Diyabet (şeker hastalığı) teşhis tecrübesini yaşayanlar nedense kendini garip hissediyor değil mi? Anlam veremiyor neden oldu, neden ben gibi. Saçma sapan bir yığın soruyla başlıyorsun bu uzun yola.
Ben de kendimden ve biraz hikayemden bahsetmek istiyorum sizlere.
Esra Hanımla ve güzel insanlarla dolu bu siteyle tanışmam 20 temmuz 2013 günü oldu. İnternetin başına oturmuş hiç bilmediğim, daha önce görmediğim bir şeyi araştırmaya çalışıyordum. Diyabet (şeker hastalığı)… Bir yandan da ortalığı sel götürüyordu ağlamamdan.. 🙂 Her ne kadar üye olmayı bir türlü başaramasam da bütün konuları ve yorumları okudum bu kısa sürede. Ne kadar çok şey öğrendim sizlerden. Allah hepinizden razı olsun.
Biraz daha başa sarıcak olursak;
Aslında terslikler geçen sene başlamıştı. Oğlumun sünnetine 2 ay kala ben hızla kilo almaya başladım. Anlam veremiyordum hiçbir şey yemediğim halde bu kadar kilo almama strestendir deyip geçiyordum. En sonunda 2 ayda yaklaşık 10 kilo kadar aldım ve geçtiğimiz kışı bu şekilde geçirdim. Ama hissediyordum vücudumda bir terslik olduğunu çünkü hiç rahat değildim.
Mayıs ayını gördüğümüz günlerde yavaş yavaş kendini göstermeye başladı bana arkadaşım.. 🙂 Nereye gidersem elimde bir damacanayla dolaşıyordum. Çünkü gittiğim yerde sürekli su istemek tuhafıma gidiyordu belli bir yerden sonra. Aslına bakarsanız tuvalet konusunda da aynı sıkıntıyla başbaşaydım. Yapı itibariyle her yerde tuvalete giremeyen ben nerde olursam olayım en az 3 kere giriyordum tuvalete. Geceleri hiçbir sese uyanmayan ben sabaha kadar en az 3 kere idrar boşaltma göreviyle uyanıyordum ve her uyanışımda annanemin dediği gibi; ‘evimin, dolabımın hırsızı’ olmuştum artık. Doyma hissimi tamamen yitirmiştim. Kedi gibi dolanıyordum sinsi sinsi elimde tatlılarla börek çöreklerle. Bu yaklaşık 2 ay böyle devam etti.
Yalnız yine bir gariplik vardı. Çünkü bu kadar yememe rağmen bu seferde hızla kilo vermeye başladım. Görenler; ‘aa Funda ne oldu sana? Ne yaptın da böyle manken gibi oldun?’ falan gibi garip espriler yapıyorlardı. Yaklaşık 14 kilo verdim bu sürede ve bir akşam kayın validemler eşim falan otururken evde annane de var bu konu açıldı. Bizim annane eşimin annesi aslında, ama benim de pamuğum. : ) Eski toprak işte ne de olsa. E bir de tecrübe eklenince direk girdi olaya.
Sen dedi en kısa zamanda bir randevu alıyorsun ve dahiliyeye ye gidiyorsun. Anlamadım ilk başta! Neden dedim annane? Gayet memnunum ben halimden. Ne güzel fit oldum.. 🙂 Eşime döndü; ‘bu işin ciddiyetinin farkında değil Tayfun. Dedenin hastalığı da böyle başlamıştı’ dedi.
Tayfun benim eşim bu arada (yeryüzüne inmiş kanatları olmayan kendini saklayan bir melek..) İlerde bahsedicem ondan tekrar.
O an eşimin surat ifadesini hiç unutamıyacağım. Rengi attı bir anda resmen. Kayın validem de aynı şekilde. Ben garibim bir şeyden haberim yok anlamaya çalışıyorum olup biteni hala. 🙂 Sadece bir ara bizim dedenin prostat kanserinden öldüğünü duymuştum. Bir anda o geldi aklıma ve istem dışı gülmeye başladım.. 🙂 Arkasından da aynen şöyle dedim; ‘annane ben prostat olamam korkma. :)’ Derken kısa bir gülüşme ve arkasından dedenin 20 senelik diyabet hayatını öğrendim en ince ayrıntısına kadar. Şaşırmıştım. Çünkü anlattıkları her şey bire bir bende de mevcuttu.
