Tip-1 Diyabet Artık Hayatınızda
Aslında bu konuyu ara ara yazıyorum. Ki bizim için inanın çok önemli.
Tip-1 diyabetliyim diyebiliyor olmak. Kendimizi sürekli motive ediyor olmamız. Dışarıdan bize bakanlar gibi kendimize bakmamayı başarabilmek.
Tip-1 diyabetle yeni tanışan bireyler, aileler ya da çocuklar. Hemen hemen herkes o ilk çöküşü ve sorgulamaları yapıyor. Sonrasında anlamaya çalışma dönemi başlıyor. Aynı zamanda ‘bu bir hastalık ve mutlaka bir çaresi vardır’ demeler. Çare bulmaya çalışmalar. Maddi kayıplar, duygusal çöküntüler. Sonrasında doğru doktor ve diyetisyen ve hemşire. İnsülinsiz yaşanamayacağını öğrenme.
Eve gelindiğinde ise herkesin tip-1 diyabete alışması. Ev ortamının, beslenme şekillerinin, alışık olduğumuz yemek saatlerinin. Her şeyin değişimi. Sabah kalktığımız saatin ya da yatma saatlerimizin değişimi bile.
İşte tam bu noktada tip-1 diyabetli gibi bir yaşama entegre olma süreci başlıyor. Herkes tip-1 diyabetli olmaya başlıyor demek de doğru. Bir ara hatırlarsanız bahsetmiştim. Ailede birinde kronik bir durum başladığında birinci derece yakınlardan herkes onun gibi yaşamaya başlıyor. Bunu unutmayın. Aileden hemen hemen herkes tip-1 diyabetli oluyor.
Babalar bana kızacak. Eminim ama annelerimiz bu süreçte en büyük çöküntüyü yaşıyor. Bunu bilin. Görün. Ağlayan, uykusuz kalan, her türlü konforu sağlamaya çalışan yegane varlıklar onlar. Zaten babalık olgusu eve ekmek getirme üzerine kurulduğu için babanın çocuğuyla ilgilenmesi anneye oranla daha minimum düzeyde oluyor.
Diğer en önemli nokta ise tip-1 diyabete bir hastalık gibi bakılmaması gerekliliği. Hep söylediğimiz bir şey. Bu bir zorunlu yaşam şekli. Sistemde eksik olan bir şeyi yerine koyma çabası. İşte aslında her şey bunun üzerine kurulsa. İnanın tip-1 diyabetli hayatlar o kadar basite inecek ki. Tam anlamıyla kabullenme ve beraber yaşama becerisi. Bu olmadıkça olmuyor. İnanın.
Yeri gelmişken; biz eksik değiliz. Eksik olanı yerine koyuyoruz. Bu yapmak büyük beceri ister.
Aynı zamanda kendi kendimizi motive etme çabası. Sürekli sorunlara takılı kalmama. Ya da neyi nasıl çözeceğini öğrenme ve bilme. Tıp alanında üniversite bitirmemiş olabiliriz. Ama bir endokrin doktoru ya da diyabet diyetisyeni kadar hakim olmalıyız tip-1 diyabete. Bunu elde etmedikçe de sürekli birilerine sorma ve cevap bekleme ihtiyacı insanı aciz kılıyor.
Motivasyonumuzu bozabilecek faktörler mutlaka olacaktır. Komşumuz, akrabamız, iş arkadaşımız, ev arkadaşımız vs. Canınızı sıkanı hayatınızdan çıkarın. Çünkü siz ya da çocuğunuz önemlisiniz. Bir başkasını kayıp edip etmemek çok da önemli olmamalı.
Unutmayın; tip-1 diyabetli olmak ya da tip-1 diyabetli yakını olmak hayatın sonu değil. İyi öğrendiğiniz bir şeyden de korkmayın. O sizi değil, siz onu yönetin.
Görsel kaynak: yurielkaim.com
Saniye Topçu Kütük Tam bana göre bir yazı olmuş Teşekkürler önceleri ne kadar kötü beslenmisim bunu yiğit diyabet olduktan sonra çok iyi öğrendim 100 lü kilolardan 62ye kadar indim şuan daha sağlıklı beslendigimizin daha iyi farkındayım ruhsal çöküntü ise evet fazlasıyla oldu ama güçlü bir kadınım Çar çabuk onunda üstesinden geldim bizdende size kocaman sevgiler
Serap Yıldız Köroğlu Bir diyabetli cocuk annesi olarak yazdıklarınızda kendimi görüyorum
Esra Hanım,
Benim de eşim tip-1 diyabetli. Diyabetle yatıyoruz diyabetle kalkıyoruz. Fakat bu bizim yaşantımızdan hiçbirşeyi eksiltmedi aksine düzenli yaşamamızı sağlıyor. Şöyle bir anım vardır. Bir gün işten eve döndüm ve evi su basmış hemen eşimi aradım ve eve gelmesini söyledim. Ben de o sırada tabiki yapmam gereken en önemli şeyi yapmaya başladım. YEMEK YAPMAK! Çünkü eşim işten gelecekti ve yemek saatiydi o saatte beslenmesi gerekiyordu yoksa dengesi bozulacaktı. Eşim eve girdi ve ben ayaklarım suyun içinde yemek yapıyordum 🙂 İşte diyabet hayatımıza bu kadar yön vermiş 🙂 Ve ikimiz aynı anda anlayıp gülmeye başladık. Bu ir hastalık değil. Bizim daha çok kenetlenmemizi hayattan daha çok zevk almamızı sağladı. Tabiki biz de çok zor günler geçirdik ve belki de geçireceğiz. Fakat asla pes etmek yok !!!
Yasemin Hanım Merhaba,
Yaşadığınız o anlar baya komik olmuş 🙂 Ben olsam her şeyi unutur ev ile uğraşırdım 🙂 Sonra şeker düşmüş bir halde Eşref’e püskürürdüm 🙂 🙂
Pes etmek yok. Çok haklısınız.
sevgiler