Bu yazıyı yazmama üç gün önce çok genç yaşta kaybettiğim diyabetli bir arkadaşım sebep olmuştur.Vefat sebebi maalesef son günlerde yaşanmış olan toplumsal olaylara iştirakının akabinde eve dönüşü ve yatması.Tüm gece boyunca uykusunda sürekli kavga etmesi sinirlenmesi,bağırıp çağırması;bunun üzerine eşinin uyandırmasıyla gelişen sonun başlangıcı.
Ölçülen kan şekerinin çok yüksek çıkması sebebiyle acil hastaneye kadırılırken yolda taksiciyle kavga etmesi aşırı sinirden ötürü vücudunu kasması ve maalesef hastaneye ulaşamadan kalp durması sonucu ölümün gerçekleşmesi.Evet maalesef daha 42 yaşında Tip-1 diyabetti. Hatta kendisine bu siteye üye olmasını söylemiştim <<ne anlarım ben bilgisayardan >>demişti bana.
Rahmetliyle geçen hafta telefonda görüşmüştük,bana<< sende gelsene>> demişti. Ben de ona <<Yahu bırak bu işleri zaten hastasın bizden artık geçti bu tür işler geberip gideceksin kendini hala 18 yaşında mı sanıyorsun >>diyerek takılmıştım.
Karısının ifadesine göre son günlerde aşırı sinirliymiş zaten.
Sadece –vah gidene vah-
DİYABET VE STRES
Stres gün boyunca yaşanan zor olayların, problemlerin, duygu ve düşüncelerin, hayal kırıklıklarının insan üzerinde yarattığı baskı hali olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Diyabet ve stres arasında bir ilişkinin de var olduğu aşikardır. Diyabet stresi, stres ise diyabeti tetikler ve bir kısır döngü ortaya çıkar. Diyabetlerin stresin kendilerini nasıl etkilediğinin bilmeleri gerekir. Stresle baş edebilmeyi öğrenmek ve kendinize has da yöntemler geliştirebilmelisiniz .Stresin etkenlerini mümkün olduğunca günlük hayatınızdan da çıkartmalısınız.
Diyabette stresle ilişkili olarak kan şekeri değeri değişkenlik gösterebileceği gibi; ruhsal ve duygusal gerginliğe bağlı olarak diyet ve egzersiz programını da aksatılabilmekte bu da biz diyabetlilere sorunlar yaşatmaktadır. Bir diyabetlinin , durumunu kabullenememesi; daha doğrusu bu konuda bilinçlenememesine duyduğu öfke sonucunda stres, adrenalin ve kortizon hormonlarının harekete geçişi iç ve dış ortamlarının dengesini bozar. Bu hormonlar, karaciğerin glikoz salgılamasını sağlar ve neticesinde şekerin yükselmesi, kaçınılmaz olur. Bu şekilde kanda yükselen şekerde, kişinin ruhsal durumunu olumsuz yönde de etkileyecektir.
Diyabetler rahatsızlıklarını öğrendikleri ilk günlerde içlerinde oluşan kaygı ve korku ve diyabete bağlı oluşabilecek başka hastalıklar yaşamlarında çevresel reaksiyonun artışına sebep olur ve zaman içerisinde de isyan etmeye başlar, kızgınlık tepkileri ortaya çıkıp depresyona girmesi de olası hale gelir.
Diyabetlinin bu durumundan en çok etkilenen kişiler kendisinden başka; kuşkusuz yakın çevresindeki bireyler ve en önemlisi ailesidir. Bu açıdan ailenin diyabet ve stres ilişkisini iyi bilmesi diyabetliye davranış biçimini nasıl sergilemesi gerektiğini bilmelidirler. Uyumlu davranmayı bilen ailelerde diyabetlinin yaşamı daha da kolaylaşmaktadır
Bir diyabetli yaşamında polyannacılık oynamayı bilmeli ve de hümanist fikirlerle kendini rahatlatabilmelidir.Stres sadece size zarar vermez; sizi, seven, sizin en yakınınızda olan ailenizi, dostlarınızı da etkiler. Bir diyabetli ; gerek toplumsal, gerek kişisel olaylara bakış açısını daima farklılaştırarak bakmak durumunda olduğunu bilmelidir.(Şu an ki gündemin karanlığı ve oluşumu ve de gidişatı inanın biz diyabetliler için rafine şekerden farkı yok .Bunu diyen ben maalesef kendimi bile kontrol etmekte zorlanıyorum)
Stresle baş edilemiyor ve kontrol sağlayamıyorsanız önce psikolojik; ileri durumlarda da psikiyatrik destek alınması yararlı olur kanaatindeyim. Eğer bir ilaç tedavisi gerekirse de mutlaka diyabet doktorunuza da danışmadan kullanmamanızı tavsiye ederim, yan etkilerinden dolayı.
