Barcelona, Tatil ve Tip-1 Diyabet

Ne yeni bir yılı ne de bayram, seyran gibi günleri kutlamayı sevmeyen biz yeniyılı Barcelona’da kutlayalım diye çıkıp geldik 🙂 Galiba vesile oluyor bu tarz günler tatil için.

Barcelona özellikle yemek konusunda Paris’e göre oldukça konforlu bir şehir. Damak tadı Türkiye’ye oldukça yakın.

31 Aralık’ta geldiğimizde oldukça uykusuzduk. Otele gelir gelmez odamıza yerleşeceğimizi düşünürken ortalama 4 saat beklemek durumunda kaldık 🙂 Bu arada havalimanından Aerobus denilen otobüse otele gelmek için bindiğimiz ilk hipoglisemiyi yaşadım 🙂 Hazırlıklı geldiğim için vişne suyu imdadıma yetişti 🙂 Otelde ise odaya yerleşme ve yatma derken ancak akşama doğru otelden çıkıp yemek yiyebildik. Ancak tedarikli gelmiştim. Çünkü Paris’e gittiğimizde de yemek bulma zorluğundan dolayı çok aç kalmıştık. Burada da bir aksilik olur diye biraz peynir, salatalık, simit ve kepekli bislüvi filan almıştım. Yatmadan önce en azından bir şeyler yiyebilmiştik 🙂

Akşam ise La Rambla denilen bizdeki Taksim’in aynısı caddeden geçerek bir mekana gittik. Özellikle kırmızı et konusunda adamlar kendini aşmış denildiği için gitmiştik. Adamlar bizdeki odun fırınında et pişiriyorlar. Ama yok. Eti beğenmedik ama aç olduğumuz için yedik. Servis stilleri oldukça başarılı. Altında kömür ve üzerinde ızgara olan bir serviste eti sunuyorlar. Burada 10 numara veriyorum 🙂

Şehir çok engebeli olmadığı için yürümek oldukça kolay. Kaptırıp gittiğinizde bilmem kaç km yol yürüdüğünüzün farkına varıyorsunuz.

Ama hem insülin hem yemek hem de hareket ayarını tutturmak kolay olmasa da dikkatli olmak lazım. Zira sonu hipoglisemi ataklarıyla sonlanabilir. Ben ilk gece de hipoglisemi, yaşadım. Gün içerisinde o kadar kilometre yaptık ki. Gecesinde hissettiğim bir hipoglisemi ile hemen vişne suyu müdahalesi ve akabinde kepekli bisküvi takviyesi ile sorunu çözdüm. Sosyal bir mesaj vermem gereken bir noktaya geldim 🙂 Unutmayın; hipoglisemi anlarında çikolata, bisküvi ya da meyve yiyerek zaman kaybetmemek gerekiyor. Amacımız kan şekerini hemen yükseltmek, yavaş yavaş yükselmesini beklemek değil.

İnsülin dozlarında bir oynama yapmadım. Bazal insülinlerim de dahil. Çok hareket ettiğim için yemek yesem dahi kan şekerim yükselmediği için insülin yapmamayı tercih ettim. Ki bu arada karbonhidrat ağırlıklı bir beslenmemiz yok. Dün akşam 80 mg/dL kan şekeriyle yemeğe başladım. 20-25 gram KH aldım. Gerisi sebze ve protein. Kan şekerim standart düzeye geldi ve kaldı. Ancak normal almanız gereken karbonhidrat tüketecekseniz o zaman hareket durumunuza göre tüm insülin dozlarınızı ayarlamak ve yemeklerinizdeki insülini ise ona göre yapmak da bir çözüm olabilir.

Ancak hep diyorum, yine de demeye devam edeceğim; ‘biz tip-1 diyabetliler sürekli tatil modunda olmalıyız.’ Tip-1 diyabetin en güzel çözümü. Bilime inancım kuvvetli biliyorsunuz. Ama alternatif olarak da tatilin bizlere ve kan şekerimize oldukça önemli pozitif bir etkisi var 🙂 🙂 🙂 Hoş Limon ve Yoğurt yazımız kendini aştı. Halen limon ve yoğurt kullanmaya başladım, 6 ay sonra görüşürüz diyen takipçilerimiz var. Gelin siz bırakın yoğurt ve limonu. Asıl çözüm burada; ‘tatil’ 🙂 Bu arada açık açık dalga geçiyorum 🙂 Kimse kusuruma bakmasın.

Burada bir de meyve pazarı var. Adını sanını duymadığım meyveleri de yedim 🙂 Karbonhidratını nasıl saydınız diye sormayın sakın. Tadımlık yediğim için sorun olmadı. Zaten hareketli bir ara öğünde 20 gram karbonhidratı da geçmediğim için bir sorun çıkmasını beklemezdim. Daha fazla da yiyebilirdim ama tuttum kendimi )

Kan şekerimi ise sık sık kontrol ediyorum. Bizim için oldukça önemli kan şekeri ölçümü. Özellikle normalin dışında bir süreçteysek daha da dikkatli olmamız lazım.

Baız aileler ya da tip-1 diyabetli yetişkinlerden duyuyorum; ‘insülin de yapmıyorum kan şekerimi de ölçmüyorum. Hissediyorum, hep normal kan şekerim’ 🙂 Güldürmeyin beni. Kan şekerinizi ölçmeden tam olarak kaç olduğunu bilemezsiniz. Yüksek ya da düşük olduğunu az çok hepimiz artık hissediyoruz ama yüksek ama ne kadar yüksek, düşük ama ne kadar düşük olduğunu bilmeden kendinize nasıl müdahale edeceğinizi bilemezsiniz. Ya çok yüksek ya da çok düşük ise???

Gelelim tatili anlatmaya devam etmeye. Dün tüm şehir karış karış gezdiren otobüse binerek karış karış gezmeye çalıştık. Tüm önemli yerlerşi gezdiriyor bu otobüsler. Durakları var ve her durakta inerek geziyorsunuz ve sonra arkadan gelen otobüse yine binip seyahatinize devam ediyorsunuz.

Son durağımız Barcelona Stadı yani NouCamp idi. Futbolı sevmezdim ama Eşref çok sever. Çarşı kimliği Eşref’ten geçti. Türkiye’de hiç bir stada gitmemiş olsam da NouCamp oldukça başarılı. Stad kocaman. Müzesi harika. Adamlar oldukça başarılı bir ortam yaratmışlar turistler için. Aslında ortamdan ziyade kapitalizmin getirilerinden olan herşeyi paraya iyi bir şekilde çeviriyorlar 🙂

Yandaki fotoğrafı da ilk girerken çektik 🙂

Eşref’i soran olursa o da iyi. Dün Barcelona’nın stadına gittik. Messi’nin fotoğrafı ile çekildiği bir fotoğrafı sizlerle paylaşıyorum. Eşref o kadar mutlu ve rahat 🙂

Şehri gezmeye devam ediyoruz. Pazartesi günü Türkiye saati ile 16:30 gibi uçuyoruz.  Herkese selamlar ve sevgiler 🙂