Yağlar, beraberinde alındıkları karbonhidratların bır bölumunu tutarak kana karışma zamanlarını insulinin etkisizleştiği surelere bırakır. Bu da kan şekerimizde önce hızlı bir duşuş ardından karbonhidratlar kana girdikçe dalgalı bir çıkıs yaratır ki bu en istenmeyen tablodur. Bu sebeple insulin kalemi kullanan kişiler yağlı besinleri mumkunse TÜKETMEMELİDİR, ya da çok kuçuk porsiyonlarla tuketmelidir. Bu demek değildir ki pompa kullanan istediği kadar tüketsin. Pompanın yayma seçeneği nedeniyle yağları tolere etme konusu daha başarılıdır ancak kalp sağlığı ve kilo kontrolu bizleri daha kontrollu beslenmeye zorunlu kılmakta…
Proteinlerin toplamda 20 gr a kadar ( 100 gr ete karşılıktır) toplu alımının kan şekeri uzerindeki yuku hesaplamaya tabi tutulmaz. Ancak 3.5 kofte ya da daha fazla yendiğinde BAZI BÜNYELER ek insuline DÖRDÜNCÜ SAATE KADAR ihtiyaç duyarlar. Bu zaman zaman özel durumlarda bize önlem alma sansı sunsa da aslolan bir öğunde bu miktarı geçmemektir.
Son olarak; ilaç etkileri, fazla insulin, sağlıklı beslenme vs kafanızı karıştırmasın. Bizim için aslolan KAN ŞEKERİNİN FAZLA DALGALANMADAN BELLİ ARALIKLARDA TUTULMASIdır. Yuksek giden kan şekeri ile her şeye açık hale geliyoruz. Bunun için de ALINAN KARBONHİDRATA KARŞILIK GELEN DOĞRU İNSÜLİN ORANI besinler tuketilir tuketilmez uygulanmalıdır. (Görselin kaynağı; bedirahmet-biyoloji.tr.gg)
Öyküm Solak (Yazının il yayınlanma tarihi 3 Kasım 2012, 19:44)
Yağlar ve proteinler konusunda endişelenecek bir durum yoktur..Hiperinsülinemi ve hiperglisemi gibi damarın canına okuyan ve aterosklerozu başlatan bir numaralı düşmanlar varken kolesterolden ve yağdan korkmak çok fantastik kaçıyor..Kolesterollü ve yağlı gıdaları azaltırsanız otomatik olarak karbonhidrat alımını arttırırsınız..Bir diyabetlinin karbonhidrat alımını arttırması demek yavaşça intihar etmesi demektir..Bu çok nettir..
”Hiperinsülinizm bir büyüme faktörü olarak rol oynayıp arteriel duvardaki proliferasyonu situmüle ederek makrovasküler hastalığı başlatacağı gibi sodyumun renal tübüler reabsorbisyonunu hızlandırarak ve sempatik sinir sistemi aktivitesini arttırarak hipertansiyon gelişimine neden olacaktır”..
Nokta..
Bir diyabetli 2 hususa dikkat etmelidir:
1-) Kan şekeri ve HbA1C düzeylerine..Açlıkta da toklukta da kan şekeri hep 140 mg/dl düzeyinin altında olmalıdır..
2-) Kullanılan İnsülin miktarına ve sıklığına..İnsülin kullanımı arttıkça kardiyovasküler hastalık ve kanser riski artacaktır..İnsülin analoglarının mitojenik etkisi endojen insan insülininden daha fazladır..
Eyüp Bey,
Uzun zaman oldu yorum yapmamanız. Hoş geldiniz tekrar.
Yorumunuz için teşekkür ederiz ama Nokta…’dan önceki birçok cümleyi anlamakta ben güçlük çektim 🙂 .
sevgiler
Kusura bakmayın Esra Hanım..Tıp literatüründeki tanımı girdim..
Özetle şunu belirtiyorum..Herşeyin aşırısı olduğu gibi insülinin de aşırısı ciddi şekilde zararlıdır..Kilo alımına sebebiyet verir, mitojenik etkisiyle kanser riskini arttırır ve hücresel telomeraz faaliyetini bozarak yaşlanma hızını arttırır..