Arkadaşlar yukarıda değindiğim, naçizane anlatmaya çalıştığım konu; tavsiye niteliğinde olup benim uzun zamandır üzerinde çalıştığım, araştırdığım ve kendi üzerimde denediğim, şahsi uygulamalarımdandır. Zaman içerisinde bu konu da bayağı yol kat ettim .Daha doğrusu profesyonel bir yardım almaksısın kendi kendime terapiler uygulayarak. Şimdi eskisinden çok ama çok farklıyım; en azından bazı şeyleri kabullendim artık bu yaşamda. Çünkü hiç bir olumsuzluğu değiştiremeyeceğimi anladım… Siz de bırakın yaşamınızı serbest; koy verin gitsin!!!!!!
Taze yaşanmış; bir dost kaybetmenin keşmekeşi ve acıları, gündemin getirdiği açmazlar,üzüntüler;tüm bu kıvılcımlara rağmen hala parlayamayan ben.Demek ki başarabilmeyi başarmışım.
Ama her şeye rağmen başaramadığım bir tek kızıma olan hasret; özledim ne yapayım……??!!! (Görsel kaynak: bilkent.edu.tr)
03/06/2013
Ünsal Kantarcı
Ünsal bey başınız sağolsun. Rabbim geride kalanlara sabırlar versin…
Ünsal Bey Merhaba,
Aslında tip-1 diyabet ve beraberindeki stres kaçınılmaz olmakta. Ani kan şekeri düşüş ve yükselişleri insan bedenini sapıttırıyor. Ve bu durum sürekli bir hale dönüştüğünde yine beraberinde kalp krizi gibi istemediğimiz olaylarla bizi başbaşa bırakıyor.
Ölüm. Arkasından söylenecek pek bir şey yok. Başınız sağolsun. Ölüm de kalım da bizler için.
Ama özellikle tip-1 diyabetli birey ve yakınlarının ekstra doğru bilince sahip olması gerekiyor. Her şeyi A’dan Z’ye doğru yapamasa bile en azından A’dan M’ye kadar doğru yapsın ki bireyler en azından oluşabilecek sıkıntılarla karşılaşma riskleri azalsın.
Sevgiler
Başınız sağolsun Ünsal Bey.
Allah tan rahmet dikerim. Ben de son günlerde aynı olayları ve sonuçlarını yaşıyorum. Polisin sadece yürürken stratejik bir şekilde bizi tomalarla sıkıştırıp çoluk çocuk demeden saldırısına maruz kaldım. Kaçamadım yaşlanmışım. Aşırı panikledim olanlar beni çok üzüyor ve kabullenmekte zorlanıyorum. Stresin alasını yaşıyorum. İki gündür hastayım şekerim hiç olmadığı kadar yüksek. Çocuklarım o meydanlarda bu zalimlerle karşı karşıya. Ben nasıl rahat olabilirim? Tip 1 diyabetim. Sürekli gerginim. Kalp atışlarım sürekli hızlı. Bir de antidepresan kullanıyorum. O da olmasa herhalde bende hastaneliktim. Allah yardımcımız olsun.
Jülide hanım merhaba;
Öncelikle sizi çok iyi anladığımı ifade etmek isterim. Burada anlatmak istediğim asıl tema; eğer başarabilme yetisine sahipseniz-ki olmalısınız-beyninizi terbiye etmek ve bu tür olaylar karşısında nötr olabilmek. Daha doğrusu zoru başarabilmek. Neden mi? Çünkü sizin ayakta kalmanız ve o çocuklarınızı korumanız için; sizin asli görevinizin bu olması gerekir, Ayakta durabilen bir annenin bu topluma faydası inanın daha fazla olacaktır. Ve Jülide hanım, sizin; bir hastalığın girdabına kapılıp gitmeniz ve sizi sevenlere acı çektirme gibi bir lüksünüz yok. Siz sadece kendinize çok ama çok iyi bakın ki bu hayata yetiştirdiğiniz evlatlarınızın anne eğitimi yarım kalmasın.
Biraz kırıcı sözcüklerden dolayı bağışlamanızı umar saygı ve sevgilerimi sunarım.
Merhaba dostlarım;
Yazımı okuyup baş sağlığı dileklerini esirgemeyen, arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Bu yazımda amacım sizlere bir olumsuzluk mesajı vermek zaten sıkıntılar yaşayan sizlere biraz daha sıkıntı vermek değildi amacım. Buradan sizlere yaşamın bazen acı ama gerçek yüzlerini ve yaşanmışlıkların verdiği dersleri ifade etmek ve de az da olsa sizlere kendi çapımda bir yol göstere bilmekti.
