Esra’nın Notu
Bu tarz haberler maalesef sürekli çıkıyor. Sağlık harcamalarının çoğunun diyabet için ve hatta diyabetin komplikasyonları için harcandığını artık hepimiz biliyoruz. Ancak bu konuya çözüm bulmayıp, sürekli aynı noktadan aynı haberleri yayınlamak bana hiç doğru gelmiyor.
Umarım diyabetli bireylerin kullandığı ilaç, insülin, insülin pompası ve en önemlisi kan şekeri ölçüm cihaz ve striplerine yapılan geri ödemeler en ideal seviyeye gelir de bu tarz harcamalar artmaz ve diyabetli bireyler de daha sağlıklı ve konforlu bir hayat yaşarlar.
Sağlık Harcamalarının Dörtte Biri Diyabet Hastalığına Gidiyor
Halk arasında “şeker hastalığı” olarak bilinen diyabet, Türkiye’de Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) yıllık sağlık harcamalarının 10 milyar liralık bölümünü oluştururken, bu rakam, toplam sağlık harcamaları içinde yüzde 23’lük yer tutuyor.
Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) 2014 verilerine göre, diyabetin dünyada sadece doğrudan maliyeti yıllık 612 milyar doları buluyor. Novo Nordisk Uluslararası Operasyonlar Başkan Yardımcısı Mike Doustdar, Uluslararası Diyabet Basın Bilgilendirme Konferansı’nda diyabetin çok ciddi ve giderek artan küresel bir sorun olduğunu belirtti.
YAŞAM SÜRESİ ARTIYOR HARCAMALAR DA ARTIYOR
Diyabetin tüm dünyada milyonlarca insanı etkilediğini ve önemli tıbbi komplikasyonların gelişme riskinde çok büyük artışa neden olduğunu vurgulayan Doustdar, bunun sağlık sistemleri üzerinde artmakta olan ciddi bir yük haline geldiğini ifade etti.
Doustdar, diyabetle ilgili sağlık harcamalarının, ortalama yaşam süresinin uzamasıyla daha da arttığını belirterek, “Uluslararası Diyabet Federasyonu 2014 verilerine göre, diyabetin dünyada sadece doğrudan maliyeti 612 milyar doları buluyor. Dolaylı maliyetinin de bu rakamın çok daha üstünde olduğu öngörülüyor. Diyabet, dünyadaki sağlık harcamalarının yaklaşık yüzde 11’ini oluşturuyor” dedi.
DİYABETİN NEDEN OLDUĞU ETKENLER MALİYETİ ARTIRIYOR
Diyabet harcamalarının azaltılabilmesinde erken tanı ve tedavinin önemine dikkati çeken Doustdar, “Diyabet maliyetinin yüzde 75’i komplikasyonlardan kaynaklanıyor. Bu nedenle komplikasyonlar önlenebilirse sağlık harcamalarında ciddi azalma sağlanabilir” diye konuştu.
Yanlış ya da yetersiz tedavi sonucunda diyabetin hızlı şekilde ilerlediğini vurgulayan Doustdar, bunun sonucunda görme sorunları, kalp ve damar hastalıkları, böbreklerde sıkıntı ve ayak gibi çeşitli uzuv kayıplarının söz konusu olabildiği uyarısında bulundu.
“24 MİLYAR AVROYA VARAN TASARRUF”
Türkiye’nin diyabete ayırdığı sağlık harcamaları hakkında bilgi veren Doustdar, “Diyabet, SGK’nın yaptığı yıllık sağlık harcamalarının 10 milyar lirasını, diğer bir deyişle yüzde 23’ünü oluşturmaktadır” dedi.
Doustdar, şunları kaydetti:
“Diyabetin toplam maliyeti, 2008 yılından beri yılda yüzde 18 oranında artmıştır. 2012 yılında diyabet ile ilgili ilaçların SGK’ya olan direkt maliyeti yaklaşık 2,4 milyar lira olmuştur. Diyabete bağlı her komplikasyonla yıllık maliyet belirgin olarak artmaktadır. 2012’deki SGK rakamları, diyabete bağlı komplikasyonlar için diyabetin toplam doğrudan maliyetinin 3 kat daha fazlasının harcandığını göstermektedir. Diyabetin neden olduğu komplikasyonların 2012 yılındaki toplam maliyeti, toplam diyabet tedavisi maliyetinin yüzde 73’ünü oluşturmaktadır. Diyabetin komplikasyonlara neden olduğu durumda, bu komplikasyonların tedavisi ve ilgili sağlık harcamaları, diyabetin kendisinin tedavisi için harcanan miktarın yaklaşık beş katı daha fazla olabilmektedir. IDF, Türkiye’de diyabetle ilgili halihazırda kişi başına harcamanın yıllık 866 Amerikan doları olduğunu tahmin etmektedir.”
