Hikayeni Paylaş / Ezgi ve Ozan’ın Annesi Nihal Çetin
Merhaba,
Ben sizlere bir değil üç kişilik bir diyabet hikayesi anlatacağım.
2004 şubat ayında sevgili yeğenim çok su içmeye ve hızlı kilo kaybı yaşamaya başlar. Bu tabloya sık tuvalete gitme de eklenip annesinin de dikkatini çekince gidilen sağlık kurumunda yapılan ölçümlerde diyabet tanısı konur. Ailede ilk defa görülmüş ve hepimizi çok üzmüştü. O zaman Hasan ile bir sürecin başladığını ve devamının geleceğini henüz bilmiyorduk ve hiç birimiz üstümüze kondurmadık. Hasan 14 yaşında diyabet ile tanıştı ve şimdi diyabet kaynaklı sorunu olmayan mutlu bir yetişkin. Yeğenim tip-1 tanısı aldığında ablama teselli etmek amaçlı söylediğim “olaya iyi tarafından bak, ev hanımısın, çocuğun ile istediğin gibi ilgilenirsin ve daha da önemlisi bir kız çocuğu değil hamilelik ve doğum gibi diyabet ile daha zor olabilecek süreçleri yaşamayacak” sözleriyle aslında bizzat 2009 senesinde kendimin yüzleşeceği durumu dillendirmişim.
2009 Ocak ayından itibaren kızım Ezgi de çok yemek yeme ve devam eden aylarda çok su içme, sık tuvalet, aşırı yorgunluk ve uyku hali gözlemlemeye başladık. O zamanki adiyla SBS sınavı sürecinden kaynaklı stresi sebep olarak gördüğümüzden yaz tatiline kadar hiç diyabetten kuşkulanmadık. Klasik su içme, tuvalet ihtiyacı ikilisi Ezgi’de hat safhada görülmeye başlayınca ne çıkacağından nerdeyse emin olarak gittiğimiz sağlık ocağında ailemizin ikinci tip-1 teşhisini almış olduk.
Sıra bana gelmiş, tecrubeli ablam en büyük yardımcım olmuştu. Biz çift şekerli ve çok tatlı bir büyük aile olarak diyabet konusunda hiç umutsuzluğa kapılmadık. Ezgi bugün 20 yaşında, son derece pozitif, ayakları yere sağlam basan mutlu ve sağlıklı bir üniversite oğrencisidir. Bir yeğen ve bir evlattan sonra üçüncü bir vakayı hiç reva görmez insan kendisine ama olacağın önüne (en azından diyabet için) maalesef geçilmiyor.
2014 Temmuz. Bizim aynı süreci üçüncü kez oğlumda yaşadığımız zamanın adıdır. Artık belirtilere o kadar aşinaydık ki en hızlı teşhis Ozan’a kondu. Bir akşam yemeği öncesi ablasının yaptığı ölçümde 430 şeker değerini görmek bir aile için o an tam anlamıyla bir kabustu. Ne yapacağımızı ne yazık ki ve ne büyük şanstır çok iyi biliyorduk. Bir iftar saati sırasında yaşanılan bu an hayatımda hiç yaşamamış olmayı dilediğim ender anlardandır. Ozan bugün 12 yaşında, yaşıtı çocuklardan hiç farkı olmayan sağlıklı, başarılı bir cocuk ve yetenekli bir tenisçidir.
Üç diyabetlinin olduğu bir ailede öncelikle en iyi hemoglobin A1C ( HbA1c ) değeri kimden gelecek konusu en önemli gündem maddesidir. Şu an en iyi sonuç ( HbA1c ) Ozan ‘a aittir. Evde en sık sorulan soru “çocuklar şekerinizi ölçtünüz mü” dür. Cevaplar da ( HbA1c ) ayrıca bir yarış ve espri konusudur. Zaman zaman ben bile kendimi diyabetli gibi hissedip acaba insülin yaptım mı diye düşündüğüm anlar çoktur.
Diyabetli birey ve yakın çevresi; bilinçli, araştırmacı, yenilikçi ve hayata olumlu tarafından bakabilen kişilerse her hangi bir sorun yaşamak söz konusu değildir. Biz aile olarak bu mantıkla diyabetimizi ve diyabetlilerimizi yönetiyoruz ve en iyi sonuçlar için gayret ediyoruz. Hayat her şeye rağmen güzeldir ve tecrübeyle sabittir ki diyabet hiç bir şeye engel değildir.
Sevgiyle kalın.
Nihal Çetin
test
Nihal Hanım Merhaba,
Bizimle paylaştığınız üç farklı hikaye ve her tecrübeyle daha da bilgilenmeniz oldukça iyi. Hayatta ne yaşıyorsak bize gerçekten ciddi derecede tecrübe kazandırıyor.
Bununla birlikte tip-1 diyabeti büyük bir dert olarak görmemek ve tip-1 diyabet yönetimine odaklanmanız ise mutluluk verici.
Bu süreçte sizlere kolaylıklar dilerim.
sevgiler,
Sevgili Esra Avcı ,aslında kah gülerek kah ağlayarak anlatacağımız bir sürü yaşanmışlıklarımız var.Sayenizde bu kadarını bile paylaşmak çok güzel.Hikayeni paylaş fikri muhteşem ve akıl ettiğiniz için çok teşekkürler.Her günün hikayesini sabırsızlıkla bekliyorum.
NİHAL ÇETİN.
Nihal Hanım Merhaba,
Proje bence de güzel oldu 🙂 Benim için de heyecan verici oluyor 🙂
Bu vesileyle fırsat buldukça yazın. Yazmak bana iyi geliyor.
sevgiler