Şeker Çocuk Mehmet Türker’in Diyabetle Tanışması
Mehmet, henüz dokuz yaşında dördüncü sınıfa gidiyordu. Çok hareketli, hiç durmadan koşan bir çocuktu. Ailenin en küçük çocuğu.
Okuldan gelince uyumaya başladı. Ama bu uyku çok derin bir uykuydu. Uyuduğu zaman uyandırmak çok zordu. Su gibi terliyor, öyle olunca annesi uyandırmakta zorlanıyordu. Bir de çok aşırı su içmeye başlamıştı. Annesi “Yavrum yeter içme” dedikçe bardak bardak su içiyordu. Yemeği neredeyse hiç yemiyordu bu nedenle zayıflamaya başladı. Kilosu 26 kiloya kadar düştü. Bununla beraber parmak derilerinde soyulmalar meydana geldi. Zayıflamasından dolayı en yakın sağlık ocağına götürdük.
Tarih 28.08.2015 Cuma günüydü. Doktor “Nesi var?” dediğinde “Çok zayıfladı, bir şey yemiyor ve çok su içiyor,” dedik. Doktor muayenesini yaptı.”Bir şeyi yok ama bir de kan tahlili yapalım,”dedi. Tahlil için saat 10.15’te Yalvaç Devlet Hastanesi’ne kan tahlili verdik. Sonuçları öğleden sonra çıkacağı için işyerime döndük. Neşemiz yerindeydi, mutluyduk.
Cuma vakti geldiğinde Cuma namazına gittik. Namaz çıkışı caminin önünde helva ve pilav dağıtılıyordu. Helvayla pilavı yedik. Üstüne bir de dondurma yedik. Sağlık ocağına sonuçları almaya gittik.
Doktor sonuçlara baktı bize döndü ve “Sizin oğlunuz şeker hastası. Ailenizde şeker var mı?” diye sordu. Biz sadece şekeri çevremizden biliyorduk ama ailemizde hiç kimsede şeker yoktu. Doktor Mehmet’e şeker diyince ağlamaya başladı.”Anne bana bir şey mi olacak? Baba ben iyileşmeyecek miyim?” diyerek ağlıyordu. Biz de teselli vermek için “Yok yavrum sana hiçbir şey olmayacak” diyorduk ama kalbimi sanki birisi elinin içine almışta sıkarcasına acı veriyordu.
Doktor bizi Isparta’da bir hastaneye sevk etti. Şekeri 419 çıkmış, sekerini normale düşmesi için hastaneye gönderdi. Yalvaç Devlet Hastanesi’ne gittik. Acildeki doktorlara durumu anlattık. Hastane bir tahlil daha yaptı. Hemen serumla müdahale yapıldı. Ben doktora soruyorum “Doktor Bey beni Isparta’ya sevk etti, ben yarın yine mi geleceğim?” dediğim zaman doktor bana ikinci tahlil sonuçlarını açıkladı. İkinci tahlil sonucu 662 olduğunu söyledi ve “Senin çocuğun şeker komasında ne yarını sen şimdi acil olarak Isparta Tıp Fakültesi’ne gidiyorsun,” dedi. Benim de gözlerimden yaşlar inmeye başladı. Ambulans kapıya dayandı oğlumu ve eşimi ambulansa bindirdim.
Yalvaç Devlet Hastanesi’nden Isparta SDÜ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne uzun bir yolculuk başladı. Ben de arkalarından gittim ama hiç bitmeyen bir yolculuk idi.
Tıp fakültesine varınca doktorlar komada şeker hastası geliyor diye bekliyorlarmış. Mehmet’in bilinci yerinde olduğu için ambulansta sedyeyi görünce “Doktor amca ben kendim giderim,” demiş. Doktor da “Şeker çocuk şimdi biz götürelim sen sonra gidersin,” cevabını vermiş.
İlk müdahale acilde 22.10’da yapıldı.00.30’da odasına alındı. Üç gün boyunca serumla tedavi, insülin ayarlaması uygulandı ama biz diyabetle ilgili bir şey bilmiyorduk. Doktorumuz Prof. Dr. Mustafa Özgür Pirgon bize “Siz 15 gün buradasınız, sizin çocuğunuz ömür boyu diyabetli, eğer 6 saat daha geç kalsaydınız özürlü olacaktı. 6 saatte çocuğunuzu kazandınız,”dedi. Şu an için çaresi olmadığını, insülin kalemiyle iğne yapmayı, yasaklı ürünlerden uzak durmayı bizlere 15 gün boyunca anlattı, bizleri diyabetle ilgili aydınlığa kavuşturdu. Bizim o çok zor günlerimizde yardımlarda bulunan bütün doktorlarıma sonsuz teşekkür ederim…
Şimdi oğlum 11 yaşında. Günde dört kez insülin yapıyoruz. Biz şimdi şeker bir aileyiz. Bir kişi değil bütün aile diyabeti yaşıyor, sağlıklı besleniyoruz. Bizim şekerimiz ırsi değil, demek ki her sağlıklı insanlarda oluyormuş. Şu an her sağlıklı insanların diyabet adayı olabileceğini herkese anlatıyoruz.
