Yeni bir hikaye başladı o gün hala devam eden ve sonu bilinmeyen…
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, şehirlerin birinde, insanların birbirine mektup yazdığı, çocukların sokakta top oynadığı, okulluların mavi önlük giydiği, dedelerle nenelerin olduğu zamanlarda…
Genç, güzel, yeni bir gelin otururken evinde radyodan duymuş o adı. Eli karnına gitmiş, aklından kızı ve adı geçmiş..
Aylar birbirini kovalamış. Annesi kızını, kızının adını ve kızının kaderini getirmiş dünyaya. Getirmiş getirmesine de, kızı o an adına mı kaderine mi ağlıyormuş, bilememiş.
Kız aslında çok güçsüzmüş doğduğunda ama annesi ondan güç almış, ona dayanmış, onunla dayanmış…
Yıllar geçmiş aradan, kızıyla birlikte annesi de büyümüş. ”Ya Sabr” demiş karşılaştığı her güçlükte. “Allah’ım kızım için sabır…”
Yıllar da kovalamacaya devam etmiş yaşlar da. 4 yaşına girmek üzereymiş bizim küçük kız. 4 yıllık dünyası renkli çoraplarından, kıvırcık saçlı oyuncak bebeğinden, kömür karası gözlerinin gördüğü süt beyazı rüyalarından ibaretmiş. Değil hayatı kendini bile bilmiyormuş daha. Ama kader, öğretmeye niyetliymiş.
Nihayet kız girmiş 4 yaşına, büyük bir zayıflamayla ve annesinin kafasındaki sorularla. Babasının “bir şey olmaz” larını annesinin gözyaşları ikna etmiş ve işte hastanedelermiş.
O uzun boylu, gözlüklü, bembeyaz önlüklü doktor amca okşarken kızın başını, kız fark edememiş ki onun acıyan bakışlarını. Kara gözleri annesiyle babasındaymış o an. Anlamamış annesinin hıçkırıklarını ve babasının gözlerinden yağan yağmurları… (devamı gelecek.)
Yazar: 1sekersizcay
Kaynak: http://1sekersizcay.tumblr.com/
Büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum
Esra hanim gozlerim dolarak okudum… kendi hikayemi okur gibi oldum. Type1 teshisi konuldugunda ben d 4yasindaydim… aradan gecen 29yila ragmen , herseyi cok net hatirliyorum walla :”(
🙁
içim parçalandı..bu illet bari çocuklardan uzak dursun..bir aşısı falan olsa mesela, doğduktan hemen sonra vurulsa..
Sanırım bütün hikayeler benzer. Hissedilen duygularda. Önceleri Nerde hata yaptımlar ve keşkeler içinizi kemirir sonra bunun yerini yığınla endişe alır. Delinen küçük parmaklar, moraran iğne yerleri, hipoglisemi olurmu diye geçen uykusuz geceler.
“Şekerli” bir kader bizimki. Çocyklarımızın var olması hergün onlara sarılabilmek kokularını içimize çekmek tip 1 diyabetle mücadeledeki en büyük gücümüz.
Tak tak tak!…
-KİM OOO.
Benim “Şeker Kız Candy”
oyyyyy gözlerim dolarak okudum sabırsızlıkla bekliyorum…
Esra Hanım güzel bitsin bu hikayenin ve tüm hikayelerin sonu inşallah…
Hacer Hanım Merhaba,
Bu aralar ben de yine sorgulama dönemindeyim. Sizin yorumunuz denk geldi. Az önce şekerim 380 civarında çıktı. Ve ağlamaya başladım. Üzüldüm yine.
Ne yapalım. Ne diyebilirim bilmiyorum ama tip-1 diyabeti yönetmekten çok sıkıldım çok.
sevgiler