Okulda Diyabetli Çocuk Olmak
Okullar açıldı ve Tip 1 diyabetli çocukların okullarda yaşadığı sorunları yakından izliyoruz. Tip 1 diyabetli çocuk aileler, ihtiyacı olan bütün bilgi ve belgelere aşağıdaki linkten ulaşabilirler. Koç Çocuk Diyabet Ekibi olarak ailelere önerimiz; okul yönetimleri ve öğretmenler ile yapıcı bir iletişim kurmaları ve onların Tip 1 diyabetli çocuklarla birlikte yüzlerce çocukla ilgilendiklerini unutmamaları.
Okulda Diyabetli Olmak
Prof. Dr. Şükrü Hatun
Okulda Diyabet Programı Koordinatörü
Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
Ülkemizde 18 yaş altında 20.000 dolayında Tip 1 diyabetli çocuk bulunmakta ve bunların en az 15.000’nini okul çağındaki çocuklar oluşturmaktadır. Günümüzde Tip 1 diyabetli çocukların tedavisinde günde 6-10 kez kan şekeri ölçümü ya da sensörle glukoz sürekli glukoz izlemi ve bu bilgilere dayalı olarak günde 4 kez insülin enjeksiyonu veya insülin pompa tedavisi kullanılmaktadır. Tip 1 diyabetli çocuklar tedavinin gerekleri yapıldığında normal ve başarılı bir ömür sürdürebilirler. Çocuk Diyabet Ekipleri, Aileler, öğretmenler ve toplum olarak diyabetli çocukların sağlıklı bir yaşam sürmesi için işbirliği yapılmalıdır.
Diyabetli çocuklar haftada en az 30 saatlerini okulda geçirirler ve tedavilerinin kesintisiz sürmesi yanında kendi akranları gibi bütün okul aktivitelerine katılmaları için öğretmenlerinin desteğine ihtiyaç duyarlar. Öte yandan günümüzde, öğretmenlerin diyabet tedavisindeki rolü giderek artmaktadır. Öğretmenler, kan şekeri düşüklüğünde ve diğer acil durumlarda ne yapmaları gerektiği konusunda eğitim almalıdır. Ayrıca diyabetli çocukların ara öğünlerini almaları, insülinlerini yapmaları için kolaylık sağlanmalı ve arkadaşları ile uyumlu; damgalanmadan ve ayrımcılığa uğramadan bir okul yaşamı sürmeleri için çaba gösterilmelidir.
Diyabetli çocukların okulda yaşadığı sorunları çözebilmek için Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı ile işbirliği yapılarak Kasım 2010’da Okulda Diyabet Programıbaşlatılmıştır. Bu programın amaçları, diyabetli çocukların okuldaki bakımlarını güçlendirmek ve öğretmen ve öğrencilere çocuklarda diyabet bulgularını öğreterek erken tanı konmasına yardımcı olmaktır. Bu program kapsamında 24.02.2013 tarihinde zamanın Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı imzasıyla bütün okullara bir genelge gönderilerek, okul yönetimlerinin sorumlulukları belirlenmiştir (http://mevzuat.meb.gov.tr/html/2013_6/2013_6.html). Bu genelge, okul yönetimlerinin diyabetli çocuklarının sağlığının korunması ve kendilerini güvende hissetmeleri için gerekli önlemlerin almasını öngörmektedir. Yine Okulda Diyabet Programı kapsamında çocuk endokrin merkezleri çocukların öğretmenlerine durumlarını bildirir bir mektup göndermektedir. Son olarak 2017 yılında güncellenen “Okulda Diyabet Programı Protokolü” gereğince Çocuk Endokrin Merkezleri, Aileler, Okul Yönetimleri, Öğretmenler ve Okul Hemşirelerinin sorumlulukları belirlenmiştir (http://okulsagligi.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2017_11/13093039_OKULDA_DYYABET_PROGRAMI_YYBYRLYYY_PROTOKOLY.pdf). Bu belgeye göre okul yönetimleri, diyabetli çocuklara okula kabulünden başlayarak her aşamada kendi yaşıtları gibi davranılmasını, beden eğitimi ve okul gezileri başta olmak üzere her türlü aktivitesine katılmasını sağlamak ve aileye her konuda destek olmakla yükümlü kılınmıştır. Son olarak ise, Tip 1 diyabetli çocuk ailelerinin her çocuk için hazırlanmış ayrıntılı “Okulda Bireysel Tedavi Planı” belgesini her yıl okullar açıldığında okul yönetimlerine iletmesi, böylece çocukların okuldaki yaşamlarının ve acil tedavilerinin standardize edilmesi planlanmıştır.