Sizin gibi bilinçli hastalar durumun farkında olup bilinçli davransa da maalesef diğer hastaların önemli bir kısmı inanılmaz derecede cahil..İnsülin kullandıkları sürece diledikleri gibi herşeyi yiyebileceklerini düşünüyorlar..Bu sefer gelsin abur cuburlar, gitsin fast food ürünler..”İnsülini kullandığım sürece sorun yok” diye düşünüyorlar..
Birçok hasta insüline başladıktan sonra resmen davul gibi şişiyor..Bir tane hastamız 2 ayda 16 kilo almıştı hatta..16-17 yaşlarında çocuk..İnsüline başladıktan sonra bir gecede 2 kavanoz Nutella bitiriyormuş..Nedenini sorduğumuz zaman da ”şekerim düşüyor hocam” diyor..Ben izah etmeye çalışıyorum ama anlamıyor..Maalesef sadece gençler ve çocuklar değil yetişkinlerimiz ve yaşlılarımız da böyle..Yarım kilo baklava yiyip üzerine insülin enjekte eden hastalar tanıyorum..
İnsülin tedavisi konusunda en büyük handikap ”insülinin istismar edilmesi” durumu..Maalesef herkes sizin gibi bilinçli hasta olmuyor Esra Hanım..
Eyüp Bey Merhaba,
Öncelikle daha rahat anlayabileceğimiz şekilde yorumunuzu güncellediğiniz için teşekkür ederim.
Yorumunuza aynen katılıyorum. Ben de diyabetle tanıştığım ilk andan sonraki 3-4 sene boyunca kilo alımından çok sıkılmıştım. Bunun sebebi de yedikçe yaptığım fazla insülinler ve sürekli yemek. O zamanlar şimdiki gibi karbonhidrat sayımı filan da yoktu. Fazladan yapılan insülin dozlarını kör bir şekilde yaptığım için de ani hipoglisemi atakları oldukça sıktı. Yapılan her ek doz kilo artışına sebebp oluru de o zamanlar bilmiyordum.
Bloğumuzdaki hemen hemen herkes oldukça bilinçli diyabetli inanın. Diyabetle ilgili birçok önemli detayı bilmeyen bireyler de bizlerin yazılarını ve yorumlarını okudukça bilinçlenmeye başlıyorlar. Bu hepimizin başardığı önemli bir sonuç.
Bu arada yorum ve yazıyla ilgisi olmayacak ama biz sizi çok merak ediyoruz. Uzmanlık alanınız, bitirdiğiniz okullar ve şu an hangi hastanede çalıştığınız gibi detayları mümkünse bizimle de paylaşmanızı rica edeceğim. Bizi yakından takip eden ve bizi şahane bilgilerle donatmaya çalışan sizi biraz daha tanımak istiyoruz.
sevgiler
Eyüp Bey glisemik yükü çok yoğun gıdalar için ( baklava örneğinden) zaten karbonhidrat saysa da önerilen günlük kalori miktarının yüzde onunu geçmemesidir ki bu 2000 kalori alması gereken diyabetli için 2 baklava ediyo. Takdir edersiniz ki bu yazı böyle bir amaç için yazılmadı.
Ancak özellikle proteinlar ve yağların zararsız olduğu tezine birebir yaşayan bir diyabetli pek çok diyabetli kişiyle ilgilenen biri olarak katılamayağım. Her halukarda çok çok yüksek dozda et yemenin üçüncü dördüncü saat arası kan şekeri dengesini bozduğunu kendimde de birebir yaşıyorum. Şu an ülkemizdeki ve dünyadaki diyabet uzmanları tarafından öneri bu biçimde. Ekstra b,rşey söylediğiniz için bunun öncelikle kongrelerde tartışılması gerektiğini savvunuyorum sonuçta siz doktorlar bu konuda anlaşamıyoken bizim bu tip bi beslenmeye gözümüz kapalı girmemiz beklenmemeli