İnanmadım aynı gece internetten araştırdım biraz. Evet aynı belirtiler, aynı şeyler hep. Ertesi sabah soluğu dahiliyede aldık eşimle beraber. Anlattım doktora her şeyi bir bir. Annane tecrübesi yine aç gitmiştim tahlil falan yapılır diye. Sordu doktor; ‘aç mısın’ diye. ‘Evet’ dedim. Yazdı çizdi falan neyse bir dünya tahlil. Öğleden sonra 2.30 gelin dedi. Çıktık biz eşimle hastaneden o eve ben arkadaşıma gittim. Hala laylaylomdayım, inanmıyorum. çünkü kendime de hiç kondurmuyorum. Allah var ya.. 🙂
Öğleden sonra tekrar düştüm yollara. Bu sefer Tayfun gelemedi. Yalnızdım. Doktor tahlil sonuçlarını aldı eline baktı baktı ve sonunda 2 kelime; ‘maalesef diyabetsiniz….’ Nasıl yani dedim. Açlık şekerim 279 du. ‘Alışmalısınız. Bundan sonra bununla yaşıyacaksınız’ dedi. İlaç yazdı. ‘Diğer hastaneye diyetisyene gidin. İlk diyabetle tanışmam deyin ve size anlatsın nelere dikkat edeceğinizi, kullanın yazdığım ilaçları 10 gün sonra gelin tekrar’ dedi.
Ha bu arada trigliserid denilen ve adını dahi daha önce hiç duymadığım bir değerimde 540 çıkmıştı fena dedi. Ağlamakla gülmek, inanmakla inanamamak arası saçma sapan duygularla çıktım hastaneden. Direk Tayfun’u aradım. Telefonda 2 dk ağladıysam 1 dk güldüm.. 🙂 Hemen geldi yanıma ve biz elimizde tahlil sonuçları diyetisyene gittik. Hatırlıyorum da şimdi kadının söylediği hiçbir şey aklıma girmemişti o gün. Sadece bir cümle hariç. ‘Bu bir hastalık değil Funda’cım. Yaşam Tarzı. Eğer kabullenir ve buna uygun hareket edersen uzun yaşarsın.’
Biz çıktık geldik eve. Ben hemen soluğu bilgisayarın başında aldım. Okudum. Okudum. Okudukça gömüldüm kaldım. Psikolojim yerle bir olmuştu çökmüştüm resmen.
Bundan sonra geçen 10 günlük zaman daha berbattı. Kendimi toparlamaya çalışırken birde millete laf anlatmaya çalıştım. Ben kendim daha hiçbir şey bilmiyorken bir de insanları aydınlatmaya uğraştım.
Küçük yerler bizim buralar ve maalesef hiçbir şey bilmeyen bir topluluk. Ah ah vah vah derken geçirdik 10 günü. Ama nedense bende hala bir umut geçer ya diyorum bir yandan da her gün okuduğum halde bazı şeyleri.
10 gün sonra tekrar doktordaydık ve yine aynı aşamalar tahliller. Bu sefer farklı olarak kahvaltını yap ilaçlarını iç 2 saat sonra tekrar bir kan vericeksin tokluğa da bakalım bir dedi. Tamam dedik uyguladık bir bir ne dediyse. Sonuçları aldık girdik doktorun yanına bende yine anlamsız bir gülüş. ‘Hiç gülmeyin Funda Hanım inatçı çıktı şekeriniz.’ Açlık 267, tokluk 345 gibi bir değerdi. ‘Size söyleyebileceğim tek şey bir 10 gün daha deneyelim eğer olmazsa insüline geçeceğiz’ dedi. Bu arada bana rapor falan çıkarttı ve ekledi arkasından. Sizin şuan kilonuz yok ve yaşınız itibariyle de tip1 olma ihtimaliniz yüksek ama yine de İzmir’e endokrinolojiye bir görünün. Orda yapılacak tetkiklerden sonra netlik kazanıcaktır dedi.
