Umarım güzel bir bayram ve tatil geçiriyorsunuzdur. Bizim hem yazlıkta hem de evimizde yani İstanbul’da geçiyor. Bu sefer size yollardan haberler vermiyorum 🙂
Bu hafta Prof Dr Ahmet Rasim Küçükusta’nın bir yazısını okudum. Sürekli takip ettiğim biri olmasa da Twitter’da denk geldiğim ve özellikle diyabetle ilgili yazdığı yazılarını okuyorum. Çok yerinde tespitleri oluyor. Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun yazısı beni biraz düşündürdü. Ancak yazıdaki bazı kısımlar çok da umrumda olmasa da bu Şeker Bayramı’ndan ya da Ramazan döneminden sonra kaç kişi ‘tip-1 diyabetle’ tanıştı sorusu kafama oturdu.
Diyabetimben‘in Sizden Gelenler kategorisindeki yazılarda tip-1 diyabetle tanışma hikayelerinin çoğunda Şeker Bayramı sonrası çıkan tip-1 diyabetle karşı karşıya kaldım. Elbette tip-1 diyabete bir meyil olsa da bayram süresince yenilenler ve tokluk kan şekerine ulaşmışken vücut tekrar bir şeyler yemek ve insülin üreten hücreleri tekrar harekete geçirmek. Kaçınılmaz son tip-1 diyabet. Özellikle diyabet demiyorum. Zira tip-1 diyabet dışında diğer diyabet türleri de bu dönemde yüzeye elbette çıkıyordur.
Tip-1 diyabetli olmayan bireylerin de bayram süresince çok sağlıklı beslendiğini söyleyemeyiz. Böylece diyabetli aday bireyler bu dönemde artış gösteriyor. Her misafirliğe gidişte yapılan şeker ya da çikolata ikramları, ev yapımı baklavalar. Hele ki bir de yemekli misafirseniz mahvoldunuz. Önce Türk Kahvesi, şeker ya da çikolata. Sonra ana yemek. Akabinde çay ve tatlı servisi. Ve en son meyve ikramı. Bunların hepsi ortalama 3-4 saatte olur. Peki vücudumuz bu kadar eziyeti sizce tolere edebiliyor mu? Edemez. Etmemeli de. Tokluk kan şekeri ağzımıza ilk lokmayı aldıktan ortalama 2 saat sonra ortaya çıkarken biz 3-4 saatte bunları yedikçe insülin üreten hücreleriniz nefes nefese kaldığını özellikle belirtmem lazım.
Evimize gelen misafirlere ‘eziyet’ etmemek için çok bir şey ikram etmiyorum. Yemeğe gelmişlerse sadece yemek yemeliler. Çay, kahve sohbeti ise sadece tahıllı kurabiye servis etmeye özen gösteririm. Ya da sadece meyve. Yanında ayran ya da süt ikram etmeye çalıştığımda kabul etmezlerse ‘İçmeniz gerekiyor. Meyvede de şeker var ve şekerinizin daha düzenli yükselmesi için gerekli’ diyorum 🙂 Şaka gibi gelebilir ama böyle.
Umarım bu Şeker Bayramı’nda çok fazla sayıda tip-1 diyabetle tanışma olmamıştır. Ve umarım bu yazıdan sonra evinize gelen misafirlerinize biraz daha fazla acıyarak ikramlarda bulunursunuz 🙂
Esra Hanım merhaba,
Eve gelen misafirlere ………….., …………, ………….., …………….., …………….., ……………………., ……………., …………….., ve ………………………. gibi ikramlarda bulunmazsak hayal gücünüze güvendiğim için boşlukları siz doldurun. 😀 hayal gücünüze bırakmakla beraber, evet kesinlikle haklısınız.
Kastamonu’dan Emine Hanım’ın dediği gibi “senin çayına attığın fazladan şeker senin pankreasını yormaktan başka bir işe yaramıyor”dedi, ve beni çarptı :/
Bayramlarda gelen misafirlerimize ……………………… yanı sıra kendi bahçemizden meyveler ikram ettik. 😉
Ha bu arada eziyet ne demek isterseniz bana işkence bile edebilirdiniz ama artık çok geç. 😀 bi dahakine inşallah.
Bu bayram geçti inşallah bundan sonrakiler için temennim.
ARTIK “BAYRAMLAR BAYRAM OLA”!..
Hatice Hanım Merhaba,
Çok güldüm çookk 🙂 Hayal gücüm o boşlukları çok güzel dolduruyor. Haberiniz olsun 🙂
Emine güzel laf etmiş. Katılıyorum kendisine. Bayramların dışındaki günler için de geçerli 🙂 Her misafir geldiğinde dikkat etmek lazım. Bayramı beklemeyin 🙂
sevgiler,
Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun hanımefendi epeydendir günlük olarak sizi takip ederim faydalanırım bunu yorum olarak aynen yayınlayacağınızı umuyorum neden ramazan ayının bitiminden sonra olan bayramın adını değiştirmeye çalışıyorsunuz kendinizi zorluyorsunuz bırakın kim ne derse desin sizde şeker bayramı diyin ama sanki ramazan bayramı yanlış diğeri doğru derseniz asıl yanlış bu olur.
Emre Bey Merhaba,
Her zaman olduğu gibi sizin de yorumunuzu olduğu gibi yayınladık.
Sizin de Şeker Bayramınızı kutlarız.
sevgiler