Hoşçakalın ;
Sağlıkla ve sevgiyle kalın.
Celalettin Bey Merhaba,
Yorumunuz için teşekkürler. Ancak siyasetten uzak insan temelinde gittik.
Haydi direnişe diyerek siyasete çağrı yapmamaya dikkat edelim bloğumuzda.
Zeynep’in yorumunu yayınlamama kararı almıştım ama onun bizim fikirlerimize karşı olan yorumunu da paylaşacağım. Zira aynı fikirde olmak zorunda değiliz. Renklerimiz farklı.
Herkese söylüyorum ki; lütfen yorumlarımız siyasetten uzak olsun. İnsan odaklı ve tip-1 diyabet odaklı olsun.
Sevgiler
Esra hanım merhaba;
Yorumunuzda ki, siyasetten uzak durmak cümlesine canı gönülden katıldığımı ve bu konuda sizi desteklediğimi bilmenizi isterim.
İdeolojimiz ne olursa olsun bizlerin buradaki amacı ortak yani diyabet; biz ve bizim gibilerin düşüncelerin ortak bir çizgide odaklanabilmesi ve fikirsel çatışmaların yaşanmaması için bu tür diyaloglara girilmesinin hata olacağını ve asıl önemlisi SİTENİN AMACININ SADECE DİYABET OLMASI Bu olguyu gerektirir. Şu da asla unutulmasın ki bu bir sağlık platformu. Siyaset meydanı değil.
Saygılarımla.
Ünsal bey merhaba,
Arkadaşınıza Allah rahmet eylesin.Size ailesine başsağlığı diliyorum.
Fatihamı yolladım inş. ulaşır.
Sinir-stres sağlıklı insanlar için bile çağın vebası olmuşken, kronik sağlık sorunları olan siz diyabetililerin daha bi dikkat etmesi gerekir.
<< DİKKAT EDİNİZ >>
İnsanın başını sağa-sola başını sertçe çevirip damarları çıkar şekilde bağırdığında, vücudun kendi kendisine gelmesi için 3-4 gün gerekiyor.
Tabi bu süre zarfında asla bu hareketin tekrarlanmaması gerekir, nasıl olacaksa ?
Link kızınızdan size geldi.
http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=pTeSsEmgt2k
(link atmak kural ihlali olur mu bilmem ama olursa bi defalık hakkımı kullanıyorum ) 🙂
Hatice kızım tüm duaların ve temennin için sağol.Allah sizlere uzun ömür versin. Bu arada göndermiş olduğun linki defalarca dinledim ve şu an tekrar dinliyorum. Sayende çok eskilere gittim. İçimde gizlediğim geçmişim bir an canlandı, dilerim Allahlımdan her şey gönlünce olur, çünkü sen beni mutlu ettin asi kızım.
Merhaba Unsal Bey,
Yasamis oldugunuz olay gercekten cok uzucu. Basiniz sagolsun allah rahmet eylesin. Size ailesine ve tum sevenlerine sabir versin…
Ünsal Bey
Acınızı paylaşıyoruz, başınız sağolsun.Allah sevenlerine sabır versin…
Stres konusunda size katılıyorum; her derdin başı stres! Diyabetli olmayanlar bile olumsuz etkilerinden kurtulamıyoruz ki sizler için bu etkiler bir kat daha artıyor!Benim küçücük 4 yaşındaki oğlumda bile zaman zaman yaşıyoruz strese bağlı şeker yükselmelerini; yaş baş da dinlemiyor bu hınzır 🙂 Ama onla başa çıkmak da zor ve sizi kutluyorum zoru başarmış olduğunuz için! Darısı bizim başımıza…
Bu arada kızınıza duyduğunuz özlem taaa buralardan hissediliyor..Eminim o da sizden farklı bir durumda değildir.Benim de size nacizane bir tavsiyem olacak..Bu kadar özlemle neden hala evdesiniz acaba ? O gelemiyorsa ve eğer mümkünse siz gidin 🙂 Haydi güzel bir sürpriz yapıverin! Ne dersiniz?
saygılarımla..
Buket hanım merhaba;
O temiz kalbinizin yansıma duygusuyla yapmış olduğunuz tavsiye; inanın o kadar güzel ki, Teşekkür ederim. Kızım maalesef tüm karşı gelmelerime rağmen asi ruhunun egemenliği içerisinde İzmir’e yerleşmeye gitti.Tüm yaşamında özgür olduğu gibi……..