Ben işte asıl o günden sonra yüzleşmeye başladım gerçeklerle. Dank etti bazı şeyler beynime. Tayfunum, benim güzel yürekli eşim de yıkılmıştı o an. Ben her zaman bazı konularda ondan daha dirayetli durmayı başarmışımdır. Hep yine aynısı oldu. Toparla kendini, ucunda ölüm yok, ne gerekiyorsa yapacağız. Düzelecek böyle gidecek değil diyordum sürekli ama gel birde içime sor fırtınalar kopuyordu beynimde.
Hemen İzmir’de endokrinoloji araştırmaya başladık. Maalesef hayal kırıklığım her an daha fazla artıyordu. SSK Bozyaka, Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül hepsini aradım tek tek. Ve aldığım cevap neredeyse aynı. Geleceksiniz buraya randevu alacaksınız. Şahsen verdikleri tarihlerde en erkeni eylül sonu. Bu kadar yoğunluğa rağmen Türkiye’nin sadece belli başlı bazı hastanelerinde endokrinoloji olması sizce de garip değil mi? Mesela biz Edremit’ten İzmir’e endokrinolojiye gidebilmek için gece saat 2 de çıkıyoruz yola. Çünkü sabah 5 te sıra almamız lazım. Buna da şükür. Ne diyelim Ekim, Kasımdan iyi en azından.. 🙂
Yine internetten araştırırken Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi’ni buldum, aradım ve bana sabah erken saatte gelirsem sıra alabileceğimi aynı gün muayene olabileceğimi söylediler çok sevinmiştim. Dediğim gibi biz gece saat 2 de yola çıktık 5 te sıramızı almıştık.
Aliye Pelin Tütüncüoğlu doktorum başladık beklemeye. 9 da muayene başladı altıncı sırada girdik. Tahlilleri falan inceledi sağolsun çok iyi anlayışlı ve mütevazi bir insan. ‘Bugün biraz yorucam sizi Funda Hanım. Baya bir tetkik yapıcağız. İhtiyacımız var bunlara’ dedi. Bir de sizden Anti-Gad diye bir test var onu yaptırmanızı isteyeceğim Alsancakta özel bir laboratuvar var orda yaptırabilirsiniz dedi. Kan verme sırasına bir girdim elime tam 12 tane tüp verdiler. Eyvah dedim. Olan kanımı da bunlar sömürecek.. 🙂
Bana Glukojen verdiler ve ardından 10 dk da bir kan aldılar. Kollarım delik deşik oldu. Öğleden sonra oldu yine girdik Aliye Hanım’ın yanına. Ne yapsak bilemedim açlık falan yüksek ama diğer testlerin sonucu çıkmadan bilemedim dedi. O arada ha1c değerini istedi bilgisayarından şu sonuç gelsin bakıcağız Funda Hanım dedi. O da gele gele 13,5 geldi.. 🙂 Yok kesin insülin tedavisine başlamamız gerek, başka türlü olmaz diye bir cevap duydum arkasından. Bayramdan sonra tekrar gelin diğer tahlil sonuçlarına da bakalım. Anti-Gad testini de mutlaka yaptırın, tip ayrımında çok önemli dedi ve bizi diyabet hemşirelerine yönlendirdi.
Allah razı olsun hepsi sabır timsali insanlar 1 saate yakın anlattı bize hemşire hanım insülini nasıl uygulayacağımızı nelere dikkat etmem gerektiğini. Ve biz çıktık geri köyümüze döndük.. 🙂 Tabi koskocaman bir gerçekle…
Geçtiğimiz pazartesi yine İzmir’deydik. Anti-gad testini de yaptırdım. Cuma günü çıkıcak. Sonucu faks çekecekler bize. Şu an tip1, tip2 ne olduğumu bilmiyorum fakat insülinlerimle, şeker ölçüm aletimle ve sizlerle kurduğum bir dünya var.
