediyorum.
sevgiler