Doustdar, “Yapılan analizlere göre diyabet kontrolünün tavsiye edilen düzeylere çekilebilmesi 2035 yılına kadar Türk toplumuna 24 milyar avroya varan bir tasarruf sağlayabilecektir” değerlendirmesinde bulundu.
“DİYABET İŞ GÜCÜ KAYBINA YOL AÇIYOR”
Doustdar, diyabetin doğrudan maliyetinin yanı sıra kişinin kendisi, ailesi ve toplum açısından değerlendirildiğinde dolaylı maliyetinin bulunduğunu vurguladı.
Diyabetin erken emekliliğe ve iş gücü kaybına neden olduğunu belirten Doustdar, “Diyabet genellikle ilk olarak çalışmakta olan kişilerde teşhis edilir. Bu da çoğunlukla kişilerin üretkenliğinde azalmayla, işe gidilmeyen günler ya da çalışırken işe odaklanamama gibi durumlarla hatta erken emeklilikle sonuçlanmaktadır” dedi.
test
Dünyada bu işten kimler para kazanıyor bir baksınlar. daha uzun zaman çözüm bulunmayacak
İsmet Bey Merhaba,
Yorumunuzdaki bir kısmı sildim. Yorum yaparken ve hatta yapabiliyorsanız kendi özel hayatınızda insanları ayrıştırmamaya özen gösterin. Her şeye insan temelli bakmak bence en önemli detay.
sevgiler,
Ama bu gerçekleri değiştirmiyor malesef, ve dünya sadece çicek ve böceklerin olduğu bir avatar değil ve buna sebeb olanları ayrıştırmakta bir hata değil haktır.
İsmet Bey Merhaba,
Konuyu takipçilerimiz bilmiyor ve bilen biri olarak bu tarz yorumlar yapmamanızı önemle rica edeceğim. Ve devam etmesi durumunda maalesef yorumlarınızı onaylayamayacağımı belirtmek isterim.
sevgiler,
insanın kendisini bu sayısal verilerin içerisinde bir yerlerde görmesi gerçekten çok eğlenceli. kendimi matrixin içinde gibi hissettim. mavi hapı alayım ben.
hepimizin algısı bu bağlamda çalışıyor sanırım, yani kızamıyorum bu tarz haberlere, bizzat bana dokunduğu, beni ilgilendirdiği için bu haberi iğreti bulsam da, başka haberlere konu olan, insanı ve değerleri metalaştırıp sayısallaştıran bir çok haberi farkında dahi olmadan okuyup geçtiğimi hissediyorum. bu dil kimden armağan, kimden bize miras, tahakküm mü, baskı mı, zaruriyet mi? bir ara üstünde düşünmeli, konuşmalı. sinir geldi vallahii, eyyytt.
Engin Bey Merhaba,
Yorumunuza duygusal devinimleriniz baya yansımış 🙂
Konu olmak da mutluluk hissi vermiyor değil ama hep aynı sarmalın içinden çözümsüz yazılar okumak ya da sistemin kılını bile kıpırdatmadığını görmek ve anlamak mutsuzluk yaratıyor. Gerginlik yaratıyor. Sinir oluşturuyor 🙂 Bir ben mi görüyorum hatalı noktayı diye de kendimizi farklı hissetmeye çalışıyoruz.
Maalesef yıllardır diyabetin komplikasyonlarına dünya kadar para harcayıp diyabetli bireylerin temel ihtiyaçlarına efektif çözüm bulamayan sistemi selamlıyorum.
sevgiler,
vicdanlara seslenmek gerikiyor sanırım, örgütlenmek ve ses getirmek gerekiyor. en başta bu tarz haberlerin önünü tıkamak gerekiyor. nasıl yapılır, bu devlet aygıtıyla nasıl baş edilir inanın çaresizim (şahıs olarak). vicdan derken yanlış anlaşılmasın. acınmak değil, acziyet değil. vicdan, insanların niçin zor duruma düştüğünü, niçin yoksul olduğunu sorgulamadığı sürece, niçin görmezden gelindiğini, insanları yardıma muhtaç hale getiren nedenselliği ortadan kaldırmayı amaçlamadığı sürece, eksiktir, sakattır, anlamsızdır. acımak ise vicdan masturbasyonundan öte değildir. bu sakatlık, insanları yardıma muhtaç hale getiren, “zor” duruma düşüren toplumsal düzenin dönüştürülmesine değil, süregitmesine hizmet eder, birileri acınacak halde olduğu sürece, onlara acımaya devam edilecektir. diyeceğim o ki, ne dediğimi ben bile anlamadım. ama örgütlenmek iyidir. 🙂