Bu da Isparta/Yalvaç’tan şeker çocuk Mehmet Türker’in diyabetle tanışması.
Kaleme Alan EMİN TÜRKER…
TEST
Yine bir şeker çocuk hikayesi ve yine gözleri dolan ben…ne yapayım elimde değil…ama şunu biliyorum ki diyabetli çocuklar bizden çok daha cesur ve dayanıklı…inanın kesin tedaviyi kendim için değil en çok çocuklar için istiyorum.Umarım bir gün bu olacak..
Sevgiler, Damla
esra hanım iyi geceler uzun zamandır yorum bırakmıyordum müsadenizle bir şeyler karalamak istiyorum
ben diyabet olduğumda 18 yaşındaydım ve hastaneye yatırma acilden girme ya da ne bileyim herhangi bir telaş vs. yaşanmadı hatta öyle ki ilk tahlil yaptırdığım devlet hastanesindeki dr. durumu acil görmemiş olacak ki hiç bir şekilde insülin başlamayarak bir endokrine gitmemi söyleyerek beni yollamıştı
tabiki bunun sebeplerini düşündüm
genel olarak buradaki hikayelere bakıyorum nerredeyse tüm belirttiler çocuklarda kendini gösteriyorbende ise yalnızca aşırı susama ve yüksek şeker dolayısıyla yorgunluk gibi belirtiler ortaya çıkmıştı ve çok geçmeden teşhis ve tedavi aşamasına geçebildik
bazen düşünüyorum yani çocuklarımızda bir farklılık negatif bir durum olduğunu farketmek ya da harekete geçmek bu kadar mı zor yani ortalama bir ilkokul çağındaki çocuk gününün en az 8 saatini ailesinin doğrudan gözü önünde geçirir hadi son 7-8 yıldır internete erişimin yaygın olduğunu düşünsek ki bu bile gayet kötümser bir tahmin bu denli net belirtiler veren bir durum karşısında aksiyon almakta niçin geç kalınıyor
çocuğunuz var aşırı susuyor çocuğunuz var sık idrara çıkıyor çocuğunuz var sürekli bitkin ve uyuma eğiliminde zayıflıyor normalden fazla yemek yiyor küçük detaylar olduğu için aseton kokusu gibi ayrıntılara hiç deyinmiyorum
burada lütfen kimse beni yanlış anlamasın ne bu yazıyı yazan kişiyi ne de diğer ebeveynleri kınamak ve ya yargılamak gibi bir amacım var beni düşündüren çocuğunuz var resmen anne baba bir şeyler oluyor bende yolunda gitmeyen bir şeyler var diye bağırıyor ancak gerek burada okuduğum hikayelerden gerekse kendi çevremde duyduklarımdan yola çıkıyorum ki aileler hep son noktada bu durumun farkına varıyor yahut harekete geçiyor
tabi ki bunun pek çok sebebi olabilir ne var ki bunu irdelemek için ne burası uygun yer ne de ben uygun kişiyim
lütfen bakın lütfen çocuklarımıza daha dikkatli gözlerle bakalım olağan hayat koşturmacası içerisinde onların bizim en değerli varlıklarımız olduklarını unutmayalım gözümüze çarpan aksilikleri çocuğumuzu ürkütmeden araştıralım üstlerine gidip ne olduklarını öğrenmeye çalışalım
bakın eminim çoğunuzun dikkatini çekmişdir avmlerde ya da benzeri yerlerde ilgisini çeken bir şeyleri ebeveynine göstermek isteyen çocuklar anne babalarının bacaklarına sarılır ancak anne baba hiç istifini bozmadan çocuğu geçiştirir
çocuklar geçiştirilmekten fazlasını hak ediyor bu sebeple koruyucu bakışlarımızı üzerlerinden eksik etmeyelim ve gerek olumlu gerek de olumsuz durumların farkına vardığımız zaman gereğini yapmakta aceleci davranalım
uzun oldu ama umarım birileri okur
teşekkür ediyorum