İlk başlarda çok zorlandım insülin konusunda. Ne bileyim, soğuk buz gibi geldi bana. Ama buradaki güzel insanların yazdıklarını deneyimlerini okudukça daha bir cesaretlendim her geçen gün. Bu arada Esra Hanım’ad a face ten mesaj attım. Sağolsun kendisi de çok yardımcı oldu bana.
İnsülinlerimle ilk hafta çok zor geçti. 3 kez hipoglisemi geçirdim. 44, 49, 51 gibi değerleri gördüm. Doktorum Aliye Hanım fazla gelirse düşür demişti dozları. 2 ünite öyle yaptım. Sabah 20 akşam 10 novomix flexpen vuruyordum. Düşe düşe sabah 14, akşam 8 oldu. Şimdi şu 2 gündür şükür Allaha iyi gidiyorum bakalım önümdeki süreçlerde neler göreceğim bilmiyorum.
Tek bildiğim sizlerden hepinizden çok faydalı şeyler öğrendim. Yeri geldi okudum yazılanları hikayelerinizi sizlerle bir ağladım. yeri geldi güldüm düşündüm. Siz farkında olmasanız da yaklaşık 1 aydır hepinizi hikayelerinizden çok iyi tanıyan ve sürekli takip eden gizli bir hayranınız var.. 🙂 Dilerim en kısa zamanda hepinizin, hepimizin yüzü gülsün…
Sonuç olarak diyabet geldi hayatımın odak noktasına yerleşti ve gitmeye de niyeti yok. 🙂 Ne yapalım hoşgeldi sefa geldi dedik ve kabullendik ilk başlarda çok zor olsa da. Şimdi bir misafir ağırlar gibi ağırlıyorum onu büyük bir özenle. Tek bir fark var ömür boyu benimle yaşayacak bir misafir. Hepimizde olduğu gibi.
Uzun uzadıya yazdım umarım başınızı şişirmemişimdir. Meğer size yazmaya da çok ihtiyacım varmış.
Hepinizi tanıdığım için çok mutluyum kendi adıma. Umarım bir gün hep beraber yüzyüze de görüşme imkanımız olur ki ben bunu çok isterim.
Herkeze tek tek mutlu, huzurlu, dengeli, şeker gibi bir ömür diliyorum….
Sevgiyle kalın yüreği güzel insanlar….
(Görsel kaynak: blog.lib.umn.edu)
Funda
Her yazı da diyabet ile tekrar tanışıyor insan.
Yüreğinize sağlık Funda hanım.
Funda Hanım ,
Çok güzel yazmışsınız . Hiç de sıkılmadım okurken , her hikayede bizden birşeyler var çünkü .. İnsan herşeye alışıyor maalesef , kabullenince daha kolay oluyor adapte olması . Umarım en kısa zamanda kh sayımını iyice öğrenip uygularsanız o zaman daha bir rahatlıyor insan , sevgiler ..
Merhabalar, aramıza hoşgeldiniz Funda Hanım,
Ben de kendi adıma sizi tanıdığım için mutlu oldum. İnşallah bir tanışma toplantımız olur da bu gönül bağımız bir adım daha güçlenir (ama lütfen okullar tatilken olsuuun ki ben de gelebileyim 🙂 )
Diyabetinizi yaşamınıza gayet iyi adapte etmiş gibisiniz..O yüzden bir -sıfır önde başlıyorsunuz 🙂 Ama gene de ara sıra atarlanmamız oluyor bu davetsiz,çok bilmiş misafire 🙂 onu da hak ediyor artık 🙂
Hepimiz için dengeli bir kan şekeri ve 6 yı geçmeyen hba1c değerleri diliyorum 🙂 diyabetlinin duası da böyle olur işte 🙂
Sevgiler…
Her diyabete yakalanan insanların yazısını okudukça gözlerim yaşla doluyor..özellikle de küçük çocukları okudukça bu yaşlar istem dışı yanaklarımdan süzülüyor..hepimiz bir şekilde diyabetle tanıştık;kimimizin çocuğu,kimimizin eşi,kimimizin yakını,vb.gibi ..istemesekte kapımızı çaldı,evimize,hayatımıza yerleşti..Zamanla insan başına gelen herşeye alışıyor istemese de :(( ..hayatta daha kötü hastalıkları gördükçe,duydukça şükür demeyi öğreniyorsun…ve onunla yaşamayı,dikkat etmeyi,düzenli olmayı…en yakın arkadaşın oluyor diyabet…Funda Hanım geçmiş olsun..bir diyabetli annesi olarak sizi çok iyi anlıyorum…Bizler büyük bir aileyiz…acılarımız,üzüntülerimiz,sevinçlerimiz aynı..Paylaştıkça hafifliyor acılarımız,paylaştıkça öğreniyoruz…Yalnız değilsiniz….
