Benim Tip-1 Diyabetim
Diabetesdaily.com ‘u ve de Facebook sayfasını takip ediyorum. Çok güzel bölümler ve yazılar paylaşılıyor. Dün de Emma Sun tip-1 diyabetle nasıl tanıştığını, sonrasında tip-1 diyabetle ilgili öğrendikleri ve tip-1 diyabetini nasıl yönettiğini anlattığı bir yazıyı okudum.
O da benim gibi üniversite ikinci sınıfa geçerken tip-1 diyabetle tanışmış 🙂
O günleri hatırlıyorum da; adım atmada yaşadığım güçlük, üniversitenin ilk yılında zar zor yataktan kalkıp okula gitmelerim, sürekli su içme ve tuvalete çıkma hali, genital bölge enfeksiyonu. Okuldan bir ara gerçekten yok olmuştum. Tip-1 diyabetli olduğum ortaya çıkınca; İstanbul’a, abimin yanına gelip tip-1 diyabetle ilgili hastaneye yatış, insüline alışma, kan şekerini ölçme, doğru beslenme yöntemleri üzerine kafa yormaya başlamıştım 🙂 Ahhh o saman kağıt üzerine yazılı peynir ve zeytin miktarları 🙂 Bir ara bahsetmiştim sizlere; ‘Ben halen her kahvaltıda 4-5 adet zeytinden fazlasını yiyemiyorum 🙂 ‘ Ki o zamanlar tip-1 diyabet (sene 2002); önce insülin enjektörleri, sonra insülin kalemi, parmaktan kan şekeri ölçümü (Accu-chek Active) ve verilen beslenme listesine uyumdu benim için.
2010 yılında insülin pompasıyla tip-1 diyabetimi yönetmem de evrim geçirdi. Artık % 25 otomatik pilotta olan bir tip-1 diyabetim vardı. Artık tip-1 diyabet (sene 2010); parmaktan kan şekeri ölçümü (Accu-chek Performa Nano), karbonhidrat sayım yöntemi ve insülin pompasına dönüşmüştü. Bu ‘muhteşem üçlü’ iyi bir dokunuş sağladı tip-1 diyabetli hayatıma. Kan şekeri ölçümünde parmaktan yüksek miktar kan çıkarmaya gerek de kalmamıştı. Her şey yolunda gitse bile günde 4 kez insülin yapmak da geride kalmıştı. Beslenme konusu daha keskin hatlı değil, daha esnek bir hale bürünmüştü.
Tip-1 diyabetli bireyler çoğu insan gibi ‘kafası çalışan’ insanlardan 🙂 Hep hayal ederdim; keşke yediklerimize göre insülin yapacak sistem olsa ya da kan şekeri yüksekse insülin gönderip, düşükse insülini kesen bir sistem. Bir de insülinler bu kadar yavaş çalışmasa. Yediğimiz besinlerin karbonhidrat hesaplamalarıyla da uğraşmasak. Bizim yerimize bir cihaz tarasa ve o karbonhidrat değerini bize söylese 🙂 🙂 🙂 Hayallerin çoğunu bilim dünyası gerçekleştirmeye başladı 🙂 Bazıları hayatımıza girdi, bazıları ise hem teknolojinin gelişmesini hem de bilim dünyasının atılımlarını bekliyor 🙂
2013 yılında ise ilk kez sensör teknolojisini denemiştim. Pek de fena sayılmazdı. Artık tip-1 diyabetle daha iyi yaşıyordum. Teknoloji de kısmen destekliyordu bu süreci.
2015 yılından bu yana da Accu-chek Connect kan şekeri ölçüm cihazı, Medtronic insülin pompası (180 ünitelik rezervuarlı olan ve sensörsüz.) ve Dexcom ile tip-1 diyabetli hayatım daha konforlu bir noktaya geldi. Bu teknolojilerle birlikte Nightscout uygulaması da uzaktan takip konusunda bu sürecine pozitif katkı sağladı. Şu an için tip-1 diyabet; sensör teknolojisi, insülin pompası, karbonhidrat sayım yöntemi ve parmaktan kan şekeri ölçümüyle birlikte daha teknolojik bir hale geldi 🙂
Yıllar geçtikçe nelerle karşılaşacağız bilmiyorum ama teknoloji gittikçe gelişecek.
Sizler de bizlerle hikayenizi ya da yaşadıklarınızı paylaşmak isterseniz Benim Tip-1 Diyabetim linkindeki formu doldurabilirsiniz. Biz de sizlerden gelecek hikayeleri diyabetimben.com’da yayına alırız 🙂
Görsel kaynak: https://www.diabetesdaily.com/blog/my-type-1-diabetes-diagnosis-323617/#
Test
kavrazoguzhan Spor salonunda insulin yaparken anabolik steroid aliyormusum gibi bakiyor millet 😂😂😂
diyabetimben Neler düşünmüyor ki insanlar @kavrazoguzhan 😂