Diyabetle Mücadeleyi Değil, Onunla Yaşamayı Öğrendim
Birkaç hafta önce kendisi de tip-1 diyabetli olan Gözde Hanım ile buluştuk. Gözde Hanım, Yeditepe Üniversitesi Gazetecilik son sınıf öğrencisi. “Yaşayanın Gözünden” röportaj dizisi için kendi hayatının içindeki tip-1 diyabetle ilgili bir röportaj yapma fikri çıkmış. Ve birlikte keyifli anlar geçirerek bir röportaj gerçekleştirdik.
Ben de sizlerle o röportajdan bazı önemli detayları paylaşıyor olacağım. Röportajın tamamı ise yazının sonunda pdf dökümanında olacak 🙂
Tip-1 Diyabeti Kabullenmek Ya da Alışmaya Çalışmak Zorladı Mı Sizi?
Sanırım o biraz mücadeleye nasıl başladığınızla alakalı. Ben diyabetimi öğrendiğimde tek başıma yaşıyordum ve her şeyimle tek başıma ilgilendim. Küçüklüğümden beri hep yaşımdan büyük bir karakterim vardı ve bu yüzden hep ‘Esra yapar, o başarır.’ gibi iddialı cümlelerle büyüdüm.
Bu nedenle ilk duyduğum anda şaşırdım evet ama hiç karamsar bakmadım.
Peki Sizi Zorlayan/Umutsuzluğa Düştüğünüz Bir An Yaşadınız Mı?
Her şey yıllar sonra başladı.
Teknoloji gelişiyor ve her şeye ayak uydurmanız gerekiyor. Tam şırıngaya alışıyorsunuz kalemler çıkıyor, tam ona alışıyorsunuz pompa çıkıyor. Yani anlayacağınız zaman geçiyor ve her şey gelişiyor.
Bazen ben de yorulduğumu ve her insan gibi ‘neden sade, sorumluluğumun bu kadar ağır olmadığı bir hayat süremiyorum?’ diye düşünmüyor değilim doğrusu.
İşimden geliyorum, kıyafetimi çıkarıyorum ve aynada bir bakıyorum; bir yerde sensör, bir yerde insülin pompası, kablo… işte o zaman ‘neden ben?’ dediğim olmuştur ne yalan söyleyeyim.
Bu Sitede İnsanlarla Deneyimlerinizi Paylaştıkça Daha Organize Olmuş/Kendinizi Kontrol Altında Tutmuş Hissediyor Musunuz?
Kısa zaman önce diyetisyenim beni bu şekilde tehdit ediyordu (gülüyor). İnsanız sonuçta her şey dört dörtlük olmuyor, benim de kaçırmalarım oluyor.
Bazen iş temposundan yemek düzenim bozuluyor ve diyetisyenim bu dalgalanmaları görünce ufak ufak tehditlere başladı. Bu sitenin varlığı benim bir rol model olarak bu dalgalanmaları hemen toparlamamı sağlıyor.
Bizim yola çıkış hikayemizin en başı doğru olmayan şeyi gösterme, anlatma, paylaşma! Örneğin; şeker ölçümü yapıyorum ve o an ne çıktıysa; 40 mı, 270 mi, 500 mü… ne çıktıysa o anda paylaşıyorum ki aramızdaki empati duygusu güçlensin.
Diyabetlilerin Sosyal Hayatta Ya Da İş Hayatlarında Paylaştıkları Sorunlar Var Mı?
Bir düzen oturtturmak o kadar zor ki. Lakin bu sizin zorunlu yol arkadaşınız ve siz ona iyi bakın ki o da size iyi davransın. Özellikle küçük yaşlardaki diyabetlilerin çoğunda benzer endişeler görüyorum; “Ben okuyabilecek miyim?”, “ Ben çalışabilecek miyim?… Bunların hepsi içi boş ama onlar için basit olabilecek hayalleri bile gözlerinde büyütüyorlar.
Yetişkinlik sürecinde de; iş temposuna ayak uydurabilme tedirginliği, evlilik ya da çocuk sahibi olma şansınızın olup olamayacağı düşünceleri bitmiyor, bitmez.
“Her şeye rağmen bir diyabetli güçlüdür, motivedir, organizedir, düzenlidir ve en önemlisi mücadelecidir. Doğal olarak istediği her işin üstesinden gelir.”
Evlilik Ve Çocuk Diyabetlinin Hayatını Zorlaştırır Mı?
İlk önce şunu söyleyeyim özellikle biz diyabetli kadınların çoğu fazla enerjiliyiz. Pili bitmeyen biz yapmışlar resmen (gülüyor). Bu nedenle sevgiliyi de, eşi de, diyabeti de idare edebiliyorsunuz. Gelin görün ki 3. ve size direkt olarak bağımlı bir bireyin hayatınıza dahil olması ürkütücü geliyor. Bu benim fikrim tabii ki.
Bizim sitemizde de bunu başaran ve bu deneyimini bizlerle paylaşmış bir sürü diyabetli anne var. Anne diyorum çünkü bu süreci diyabetli kadın çok büyük fedakarlıkla başarıyor. Diğer sağlıklı annelerin özverisinin 5-10 katı daha fazla çaba sarfediyorlar.
Ben çok planlı ve takıntılı bir insanım bebekle ilgili en basit bir komplikasyonda bile kendimi yiyip bitirebilirim. Bir de hayat görüşü olarak çocuksuz bir yaşama karar verdik eşimle ama büyük de konuşmuyorum tabii ki.
Röportajın devamı: Esra Avcı Röportaj
test