funda hanım merhabalar..
yazınızı hiç sıkılmadan okudum. çok zor durumlar ama destek ve moralle herşey yoluna girer. burada hepimizin hikayesi aynı malesef. ve bu hikayenin en güzel yanı sizi anlayan ve yaşadıklarının aynısını yaşayan insanlarla birlikte olmak. allah herkese şifa versin.
Funda Hanım Merhaba,
Gerçekten her bir yazı ya da yorum bazen beni benden alıyor.
Öğle yemeğine çıkmadan yazıyı yayına aldım. Gerekli düzeltmeleri yaparken de bir yandan da ne yazdığını anlamıştım. Yemek yerken ve yürürken yazınızdaki her bir cümle aklıma geldikçe ya gözlerim doldu ya da gülümsedim.
Gülümsedim. Çünkü biz tip-1 diyabetli kadınların eşleri dediğiniz gibi melek kıvamında oluyor. Aklıma Eşref geldi 🙂 Eşref, sakın tepki verme. Her an aklımdasın 🙂
Gözlerim doldu. Çünkü o belirsizlik, tip-1 diyabetle tanışma ve ne yapacağını bilememem zamanları. Geçmişe götürdü beni ve hepimizi.
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi konusunda bence doğru tercih yapmışsınız. Bizim hayatımızda önemli yeri olan Uzman Diyetisyenimiz Nesil Gören Atalay bu hastanede diyabet diyetisyeni. Mutlaka Nesil Hanım’a gidin. Selamlarımızı iletin 🙂 Karbonhidrat sayım yöntemini en iyi öğrenebileceğiniz kişidir.
Sizde telefonum var. Öyküm Hanım’ın da. Yağız’ın annesi Tuğba Hanım’ın da. Mehmet Ali’nin annesi Havva Hanım’ın da. Yalnız değilsiniz 🙂
sevgiler
Öncelikle merhaba funda abla diyeyim sanırım benden büyüksünüz siz bunları yazmışsınız ve ben okudukça kendimi buldum sanki aynı duygular aynı psikolojik durum dünyanın sonu gibi geliyor önce ama sonra insan korkulacak bi şey olmadığını anlayınca düzenli beslenmekle bu hastalığı düzeltebiliyor bi nebze sonuçta hastalık değil sadece düzenli yaşam tarzı evet bazen kavga ediyoruz şekerimizle ama sonra özürde diliyoruz dostluklarda böyle değil midir ki kötü gün dostu işte…
ben ayrıca sadece bununla mücadele etmiyorum aynı zamanda haafif işitme ve buna bağlı biraz da konuşma bozukluğum var bana bu hastalığın (şeker) stres,içine kapanıklıktan geldiğini sanıyorum hep dışlandım ve hala da yaşıyorum bunları fakat her şeye rağmen yaşamaak güzel ne kadar da üzücü olsa da hayat ne kadar aldatılsamda inssanlar tarafından seviyorum gülmeyi içimde kan ağlasa da iyi ki bburayı bulmuşum iyiki burdayım hepiniz iyi ki varsınız 🙂
Funda hanım merhabalar;
Oldukça akıcı yazınızı okudum, kendinizi ifade etmenizin doğallığı mükemmel.
Doktorunuzunda dediği gibi sağlıklı yaşam biçimiyle tanışmışsınız. Evet ben; gerçekten de yıllar önceki yaşam biçimimle yaşamış olsaydım belki şu an bu yazıyı yazamıyor olacaktım.
