Henüz 20 yaşındayım. Manisa Akhisar’da Tütün Teknoloji Muhendisligi bölümünde okuyorum. Yaklasik 1 sene oldu tip 1 diyabetle tanışmam.
Gittigim doktorların ilgisizligi yeterli bilgi vermemeleri beni hastanelerden soğuttu. Açıkçası cok araştırıyorum. Genelde pozitif bir insan olduğum için hastalığımı kafama takmamaya çalışıyorum. Bu bizim bir yükümüz değil, hayatımızı beraber gecirecegimiz bir arkadas olarak görüyorum. Biz ona iyi davranirsak o bize iyi, ama kotu davranirsak ihmal edersek bizi zorlar diye düşünüyorum.
Düzenli olarak kontrollerime gidiyorum. En sonki 3 aylik şekerim 7 civarı çıktı.
Malum ogrenciyim. Devlet yurdunda kalıyorum. İstediğim gibi ogunlerimi, diyetimi yerine getiremiyorum. Çarşı da uzak. Ya hazir şeylerle yada yemekhamenin yağlı, karbonhidrat orani yuksek yemekleriyle idare etmeye çalışıyorum. Bu da duzensiz olmasini tetikliyo kan sekerimin.
Asıl soracagim şey size; benim gunde 3 ògün 10 doz Humalog kullaniyorum. Gece de 24 doz Levemir. Normalde kullanmam gereken 10 doz Humalog olmasina ragmen sekerimin bu aralar hep yuksek olmasi nedeniyle yuksek vuruyorum. Mesela sabah kalktigimda bakiyorum şekerim 200 küsür yapacagim kahvaltiyi da hesaba katiyorum. 16, 18, 20. Ne kadar yuksek olmasina bagli olarak kullaniyorum. Bunun ne gibi sakıncaları olabilir benim icin?
Samet Duman
Ayrıca bu konular hakkında konusabilecegim bilgi sahibi , bir insanla irtibata geçmem gerekiyo aklimda yüzlerce soru var yanıt bekleyen 🙂
Samet Bey Merhaba,
Tip-1 diyabetle ilgili donanımlı bir sitede olduğunuzu belirtmek isterim. Çok fazla yazımız var ama sabırla okursanız bilgi seviyenizi arttırabilirsiniz.
HbA1c değeriniz iyi çıkmış. Tebrik ederim.
Bu arada ben de tip-1 diyabetle 2002 yılında üniversite birinci sınıftan ikinci sınıfa geçerken tanıştım. İlk 2 yılı yurtta kalmama rağmen diyabetime gayet iyi baktım.
Yurdun, okulun yemekhanesi ve yurdun yönetim ekibi ile konuştum. Yemeklerin daha sağlıklı olması için ellerinden geleni yapmalarını istedim. Kepekli ya da tahıllı ekmek yokken getirmelerini istedim. Sadece kendim için değil diğer yurtta kalan öğrenciler için de güzel bir karar olacaktı.
Yemeklerde değişiklik yapılmasa bile yemeğinizi verene aşçılara yemeklerinizi süzdürerek tabağınıza koymalarını isteyin. Yapabiliyorsanız tavuk ve kırmızı etsiz ana öğün yemeyin. Salata ve ayran da oldu mu harika bir ana öğün olur.
Ayrıca yurdumuzda revir odası vardı ama ne bir hemşire ne de doktor vardı. Yurt yönetimi kendi başlarına doktor ve hemşire talep edemeyeceklerini ancak valilik ya da kaymakamlığın karar vereceğini söylemişti. O dönemde Niğde Valisi’ne gittim. Durumu anlattım. Ve yurdumuza bir doktor getirdiler. Ki böylece boş olan revir odası hem benim hem de diğer öğrenciler için hizmete alınmış olundu.
Ara öğünler için de geç bozulan meyveler tercihim oluyordu. Elma ya da kuru meyveler. Ceviz ve fındık ta aldınız mı gayet güzel ara öğün oluyor. Bunlar yurt dolabında kokmadan saklanabilecek besinler.
Kışın da yurt pencelerinin önü yemek poşetleri dolar 🙂 Ben de soğuk kalması gereken besinler güzelce poşetler öyle saklardım 🙂 Örneğin; süt ve yoğurt.
Ayrıca yurdunuzun kafesi ya da yemekhanesinden de bozulabilecek besinlerinizi saklamasını isteyin. Eminim size yardımcı olurlar.
Sormak istediğiniz ne varsa sorabilirsiniz.
sevgiler
Ne güzel yazmışsın Esra )) Pencereden sarkan poşetleri hatırladım sayende :)))
Di mi 🙂 Yazarken ben de o günlere gittim Asena 🙂