Bütün bu çabalara rağmen, diyabetli çocuklar okullara kabulden başlayarak bir çok sorun yaşamaktadır. Bunlardan en önemlisi ve aileler için büyük üzüntüye yol açan yaklaşımlardan birisi bazı özel okulların Tip 1 diyabetli çocukları okula kabule yanaşmaması, bunun için çeşitli bahaneler üretmesidir. Çocuklarının yaşıtları gibi normal bir yaşam sürmesi için her türlü çabayı gösteren aileler için bu durum, büyük bir şok olarak hissedilmekte ve aileler çocuklarına diyabet tanısı konduğu zamanki üzüntüye benzer bir duygusal travma yaşamaktadır. Oysa hiçbir özel okulun böyle bir negatif ayrımcılık yapması yasal olarak mümkün olmadığı gibi, bir okulun en önemli övünç kaynağı Tip 1 diyabet gibi iyi bir destekle normal bir yaşamın mümkün olduğu durumlarda gerekeni yapmak ve esas bu şekilde “fark yaratmaktır”. Bu şekilde davranan okullarla ilgili bilgi verildiğinde Milli Eğitim Bakanlığı gerekenleri yapmaktadır. Ailelerin kendilerine yapılanları teşhir etmesi ve yasal yollara başvurması, başka ailelerin aynı sorunları yaşamasını önleyecektir.
Okullarda yaşanan diğer önemli bir sorun, 10 yaşından küçük çocukların okul zamanındaki kan şekeri ölçümü, insülin yapılması gibi tedavilerinin annelerin bizzat okula gelerek ya da okul kapılarında bekleyerek yapılabilmesidir. Oysa çocukların okul zamanında tedavilerinin eksiksiz sürdürülmesi, kan şekeri dengesinin korunması ve sağlıklı besinlere ulaşması en temel haklarındandır. Bir çok ülkede bu görev okul hemşireleri tarafından yerine getirilmektedir. Ülkemizde ise özel okullar dışında okul hemşiresi yok denecek kadar azdır ve diyabetli çocukların tedavisi tamamen okul yönetimleri ya da öğretmenlerin iyi niyetine bağlıdır. Bir çok okulda ise aileler ve öğretmenler arasında çok iyi bir işbirliği kurulmakta ve öğretmenler Tip 1 diyabetli çocukların yaşamlarında fark yaratan bir etkiye sahip olmaktadır. Tip 1 diyabetli bir çocuğun ailesine, özellikle de annesine yapılabilecek en büyük destek, onun saatlerce okul kapısında beklenmesinin önlenmesi, kan şekeri ölçümü ve insülin yapılması gibi konularda ortak çözümler üretilmesidir. Bazı okulların ve öğretmenlerin “sorumluluk” almam diyerek ailelerle işbirliği yapmaması yasal olarak belki doğru olabilir ama bunun öğretmenlik mesleği etiğine uygun olmadığı da açıktır.
Son olarak ise bazı öğretmenlerin tip 1 diyabeti iyi bilmedikleri için “sorumluluğunuzu alamam” diyerek çocukları okul aktivitelerinden uzak tutmalarıdır. Bunu yaşayan bir tip 1 diyabetli çocuk duygularını şöyle anlatmaktadır. “Okulda karşılaştığım ilk önemli sorun beden eğitimi dersinde oldu. Öğleden sonra beden eğitimi dersi için spor salonuna gittiğimde öğretmenimiz önce bana “ Geçmiş olsun, aramıza hoş geldin Duygu” dedi ama hemen sonra beden eğitimi dersine girmemin sakıncalı olabileceğini, spor yapmayı sevsem de bugün derse girmeme izin veremeyeceğini, bunun sorumluluğunu alamayacağını söyledi. Öğretmenime hissettirmemeye çalışsam da çok üzülmüştüm. Kendimi hemen toparladım ve ona egzersizin diyabet tedavisinde çok önemli olduğunu, beden eğitimi derslerine özellikle girmem gerektiğini, anlattım. Öğretmenim söylediklerimi dinledi ama bugün için derse almayacağını, yarın bu konuyu yeniden konuşmamızı önerdi”. Oysa Tip 1 diyabetli çocuklar açısından bakıldığında egzersiz yapmak ve arkadaşları ile beraber olmak en önemli ihtiyaçlardandır; bunun yanında diyabetli çocuklar kan şekeri düşüklüğü gibi sorunları yönetme konusunda eğitilmişlerdir.
Ülkemizdeki Tip 1 diyabetli çocuk aileleri, yeni eğitim döneminde bu sorunları geride bırakarak girmek istemektedir. Bunu başarmak zor değildir ve bir kez daha Tip1 diyabetli çocukların okul zamanında tedavilerinin eksiksiz sürdürülmesi ve yaşıtları gibi her şeyi yapabilmeleri için aileler, okul yönetimleri ve öğretmenler arasında iyi bir iletişim ve işbirliğine ihtiyaç vardır.
test