Ne mutlu size ki araştırmaya ve önemsemeye derhal başlayabilmişsiniz. Bu da iyi yolda olduğunuzun kanıtıdır.
Benim yazılarımı okursanız göreceksiniz; benim diyabetle tanışmam 99 senesinin şubatıydı prediyabet olarak başlayan ve önemsenmeyen; sonra 2008 de HbA1c 13,6 olarak sizin başladığınız insüline Tip-2 olarak başlamam, iki sene önemsemem sonra kendi haline bırakmam ve 2012 aralığında Tip-1 e geçiş ve günde 4 kez insülin. Şu an HbA1c 5,4 e düşmüş tamamen kontrol altında bir diyabet ve gençliğimi yeniden yaşayabilmem, 60 yaşa merdiven dayamışken.
Yani kısaca önemseyin ve kabullenin gerisi çok kolay ve eminim ki eşinizin desteği bu konuda süper olacak. Tek şart karbonhidrat sayımını öğrenmek ve spor yapmak. Buna da eminim ki halledeceksiniz.
Saygılar
Ünsal Kantarcı
Aramıza hoş geldiniz Funda Hanım..Yazınızı kah gülerek kah ağlayarak okudum..Hepimiz aynı süreçlerden geçtik hala da geçiyoruz, her gün yeni bir şeyler öğreniyoruz birbirimizden.. Her şeye alışılıyor malesef. İnşallah en kısa zamanda şekeriniz ve tedaviniz yoluna girer, kendinize iyi bakın..
Funda hanım,en kısa zamanda görüşelim birbirimize destek olacağımıza inanıyorum sevgiler.
Ben de yazılan her yeni “diyabetle tanışma” hikayesini hiç sıkılmadan okuyorum.Çünkü insan kendi hikayesini okurken sıkılır mı?
Aramıza hoş geldiniz Funda Hanım..
Funda hanım merhaba,
galiba benim 20’lik dişimi çektirdiğim ve rapor aldığım 3 güne denk gelmiş hastanemize gelmeniz…Onun için tanışma fırsatımız olmamış..
Bir sonraki kontrolünüzde bana da uğrarsanız -pelin hanımın odasının yanı:) -karbonhidrat saymaya başlayalım:)
sevgiler
Burada Esra Hanım hakkımdaki güzel düşünceleriniz için teşekkürler 🙂
merhabalar nesil hanım size bir mail attım aldınızmı acaba?oğlum tunayın yemek listesi ile ilgili.öğünler bana biraz fazla gibi geliyor ama bilemiyorum daha KH sayımınıda öğrenemedim…tunayın bütün bilgilerini herşeyini oraya yazdım…lütfen bana yardımcı olurmusunuz.?bu siteyi sürekli takip ediyorum…esra hanım ve siz çok iyisiniz gerçekten bütün samimiyetimle söylüyorum…sizi seviyoruz…diyabet annesi olarak.çünkü o kadar güzel bilgiler paylaşıyorsunuzki ve tabiki buradaki herkese teşekkür ediyorum…
,
Merhabalar…
Hepinize tek tek teşekkür ediyorum çok saolun. İyiki tanışma fırsatımız oldu ve iyiki bu site var. Varlığınız bile insana güç veriyor inanın. Hepinizinde belirttiği gibi bizi birbirimize bağlayan çok kuvvetli bir gönül bağımız var. Yaşadığımız sıkıntılar, üzüntüler hep aynı, hep tanıdık.: ) Rabbim hepimize gayret kuvvet versin inş.
Nesil hanım vakit ayırıp buraya konuyla ilgili yazmak lutfunda bulunduğunuz ve beni davet ettiğiniz için sizede ayrıca teşekkür ederim. Önümüzdeki hafta büyük ihtimalle kontrol için Aliye hanımın yanında olacağız. Sizinlede mutlaka tanışmak bir an evvel bilgilerinizden faydalanmaya başlamak isterim. Eminim yüreğinizde sizin kadar güzel buradaki herkez gibi..: )
Esra hanım size de ayrıca teşekkür etmek isterim. Böyle bir siteyle hepimizi buluşturduğunuz ve dertlerimize ortak olup yolumuza ışık tuttuğunuz için. Bundan sonra hep birlikteyiz Allah nasip ederse her türlü sorunumuzda. Allah bizlerle birlikte bu şeker arkadaşımızı ağırlamak ve ona katlanmak zorunda kalan eşimize dostumuza ve yakınlarımıza da sabırlar versin.
Elifcim sana ayriyeten 2 satır yazmak istedim. Nedenine gelince etrafında hiç kimsenin kalmadığından ve bu duruma alıştığından bahsetmişsin yazında inan çok üzüldüm. Bu durum maalesef böyle. Buda insanlarımızın cehaletinden kaynaklanıyor. İlk başlarda vebalı muamelesi görebiliyoruz bazen. Sana söyleyebileceğim tek şey ne biliyor musun bebeğim; şu hayatta inan bana önemli olan en büyük şey insanın ailesidir. Gerisi bir yere kadar. Hani bir laf vardır; kapını kapattın mı herkez dışarıda kalır diye. İşte aynen öyle. Bu yüzden sende diğerlerini lütfen umursama. Benzer durumlarla bende kendimi çok üzdüm ilk başlarda ama inan bunu yapmanın bize bir faydası yok. Aksine zararı var. Başımıza bir şey gelse ve şeker arkadaşımız kızıp, yarı yolda bıraksa bizi bu duruma en çok kim üzülür sence?? Elbette ailemiz… Onları üzmeye de hakkımız yok diye düşünüyorum. Önce can sakın unutma bunu..: ) Öpüyorum kocaman seni….
Lütfen kendimize iyi bakalım, bakalımki; ailemize ve sevdiklerimize de faydalı olabilelim… Ben daha büyütüp oğlumu evlendireceğim. Kimimiz ailemizi büyüteceğiz, kimimiz küçük şeker arkadaşlarımızı…
Hepimizin yükü ve sorumlulukları çok. Hele hele o küçük ama yürekleri kocaman tip1’li küçük şeker arkadaşlarım sizleri ayrı ayrı tebrik ediyorum. Böylesine sorumluluk isteyen bir rahatsızlıkla baş ettiğiniz ve onunla yaşamayı öğrenebildiğiniz için. Tabi o küçük şeker arkadaşlarımın ailelerini de unutmamak gerekir. Onlarda benim gözümde en büyük savaşçılar. Azminize ve dirayetinize hayranım. Allah her daim yar ve yardımcınız olsun…
Bu yazımın ulaştığı herkese ama herkese kucak dolusu sevgiler…
Umarım bundan sonra da her daim birlikte oluruz…
Herkese merhabalar,
Hem tecrübe, hem deneyim hem de bilgi birikim bakımından, bu yorum yapmak benim haddim değil ama sanırım şu 2 cümleyi kurmama izin var.
-Funda Hanım’ın kalemi çok iyi.
-Esra Hanım’ın yazar kadrosuna bir kişilik ek kontenjan açması gerekecek.
Teşekkürler Hatice hanım..: )
Sizlere bir sorum olacak; Yine nereye yazacağımı bilemediğimden mütevellit buradan devam ediyorum.
Biraz önce glutamik asit dekarboksilaz testimin sonucu geldi. İzmirden faksla gönderdi laboratuvar. Hiçbir şey anlamamış olduğumdan dolayı baya bir merak içerisinde kaldım. Sonucu yazmak istiyorum sizlere. Biliyorum hiçbirimiz doktor değiliz fakat yinede yorumlarsanız sevinirim.
glutamik asit dekarboksilaz And 1985.50 U/ML
referans aralığı 0,10
Nacizane beni bu merak fırtınasından kurtarırsanız müteşekkir kalacağım. Şimdiden çok teşekkür ederim…
Sevgiyle kalın….
Funda Hanım,
Glutamik Asit De.’ın kısa adı Anti-GAD.
Teorik olarak 1’den yüksek olursa kişiye tip-1 diyabet tanısı konur.
Konuyla ilgili http://www.diyabetimben.com/diyabet-tanisinda-antikor-testleri.html linkini incelemenizi rica edeceğim.
Sevgiler
Funda Hanım merhaba,
Ben bu yorumu yazarken
“Hem tecrübe, hem deneyim hem de bilgi birikim bakımından, bu yorum yapmak benim haddim değil”
kendime mütevazı davranmadım, olanı belirttim.Emin olun ki, diyabetimben.com da soru sorma hakkınızı kullanırken aklınıza gelecek olan en son kişi ben olmalıyım 😉
(Size mail atmıştım görmediniz sanırım.)
Günaydın, selamlar hatice hanım.
Benim sorum sadece size değil, yazımı okuyan herkeze idi. Aslında biliyorum en iyi cevabı tabiyki doktorumdan alacağım. Fakat hafta sonu olması nedeniyle 3 gün beklemeye mahkum oldum..: )
Takdir edersinizki merak ve beklemek yanyana gelince insanı epeyi bir yıpratıyor. Bende çareyi sizlere danışmakta buldum..: )
Maillerimi maalesef açamıyorum bilgisayarımda sorun var. Ne yazdığınızı bilmiyorum ama yinede teşekkür ederim.
Sevgiyle kalın…
Esra hanım,
Bugün Havva abla ,ben ve Funda hanım buluscaz.Hepimize iyi gelecek oturup çay kahve içicez resimleri gönderirim.
hepinize merhabalar
ben hakan 44 yaşındayım.yaklaşık 8 yıl önce mide rahatsızlığı için gittiğim doktorum rutin yaptırdığı testler neticesinde şeker hastalığımdan şüphelendi ve diğer testler neticesinde tip 2 diyabet teşhisi konuldu.benim için sıkıntılı dömende başlamış oldu.hergeçen gün artan ilaç tedavisi ve her kontrolde artan ilaç miktarı günde 15 adet ilacı buldu.bir yıldır da insülin kullanıyorum günde 4 sefer.kısa bir süre önce araştırırken tesadüfen DİYABETİM ben sitesini buldum.belki sizlere garip gelecek ama son zamanlarda enerjim iyice düşmeye başladı kendimi yalnız ve eskiye göre daha mutsuz hissetmeye başladığım bu günlerde esra hanım ve tüm yorum yapan yaşadıklarını anlatatan sizler benim hayatımın şekeri oldunuz.artık hergün sabah işe gelince ilk fırsat bulduğumda hemen siteyi açmak ve paylaşılanları okumak.her yazının içinde kendinden birşeyler bulmak çok güzel.bu duygularımı sizinle paylaşmak istedim sizler sayesinde kendimi biraz daha iyi hissediyorum artık.üyüe olmaya çalışdım galiba olmadı nereye yazıcağımıda bilmiyorum bende burdan yazayım dedim.
birde bende izmirde oturuyorum Nesil Gören Atalay hanımdan nasıl randevu alabilirim kh sayımını öğrenmek istiyorum bende.şimdiden çok teşekkürler
Hakan Bey Merhaba,
Uzun zamandır sizin gibi bizi takip edip sonra birden bloğumuza yorum yapan bireyleri gördükçe inanın çok mutlu oluyorum 🙂 Bizi biz tanımasak, seslerini duymasak ta takip eden daha birçok kişi var.
Bloğumuza üye olmak için http://www.diyabetimben.com/wp-login.php?action=register linkine girip kendi belirlediğiniz bir kullanıcı adı ve e-postanın ile üyeliğinizi yapabiliyorsunuz. Mailinize bir parola gelecek. Parola ve kullanıcı adınız ile bloğa giriş yapabiliyorsunuz.
Nesil Hanım İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışıyor. Oradan randevu alabilirsiniz.
sevgiler
funda ablacım bende senin dediğini yapmaya gayret ediyorum m.etme gönüller birarada…. 🙂
[…] Hanım aramızda yeni katıldı. İyi ki de katıldı Meğer Size Yazmaya da Çok İhtiyacım Varmış! yazısı ile bizi bizden aldı. Bu yazı ile kendisini daha iyi […]